Kurtulan: OHAL kalkmadı, kalıcılaştı

HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, Meclis’te düzenlediği toplantıda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kurtulan, Meclis’ten geçirilen yeni “anti-terör” yasasının OHAL yerine ikame edildiğini belirtti.

HPP Grup Başkanvekili Kurtulan, şunları ifade etti: “Yemin töreninden hemen sonra alelacele bazı yasa tekliflerinin Meclis’ten geçmesi yönünde AKP’nin telaşı ile karşı karşıya geldik. Komisyon divanlarının seçiminde bile komisyon üyelerinin dahiliyeti sağlanmadı. Ardından hemen bir yasa teklifi ile karşı karşıya geldik. Biz her zaman OHAL’in yerine ikame edilecek bir teklif olduğunu söyledik. Ancak muhalefetin hiçbir önerisi dikkate alınmadan seri bir mesai ile kanunlaştı. Farklı düşüncelere tahammül edemeyen, kürsüde bile AKP tarafından saldırı girişimlerinde bulunulan durumlarla karşı karşıya kaldık.”

OHAL KALKIYOR DÜZMECESİ

“OHAL kalkıyor düzmecesi bir göz boyamaydı” diyen Kurtulan, şunları ekledi:

“OHAL yerine gelen ve kalıcılaşan bu durum valilere sınırsız yetki veren bir sonuçla bitti. Valiler 15 gün boyunca belirli yerlere giriş çıkışı yasaklayabilecek. Vali, kent içinde belirli saatlerde dolaşmayı engelleyebilecek, kamu düzenini bozduğu iddia edilenleri kente almayabilecek. Kanunların açık olması gerekirken valinin bu belirtileri nasıl tespit edeceği muğlak. Anayasa’dan aldığımız toplantı yapma, gösteri yapma hakkı valinin keyfiyetine bırakılmış durumda. Vali keyfi bir uygulamaya zemin sunacak bir düzenlemeyle bu hakka sahip bırakılıyor.

Gözaltı sürelerinin 48 saate çıktığını biliyoruz. Toplu işlenen suçlar için sadece 4 gün olduğunu söylediler ama gerekli görülen durumlarda 12’ye çıkabilecek. Ülkemizin bir twit atanın tutuklandığı, parti üyelerinin tutuklandığı bir ülke olduğunu hesaba kattığımızda valilerin keyfi yaklaşımlarına bağlı olarak insanların özgürlük alanlarına müdahale etmesi düzenleniyor bu yasa ile.”

KAMUOYU KIYIMDAN HABERDAR OLMAYACAK

Kamusal alanda kıyımların devam edeceğine işaret eden Kurtulan, şöyle konuştu: “Kurumsal ölçekte ihraç listelerinin hazırlanması da bu yasa ile düzenleniyor. Kamuoyu nasıl bir kıyımın yaşandığından haberdar olamayacak. İhraçların tekrar göreve iade olması durumda da tazminat hakkı ortadan kaldırılıyor, görev yerlerine dönme garantisi yok. Kanuni işlem, yargıya intikal gibi durumlar da ortadan kalkacak.”

AKP KENDİ VARLIĞINI GARANTİYE ALIYOR

Kurtulan, konuşmasında devamla şu hususlara dikkat çekti:

“Bu süreçte büyük bir mücadele verdik. Ülkemizin adalet, demokrasi, insan hakları, Kürt sorunu gibi büyük sorunları olduğunu söyledik. Meclis’in ilk gününden itibaren bu temel sorunları tartışması gerekirken, AKP’nin kendi varlığını garantiye alan bu düzenlemeye maruz kaldık.”

ASKERLİK ZORUNLU OLMAKTAN ÇIKMALI

“Bir de askerlik teklifi geldi. AKP’de gelenek haline gelen torba yasa ile karşı karşıya kaldık. Her bir konunun uzmanlarının tartışması gereken konularda, sorumluluğu bir komisyona veriyor. Komisyon kendi alanı olmayan konularda belirleyici oluyor. Bedelli askerlik de seçim öncesi bir vaatti. Ticari mantıkla akıl edildiği için buraya yaklaşımı bu yönlüdür. Gerekçelerine baktığımızda çok fazla asker kaçağı olduğunu görüyoruz. Madem böyle bir durum var askerliği zorunlu olmaktan çıkarmalı ve vicdani ret hakkını anayasal güvenceye kavuşturmalıyız. Ayrıca 15 bin liralık bedelin haksızlık olduğunu düşünüyoruz. Askere gitmek bu düzenlemeyle yoksul vatandaşların görevi oluyor. Zenginlerin çocuğu askere gitmiyor.”

KANAL İSTANBUL, YANDAŞLARA RANT DÜZENLEMESİ

“Kanal İstanbul düzenlemesi de yandaşlara rant sağlamaya dönük bir düzenleme olarak tarihe geçecek. Torbada ayrıca şans oyunlarına dair bir düzenleme var. Bir tarafta kendileri şatafatlı yaşamları sürdürürken, vatandaşı şans oyunlarına yönlendiriyorlar. Torbanın içinde sağlık sistemine ilişkin de düzenleme var. Sağlık emekçilerine yıpranma payı getiren bir düzenleme var ancak sağlık örgütlerinin 60 günün 90 güne çıkarılması ve meslek grupları içerisinde ayrı olmaması yönünde talepleri var.”

MUHALEFETİN TEK KELİMESİ YASAYA DAHİL EDİLMEDİ

“Bütün bu yasaların Genel Kurul gündemine gelmesinden önce güçlü bir muhalefeti açığa çıkarmaya çalıştık. AKP’nin tekçi zihniyetini ve kendisini dayatması, farklı hiçbir düşüncenin tek bir kelimenin bile oraya dahil edilmediği bir süreci yaşadık. Ama HDP halkın taleplerini buraya taşımak konusundaki mücadelesini sonuna kadar sürdürecektir.”

DERSİM FESTİVALİNİN YASAKLANMASI

“26-28 Temmuz’da Dêrsim’de bir festival düzenlenecektir Bu Dêrsimlilerin bir gelenek haline getirdiği, dünyanın her yerinden katılımcıların geldiği, her alanda panellerin, söyleşilerin yapıldığı bu festival Vali’nin keyfi tutumu ile yasaklandı.”

LEYLA GÜVEN YASAMA FAALİYETLERİNE KATILMALI

“Leyla Güven Diyarbakır Cezaevi’nde koğuş arkadaşıyla Kürtçe şarkı söylediği için bir aylık görüş yasağına tabi tutuldu. AKP hala anadilin, Kürtçe’nin cezaevlerinde ve birçok yerde yasağın sürdüğünü görüyoruz. Aynı zamanda Leyla Güven’in sağlık sorunu nedeniyle hastaneye gitmesi gerekirken kendisine kelepçe dayatıldı. Kelepçeyi kabul etmeyince de hastaneye götürşülmedi. Leyla Güven ve tüm tutuklular üzerindeki bu uygulamalar, işkenceler derhal son bulmalı. Leyla Güven bir an önce yasama faaliyetlerine başlamalı.”

10 EKİM KATLİAMI DAVASI

“Birkaç gün sonra 10 Ekim Katliamı davası görülecek. Bu dava her zaman Ankara Adliyesi’nde görülürdü, bu sefer Sincan’a taşındı. Biz 3 gün boyunca bu davanın takipçisi olacağız. Eğer adil bir yargı varsa hükümete çağrımız şu; bir iki tetikçiyi yargılamakla bu eylemi örtbas edemezsiniz. Bu katliamı esas gerçekleştirenlerin, arkasında duranların yargı önüne çıkarılması gerekir.”

Kurtulan basın toplantısında soruları da yanıtladı. “Kişisel Verileri Koruma Kurulu’na seçilen üyenizin AKP’nin ikinci sırada gösterdiğiniz adaya oy vermesi sonucu seçilemediğini biliyoruz. Nasıl değerlendirirsiniz?” şeklindeki bir soruya Kurtulan’ın yanıtı şöyle oldu:

“Doğrudur. Zaten seçime gidildiği için iki aday gösteriliyor, tüm partiler bunu yapıyor. Bizim adaylarımızın ikisi de arkadaşımızdır. Hangisi seçilirse seçilsin çalışmalarımız sürecektir. Ama Meclis teamülüne göre birinci aday desteklenir. Ancak burada AKP’nin özel örgütlemesiyle ikinci adayımız seçildi. AKP her alanda olduğu gibi burada da ince bir tezgah uyguladı. Kabul edilemez, siyasi etik değerlerle uygun olamayan bir tutumdur.”