Kubilay: İstanbul seçimleri için mutlaka sandığa gidelim

HDP Sözcüsü Günay Kubilay, AKP'nin emek düşmanı politikalarına dikkat çekerek, "İşçilerin dayanması gereken kapı AKP'nin kapısıdır" dedi. Kubilay, İstanbul seçimleri için mutlaka sandığa gitmeye çağırdı.

HDP Sözcüsü Günay Kubilay, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenleyerek güncel gelişmeleri değerlendirdi. 

'İNSANLIK SUÇUNUN YIL DÖNÜMÜ...'

Kubilay'ın konuşmasından satır başları şöyle:
Yarın 15 Haziran Mezopotamya ve Anadolu kadim halklarından olan Süryani ve Hıristiyan halkına karşı işlenen insanlık suçunun 104’üncü yıl dönümü. O gün sadece Ermenilere değil, Süryani halkına yönelik de bir soykırım işlendi ve bugün aynı zihniyeti taşıyan siyasilerce bu soykırım inkar ediliyor. Biz Alevilerin de dediği gibi 72 millete aynı nazarla bakacak bir bakış bu topraklarda yeşerecektir, bütün bu halkların özgürce yaşayabileceği bir siyasi ortamı yaratacaktır. 

'15-16 HAZİRAN DİRENİŞİ YOL GÖSTERİYOR'

Yarın, 15-16 Haziran büyük işçi direnişinin yıl dönümü. Aradan yarım asır geçti. Hâlâ 15-16 Haziran’daki  büyük işçi direnişi, işçi sınıfının de emeğin de büyük emeği ile devletten, sermayeden bağımsız bir sendikal mücadele yürütmesine yol gösteriyor. Bugün HDP’nin 'radikal demokrasi' diye tarif ettiği o dönem devrimci, demokratik bir işçi mücadelesi anlayışının boğulmak istenmesine karşı gösterilen bir direnişti. O dönem üçü işçi olmak üzere 5 kişi o direnişte hayatını kaybetmişti. HDP adına onları rahmetle minnetle yad ediyorum. 
Emek mücadelesi yürüten işçilerin eylemleri haklı ve meşrudur.

'İŞÇİLERİN DAYANMASI GEREKEN AKP'NİN KAPISI'

17 yıl boyunca, AKP iktidarları boyunca işçiler patronların karşısında korunaksız ve savunmasız bırakılmıştır. Onların sendikaları zayıflatılmış, güçten düşürülmüş işçiler güçsüzleştirilmiştir. O yüzden emek ve adalet yürüyüşünü sürdüren işçi kardeşlerimizin Ankara’da dayanmaları gereken kapı siyasi iktidarın kapısıdır. İşlerini ve ekmeklerini almak istiyorlarsa bunu yapmalılar. İşi ve emeği için Ankara’ya yürüyen işçilerin  yürüyüşü ne kadar haklı ve sonuç ne kadar trajik ise, AKP Genel Başkanı'nın işçilerin yürüyüşünü gösteren o  VTR’ye feveran eden yaklaşımı da o kadar trajiktir. Bugün işçi hakları konusunda söz söyleyebilecek en son parti AKP’dir. 
Bunca iş cinayeti, intihar ve saldırı varken iktidarın işçilere yönelik feveranı samimiyetsizliktir.
İSİG Meclisi verilerine göre son 3 yılda 49’u işçi 23 kamu emekçisi olmak üzere 72 işçi intihar ediyor. Bunlardan 11'i esnaf, 3’ü de çiftçiydi. Ataması yapılmayan 13’ü de  işsiz emekçi arkadaşlardı. Bu tabloya sahip çıkmayan iktidarın işçiler işinden olmuş diye feveran etmesi samimi değil, istismarcılıktır. 
Toplumun hafızası var, emek mücadelesine yapılan saldırıları biliyor.
Erdoğan ne diyordu OHAL ile ilgili; 'şimdi grev tehdidi olan yerlerde OHAL’den istifade ederek anında müdahale ediyoruz.' O zaman demek ki bu tabloyu yaratanlar aynı zamanda işçi dostu değillerdir. Bakınız Meclis'te iş cinayetleri ile ilgili Kocaeli milletvekilimiz Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun verdiği önergeyle ilgili milletvekillerinin konuşmaları basına yansıdı. Ne diyorlar, 'yahu iş kazaları ile mi uğraşacağız, bizim daha önemli işlerimiz var.' 
Samimiyseniz gelin yasal değişiklik yapalım, KHK’liler dahil herkesi işine iade edelim.
Emek ve adalet yürüyüşünü gerçekleştiren işçiler sadece kendi işleri değil, bugüne kadar işinden edilmiş on binlerce işçi ve haksız KHK’ler ile işinden ekmeğinden edilmiş işçiler ekmeklerine kavuşmak istiyorlarsa doğru adres iktidarın kapısıdır. Biz onlarla her durumda varız, bu konuda atılacak adımları atmak için omuz omuza ve yan yana olacağız. 
AKP döneminde sendikalar, işçilerin kontrol altında tutulması için kullanılıyor.
Barajları kaldıralım, örgütlenme özgürlüğü getirelim, hangi sendika iyiyse işçiler orada örgütlensin.

'76 MİLYAR DOLAR YANDAŞ SERMAYEYE AKTARILDI'

Bu zamana kadar Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Türkiye toplumunun geleceği bakımından yaptığı iş ve işlemleri kendi sitelerinden yayımlamışlar. Buradan, paylaşacağım bilgiler Cumhurbaşkanlığı sitesinde mevcuttur. 'Hazineden 5 kuruş harcamadan şunları şunları yapıyoruz' dediği işlerin toplam maliyeti 140 milyar dolarmış. Bu, doların 5.25 TL olduğu dönem. Ne ile yapıyorlar? Kamu özel işbirliği. Yap işlet devret, işletme hakkı gibi değişik projeler adı altında bunlar yapılıyor.  Bunların toplam yatırım tutarı 64 milyar. Buraya aktarılan miktar 140 milyar dolar. Peki, aradaki 76 milyar dolar kime gidiyor? Tamamen bu yandaş sermaye kuruluşlarına. Bütçeden 5 kuruş çıkmadı denilen projeler kamu eliyle gerçekleştirilmiş oldu. Oysa 76 milyar dolar yani Türkiye bütçesinin 3’te biri devletin hazinesinde kalmış olacaktı. Bunların kamuoyu tarafından bilinmesinde yarar vardır. 
Bu ahbap çavuş kapitalizminden, bu yandaş sermayeye kamu sermayesi aktarımından vazgeçilmedikçe bu krizden çıkmak mümkün değildir. 

İSTANBUL SEÇİMLERİ

İstanbul seçimi artık sadece büyükşehir belediye başkanı seçimi olmanın ötesine geçmiştir. YSK eliyle gerçekleştirilen darbe sonrasında, İstanbul halkının iradesi gasp edildikten sonra 'darbe mi, demokrasi mi' ikilemi içinde bir demokrasi referandumuna dönüşmüştür. HDP, buradan demokrasinin çıkması için olağanüstü bir çaba ve gayret sarf etmektedir. Milletvekillerimiz, MYK üyelerimiz, PM üyelerimiz parti yöneticilerimiz oradadır. Bütün arkadaşlarımız orada olağanüstü bir çalışma yürütüyorlar. Bu son dönemece girilirken, demokrasiden yana olan herkese, başta HDP’liler olmak üzere çağrımız şudur: İstanbul'da sandığa gitmek şarttır, geçerli oy kullanmak şarttır, sandığa sahip çıkmak ve demokrasiye 'evet' demek şarttır."