Irak'ta yeni hükûmet ve bölgesel seçim kaosu

Irak’ta 12 Mayıs'taki genel seçimlerin ardından 3 Eylül'de parlamento açılışı yapıldı. Ancak parlamento başkanı, ardından gelecek cumhurbaşkanı ve yeni hükûmet kurma ile Başûrê Kurdistan’da bölgesel seçimlerle ilgili kaos sürüyor.

Irak ve Başûrê Kurdistan'da 12 Mayıs'ta yapılan genel seçimlerin tartışmalı, kuşkulu sonuçlarının ardından nihayet 3 Eylül’de Irak Parlamentosu açılarak yeni seçilen vekiller ant içtiler. Vekillerin ant içme töreninden sonra yasa gereği meclis başkanının seçilmesi gerekirdi. Irak anayasasında Sünni, Şii ve Kürtler arasında yapılan anlaşma ile yasa gereği parlamento başkanlığı Sünnilere bırakılmıştı. Sünniler çok parçalı ve henüz kimin meclis başkanı olacağı üzerinde bir anlaşmaya varamadıkları için 3 Eylül’deki ilk oturumda meclis başkanı seçilmedi. Meclisin ikinci oturumu ve meclis başkanının seçimi 4 Eylül'e ertelendi. Dün (4 Eylül) Irak parlamento oturumu için sadece 85 milletvekili hazır bulundu. Dolayısıyla meclis oturumu yapılmadı ve başkan da seçilmedi. Bu iki günlük tablo Irak’taki siyasi, toplumsal kaosu göstermeye fazlasıyla yetiyor. Bu tablo içindeki Irak’ta kurulabilecek bir hükûmetin ne kadar etkili olabileceği, sorunlara nasıl bir çözüm getireceği de muamma.

Hükümet kurma görüşmelerinde kılıçlar çekildi!

Yeni hükûmet görüşmeleri sürüyor. Geçtiğimiz günlerde İran yanlısı Nuri Maliki ve Haşde Şabi’nin kurucusu Hadi Amiri’nin başını çektiği cephe, Mukteda El Sadr, Haydar Abadi, Amr Hekim ve İyad Alavi’nin anlaştığı ve hükûmet kurmak için geniş mutabakat arayan cepheyi kast ederek, 'ABD’nin kuracağı hükûmeti iki ay içinde düşürürüz' tehdidinde bulundu. Buna karşılık Sadr taraftarlarını Cuma namazına çağırarak, gövde gösterisi yaparak cevap vermek istedi. Bu restleşmeler yeni hükûmet kurmanın ne kadar zor olduğu ve bir hükûmet kurulsa bile ömrünün ne kadar uzun olabileceğini gösteriyor.

KÜRTLER VE PAZARLIKLAR...

Kürtler bu siyasal atmosfer ve gerginlik içinde siyaset yapmaya çalışıyor. Denge unsuru olan Kürtleri her iki cephe de kendi tarafına çekmeye çalışıyor. Kürtler de kendi içinde birlik değiller. Sadece KDP ve YNK arasında yapılan bir anlaşma ile Bağdat'ta ortak hareket ediyorlar. Irak’ta yaşanan siyasal kriz aynı zamanda Başur’da yaşanan siyasal kriz. Zira Kürtler de hangi cepheden yana tutum alırlarsa diğer cephenin arkasında yer alan gücün gazabını üzerine çeker. Ancak buna rağmen Kürtler yeni hükûmet görüşmelerinde başta Kerkük olmak üzere tartışmalı bölgeleri kast ederek, Bağdat ile sorunların anayasaya bağlı kalınarak çözülmesini şart koşuyorlar. Kerkük sorununun anayasaya göre çözümü belli. 2005 yılında kabul edilen yeni Irak anayasasına göre, Kerkük’te 2 yıl içinde statüsünün belirlenmesi için bir referandum yapılması gerekirdi. Üzerinden on yıldan fazla zaman geçmesine rağmen bu referandum yapılmadı. O yüzden Eylül 2017’de gerçekleştirilen referandum Irak’ın Kerkük’e müdahalesine bir gerekçe oldu. Kerkük sorununun anayasa çerçevesinde çözülmesi, Kerkük statüsünün belirlenmesi için bir referandumun yapılması demek. Peki, Irak ve Başur bu referandumun yapılmasının garantisini verecek mi? Soru bu. Daha önceki referandumu yapmayan güçler bundan sonra da yapamayacaklarını gösteriyor. Dolayısıyla her ne kadar anayasaya göre çözüm dense de o çözüm çok fazla gözükmeyecek ve Kerkük ile tartışmalı bölgeler sorunu devam edecek.

KÜRTLERİN ABADİ'YE BAKIŞI

Kürtler açısından diğer önemli bir sorun ise şimdiki Başbakan Haydar Abadi’ye olan bakışları. Kürtler daha önce başbakanlık yapan Nuri Maliki, İyad Alavi ile de sorunlar yaşadı. Ancak hiçbir zaman Haydar Abadi ile yaşadıkları kadar sorun yaşadıklarını düşünmüyorlar. Bunun üzerine bir de Kerkük ve tartışmalı bölgelere yönelik yaptığı askeri müdahale eklenince Kürtler, Sadr’ın kuracağı hükûmet cephesinde yer almak isteseler bile Haydar Abadi’nin başbakanlığına sıcak bakmayacakları görülüyor. Bunu fark eden Abadi, daha önce hiçbir şekilde 'Kerkük’ü pazarlık konusu yapmayacağız' şeklinde bir açıklamayı yapmadığını, illa başbakan olmak istemediği şeklinde yeni bir açıklama yaptı. Abadi’nin olmaması durumunda bu cephede kimin başbakan adayı olabileceği alttan alta konuşuluyor. 'Acaba İyad Alavi olabilir mi' gibi düşünenler de var. Zira en son ve resmi görüşmeyi bir heyetle Hewler’i ziyaret ederek gerçekleştiren İyad Alavi oldu. Alavi, Hewler'i ziyaret ettiği sırada Cimal Alkirbulî, Mihemed Elhilbusî, Qitîbe Elcibûrî’den oluşan bir başka heyet Süleymaniye’yi ziyaret ederek, YNK’den Mele Bahtiyar, Nermîn Osman, Bilêse Cebar Feman, Şoreş Îsmaîl, Hakim Qadir, Omer Fetah ve Dr. Xesrew Gul’den oluşan bir heyet tarafından karşılandı. Sünniler de kendi içinden iki ayrı cephe ile Hewler ve Süleymaniye’yi ziyaret etti. Her iki cephenin de ajandalarında yeni kurulacak hükûmet vardı.

İyad Alavi ile KDP’nin ilişkileri eskiye dayanıyor. Baas döneminde bir süre Alavi’nin KDP’nin merkezi olan Mesif’te KDP’nin yanında kaldığına dair bilgiler de var. Ayrıca İyad Alavi, her ne kadar Sünni cephenin başında yer alsa da bir Şii olması bu şansını arttıyor. Ancak diğer Şii kesimler tarafından kabul edilmeyeceğine dair de yaygın görüşler var.

Meclis başkanı, yeni hükûmet kurma ve başbakanın kim olacağı henüz netleşmeyince, yeni cumhurbaşkanının da seçilmesi erteleniyor. Son günlerde yeniden hangi partiden ve kim olacağına dair alevlenen tartışmalar şimdilik yaşanan bu sorunlardan ötürü biraz azılmış gibi. Bu görüşmelerden de şu ana kadar çıkan ciddi bir sonuç olmadığı görülüyor.

BÖLGESEL SEÇİMLER OLABİLİR Mİ?

Irak genelinde ve Bağdat ile Bölgesel Yönetim arasında yaşanan sorunlar birebir bölgeyi de etkiliyor. Irak’ta parlamento, parlamento başkanlığı, yeni hükûmet, başbakanın kim olacağı konusunda yaşanan kriz ve kaos 30 Eylül'de yapılması planlanan bölgesel seçimleri de doğrudan etkiliyor. Elbette seçimlerin yapılıp yapılmaması sadece Irak’ta yaşanan kaosla alakalı değil. Bunun yanı sıra en başta Goran hareketi ve YNK seçimlere KDP tarafından hile karıştırılacağı kaygısı ile seçimlerin ertelenmesini istiyor. Geçtiğimiz günlerde YNK Sözcüsü Sadi Ahmad Pire’nin, “Son 20 yılda hiç kimsenin ölmediği bir şehir olabilir mi? Duhok seçmen listelerine bakarsanız son 20 yılda bu şehirde hiç kimse ölmemiş gibi gösterildiğini görürsünüz” şeklindeki açıklamaları seçimlere neden karşı çıktıklarını açıkça gösteriyor. Neçirvan Barzani, seçimlerin yapılması için geçtiğimiz günlerde Süleymaniye’deki partileri ziyaret etti. Başta Goran olmak üzere birçok parti seçimlerin ileri bir tarihe ertelenmesini ve uluslararası gözlemcilerle ve şeffaf bir şekilde seçim yapılmasını istediklerini açıkladılar. Ancak buna rağmen KDP kurmayları, seçimlerin ertelenmeden yapılacağını söyledi. Dün Yüksek Seçim Komisyonu tarafından bugün propaganda sürecinin başlayacağı açıklandı. Ancak akşam saatlerinde bir başka Yüksek Seçim Komisyonu üyesi propaganda sürecini 11 Eylül’e ertelediklerini açıkladı. Bu aslında seçimlerin yapılamayacağını gösteriyor.

Bütün bunlar bir araya getirildiğinde, Irak ve Başûrê Kurdistan’da toplumsal, sosyal, kültürel ve ekonomik kaosun yanı sıra ciddi bir siyasi ve iktidar kriz ve kaosunun yaşandığı görülüyor. Bu kriz 8 Temmuz'da Basra başta olmak üzere Irak’ın güney kentlerinde başlayan gösterilerin halen devam etmesinde çok ciddi bir şekilde kendisini yansıtıyor. Dolayısıyla Irak ve Başur'da geleceğin ne olacağına dair halkta ciddi kuşkular uyanmış durumda. Bu durum bölgeden göçü de fazlasıyla tetikliyor.