Hüda Kaya: Leyla Güven'in çığlığına karşılık vermeliyiz

HDP Milletvekili Hüda Kaya, "Sayın Öcalan’ın tecride uğratılmasıyla başlatılan savaş politikasıyla bugün bu sonuca geldik" dedi. Kaya, "Leyla Güven'in çığlığına karşılık vermeliyiz" diye belirtti.

DTK Eşbaşkanı ve HDP Milletvekili Leyla Güven’in açlık greviyle ortaya koyduğu duruşun kadın duruşu olduğunu vurguladı. 

Tecride karşı açlık grevindeki DTK Eşbaşkanı, HDP Miletvekili Leyla Güven’e destek için HDP İstanbul İl Örgütü’nde üç günlük açlık grevi yapan vekillerden Hüda Kaya, gündeme ilişkin ANF’ye konuştu...

‘İMRALI TECRİDİYLE BUGÜNLERE GELİNDİ’ 

HDP Milletvekili Hüda Kaya, Güven’in tecride karşı çözümün, barışın, özgürlüğe giden yolların açılması için ortaya koyduğu duruşun çok değerli olduğunu kaydetti. Ülkede güzel olana, doğru olana, hakikate, sevgiye, farklı kimliklere ve düşünenlere yönelik büyük bir şiddet ve nefret yönelimi olduğuna işaret eden Kaya, 2015’te İmralı tecridinin başlamasıyla bugünlere gelindiğinin altını çizdi. Kaya, yaşanan süreci şöyle özetledi: “2015’te Sayın Öcalan’ın tecride uğratılmasıyla başlatılan savaş politikasıyla bugün bu sonuca geldik; doğru ve güzel olan her şey yerle yeksan edildi. İnsanın insana güveni kalmadı, aile içi güven kalmadı, değerler, inançlar çürüdü. Şu an güzel olan her şey lime lime dökülüyor ve ısrarla bu iktidar halkımızı, ülkemizi sonu belirsiz karanlık bir savaş politikasına, nefret ve şiddet diline mahkûm etmeye çalışıyor ve bu süreci hep korku yönetimiyle gerçekleştirmek istiyor.” 

‘GÜVEN’İN ÇIĞLIĞINA KARŞILIK VERMELİYİZ’ 

Kaya, bu kutuplaştırıcı konsept nedeniyle hem politik hem ekonomik hem de sosyal anlamda ülkenin önünü göremez hale geldiğini belirtti. Bütün bu olumsuzluklara rağmen iyilikten, barıştan, adaletten ve özgürlükten vazgeçmeyenlerin direnmeye devam ettiğini söyleyen Kaya, haksız yere zindana mahkûm edilen Leyla Güven’in eyleminin de bu kötü gidişata karşı bir çığlık olduğunu kaydetti. Güven'in kadınca bir duruş ortaya koyduğunu vurgulayan Kaya, “Bizler hem kadınlar olarak hem vekil arkadaşları olarak hem de halkımız olarak bu çığlığa bir karşılık vermek zorundayız” diye konuştu. Meclis'in duyarsızlığına da tepki gösteren Kaya, takındığı tavırla Meclis'in, kendi dinamiğini baltaladığını söyledi. 

‘DEMOKRASİ VAR DİYEN İKİYÜZLÜLÜK YAPIYOR’

Demokrasinin hiç olmadığı kadar garanti altında olduğunu beyan eden iktidarın ikiyüzlü olduğunu vurgulayan Kaya, AKP’nin ülkeyi tamamen algı yönetimiyle idare ettiğini belirtti. Kaya, 25 Kasım’da erkek şiddetine karşı sokağa çıkan kadınlara saldıran bu zihniyetin maskesinin bir kere daha düştüğünü kaydetti. Kaya, yaşanan çifte standarda şöyle tepki gösterdi: “Bu öyle bir zihniyet ki bir taraftan ‘Cennet annelerin ayakları altındadır’ edebiyatı yapıyor, diğer yandan gözaltında kaybedilen çocuklarını yıllardır arayan Cumartesi Anneleri’ne saldırıyor. Kayıp yakınlarının 700’üncü haftasında 80 yaşındaki annelerimizi nasıl gözaltına almaya çalıştıklarını biliyoruz. 10 Aralık İnsan Hakları Haftası dolayısıyla da aynı edebiyata başladılar. Binlerce insan zindanlarda değilmiş ve sadece barış dedikleri için binlerce insan mesleklerinden atılmamış gibi şimdi de Türkiye’de hiç olmadığı kadar insan haklarının garanti altında olduğunu iddia ediyorlar. Bu yetmiyor, sanki Gezi’de ve diğer hak eylemlerinde insanları katletmemişler gibi, Fransa’da Sarı Yelekliler’e yönelik hükümet şiddetini eleştiriyorlar, kınıyorlar.”

‘SARI YELEKLiLER’İN KORKUSUNDAN GEZİ PARANOYASI ÇIKARTTILAR’ 

Fransa’daki hareketin Türkiye’ye sıçramasından korkan iktidarın son günlerde Gezi direnişini tekrar diline doladığını da belirten Kaya, “Bir Gezi paranoyası çıkarttılar ortaya ve zannediyorum ki Gezi ile ilgili büyük bir operasyon veya bir örgüt ortaya çıkartmanın derdinde gibi görünüyorlar” dedi. Gezi’nin partiler, etnik kimlikler, inançlar üstü destansı bir dayanışma olduğunu kaydeden Kaya, bu hareketi kriminalize etmeye çalışmanın da boş bir çaba olduğunun altını çizdi.

‘İYİLERİN DAYANIŞMASINI BÜYÜTMEK ZORUNDAYIZ'

HDP Milletvekili Hüda Kaya, şunları da kaydetti: “Gezi’deki o destansı dayanışmayı, o renklerin kaynaşmasını, dışarıda birbirlerine selam vermeyen farklı çevrelerden, ideolojilerden insanların Gezi ortamında bir arada halay çekmesini hiçbir söyleme ve tehdide feda etmemeliyiz. Biz oradaki anılarımıza ve destansı günlerimize sahip çıkmalıyız. Gerekirse her birimiz kendimizi Gezi taraftarı olarak ilan ederek hedef alınanları yalnız bırakmamak üzere eylemlilik geliştirmeliyiz. Kötülerin egemenliğine karşı iyilerin dayanışmasını büyütmek zorundayız.”