Metropolitleri MİT öldürdü

Türkiye-Suriye sınırında 2013’te kaçırılan Antakya Ortodoks Patrikhanesi Halep Metropoliti Pavlus Yazıcı ile Halep Süryani Ortodoks Metropoliti Yuhanna İbrahim’den 6 yıldır haber alınamıyor. Artık hayatta olmadıklarına kesin gözüyle bakılıyor.

Metropolit Yuhanna İbrahim, 22 Nisan 2013 yılında Türkiye’den Suriye’ye dönen Metropolit Pavlus Yazıcı’yı Suriye tarafındaki Bab-El-Hawa sınır kapısında karşıladı. Araçlarında şoför Fathallah Kabud ve Fuad Eliya adlı iki kişi daha vardı. Halep’e doğru giderken sınırdan 20 km kadar uzakta Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) kontrol noktasından sorunsuzca geçtiler. Kısa bir süre sonra silahlı adamların bulunduğu bir araç tarafından yolları kesildi. Silahlı 8 kişi, şoförü ve Fuad Eliya’yı araçtan indirdi ve adamlardan ikisi araca binerek Metropolitleri kaçırdı. Metropolitleri kaçıran grubun başında Ebu Banat kodunu kullanan Magomed Abdurahmanov vardı.

Henüz DAİŞ kurulmamıştı, sahada El Nusra güçlüydü. El Nusra’ya eklemlenen çok sayıda grup ve örgüt de vardı. Örgütlere katılanların en önemli geçiş güzergahı Türkiye’ydi. Teröristler Türkiye sınırından ellerini kollarını sallayarak giriş-çıkış yapabiliyordu. AKP hükümeti Türkiye-Suriye sınırını dünyanın en aktif ‘terörist koridoru’ yapmıştı.

EBU BANAT'IN YAKALANMASI

Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere hükümet yetkilileri defalarca “Metropolitlerin sağ olduklarını biliyoruz, kurtarılmaları an meselesi” mealinde umut vadeden açıklamalar yaptı. Oysa gerçekler çok farklıydı. Bu açıklamalar yapılırken, aslında iki din adamını kaçırdıklarını tespit ettikleri Ebu Banat Türkiye’de yakalamış, sorgulamış ve sessiz sedasız başka bir suçtan tutuklanmıştı.

Ebu Banat, Suriye’deki iç savaşın ilk yıllarında büyük yankı uyandıran kafa kesme videolarından tanınıyordu. Suriye’de kullanılan ilk kimyasal saldırıyı, Han el-Assal katliamını da Ebu Banat grubu yapmıştı. Aslında Ebu Banat insanlığa karşı büyük suçların failiydi.

ABD, BM LİSTEYE ALDI RUSYA SORUŞTURMA BAŞLATTI

Türkiye hükümetinin konuyu sessiz sedasız unutturma gayreti içerisinde olduğu bir sırada Amerika’da Ebu Banat teröristler listesine alındı. Akabinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından da uluslararası aranan teröristler listesine alındı. O sırada Rusya da soruşturma başlattı, Dağıstan Ebu Banat’ın ülkelerine iade edilmesini istedi.

Üstelik Ebu Banat emniyet ifadesinde kafa kesme görüntülerini açıkça kabul ederek, bunun Suriye’de her Cuma günü yaptıkları ‘kafirleri’ cezalandırma eylemi olduğunu söylemişti. Mahkemede kendisine kafa kesme videosu sorulunca, “Bu fotoğraftaki kişi benim’’ demişti. Açıklamalarının devamında Banat ifadeleri şöyleydi: ‘’Bu fotoğrafın çekildiği sırada ben Beşar Esad’ın askerleri ile savaşıyordum. Biz Beşar’ın askerleri ile savaştığımız için Türkiye bize yardım ediyordu. Türkiye’de ise yasa dışı bir şey yapmadım. Suç işlemedim. Türkiye’ye iyiliğimden başka bir zarar vermedim.”

MİT SİLAH, PARA YARDIMI YAPTI

Ebu Banat, MİT ile birlikte çalıştığını açıkca itiraf etmişti. Mahkemede ise bu ifadelerini daha da ayrıntılı anlatan Ebu Banat, “Suriye’deyken Türk istihbaratı ile yardımlaştık.  Biz Suriye’deyken Türkiye’den bize silah, araba ve para yardımı yapılıyordu. Türk istihbaratı ile devamlı irtibat halindeydik. Ancak daha sonra kendilerine yazdığım halde kendilerinden bir cevap alamadım. Biz Esad’ın askerleriyle savaştığımız için Türkiye bizzat yardım ediyordu” diyecekti.

Ebu Banat, kafa kestiğini itiraf etmesine rağmen Türk Adalet Bakanlığı ‘insanlığa karşı suç’ kapsamında yargılanmasına izin vermediği gibi sözkonusu ülkelere de iade etmedi.

Ebu Banat’ın yargılaması sıradan bir örgüt üyeliği davası olarak sürdü ve sadece El Kaide üyeliğinden iyi hal indirimi de uygulanarak 7 yıl 6 ay ceza aldı. Hatta daha ilk duruşma mahkeme heyetinden bir hakim tahliyesini istedi.

Araştırmacı  Avukat Erkan Metin, metropolitlerin kaçırılmasıyla ilgili uzun süre araştırma yaptı ve Ebu Banat dosyasıyla da yakından ilgileniyor. Süryani Avukat Erkan Metin yaptığı araştırmada Metropolitler Ebu Banat tarafından üzerlerine bomba bağlanarak öldürüldü. ‘’Türk hükümeti din adamlarının katliamcısını koruyor’’ diyen Avukat Erkan Metin ile Halep Metropoliti Pavlus Yazıcı ile Halep Süryani Ortodoks Metropoliti Yuhanna İbrahim cinayetini ve Ebu Banat’ı konuştuk.

Suriye savaşında Süryanilerin hayatını nasıl etkiledi? Süryani halkı ne tür uygulama ve baskılarla yüz yüze kaldı?

Suriye, adını Süryanilerden alan bir ülkedir. Tarihsellik bir yana Süryanilerin çok emeğinin geçtiği bir ülkedir. Bu anlamda oradakiler, Süryani halkı ve kurumlarının çok önemli bir sacayağını oluşturur. Savaş ile birlikte yoğun bir göç başladı. Hıristiyanlar özellikle ve doğrudan cihatçı faşist örgütlerin hedefi haline geldi. Pek çok katliamlar, toplu kaçırmalar, yıkılan kiliseler savaşla birlikte günlük rutinler haline geldi. Tarihi anavatanlarında Süryanilerin yok olmanın eşiğine geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Halep Metropoliti Pavlus Yazıcı ile Halep Süryani Ortodoks Metropoliti Yuhanna İbrahim Süryani cemaati açısından ne anlam ifade ediyor?

Metropolitlik ünvanı hiyerarşik olarak Patriklik’ten bir sonraki makamdır. Metropolit Yuhanna İbrahim’e, Süryani Ortodoks Kilisesi’nin müstakbel Patriği gözüyle bakılıyordu, çok seviliyordu, kilisesi ve halkı için çok çalışan birisiydi. Metropolit Pavlus Yazıcı da Antakya Rum Ortodoks Kilisesi’nin mevcut patriğinin kardeşiydi. İskenderun’dan Halep’e kadar uzanan bir cemaati vardı ve çok sevilen, sayılan bir kişiydi. Her ikisi de cemaatleri açısından entelektüel, lider ve idol kişiliklerdi.

Süryani Metropolitlerin kaçırılmaları 5 yılını tamamladı. Son durum nedir? Metropolitlerin akıbeti ile ilgili elinizdeki son bilgiler nelerdir?

Her iki Metropolit 22 Nisan 2013’de Bab’el Hawa sınır kapısından Halep’e doğru giderlerken kaçırıldı. Amaçları 2013 yılının başlarında kaçırılan iki Ermeni din adamını kurtarmak için aracılarla görüşmekti. Araçlarıyla yolda giderlerken Kafkas kökenli bir cihatçı grup tarafından yolları kesildi. Ortaya çıkardığım bulgulara dayanarak Ebu Banat lakaplı Dağıstan’lı bir cihatçının öncülüğünde bir grubun her iki Metropoliti kaçırdığını düşünüyorum. Kaçırılmalarından bu yana hiçbir bilgi alınamadı. Bu tür durumlarda fidye ya da takas amaçlanır ancak olayımızda kaçıranlardan hiçbir haber alınamadı, talep olmadı. Benim olayla ilgili yaptığım araştırmada Kafkas Emirliği’nin resmi sitesinde bulduğum bir yazıda, Metropolitlerin kaçırıldıktan kısa bir süre sonra Ebu Banat tarafından üzerlerine bomba bağlanarak öldürüldükleri satır arasında belirtiliyordu. Aradan geçen bu 5 yıl sonunda bu bilginin doğru olma ihtimalini yüksek görüyorum.

Süryani cemaatinin ABD ve Rusya nezdinde girişimi oldu mu? 

Ben olayı kriminal bir bakış açısıyla, rasyonel yöntemlerle ele alıp, inceledim. Bu da somut gerçeklere ulaşmamı sağladı. Süryani kurumlarının temsilcileri tüm diplomatik yolları kullanarak bölgeyle ilgisi olabilecek her devletten yardım talebinde bulundu. Bizzat dönemin ABD Başkanı Obama ve Rusya Devlet Başkanı Putin’den yardım talebinde bulunuldu. Ancak bu temaslardan, somut bir gelişme çıkmadı. Metropolitleri kaçırdığını ve muhtemelen katlettiğini düşündüğüm Ebu Banat halen Türkiye’de El Kaide örgüt üyesi olmaktan dolayı tutukludur. Bu konuda Türkiye’de etkin ve objektif bir soruşturma yürütülse ve Ebu Banat bu konuda sorgulansa akıbetleri hakkında bir nebze bası sonuçlara ulaşma şansı doğar. Ancak bu konuda da bir adım atılmış değil.

Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “Sağ olduklarını biliyoruz, kurtarılmaları an meselesi” yönünde açıklamaları oldu. Yine  eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin de Metropoliti kaçıranlarla temas içinde olduğunu söylemişti. Türk yetkilileri o dönemler kimlerle temas halindeydi?

Türk hükümeti özellikle Davutoğlu’nun siyaseti kapsamında irili ufaklı bölgedeki tüm “ithal muhalif” gruplardan haberdardı. Ebu Banat’ın El Kaide üyeliğinden dolayı açılan dava dosyasından gördüğümüze göre Metropolitleri kaçıranın Ebu Banat olduğu daha ilk zamanlardan beri hükümetçe biliniyordu. Ancak bana göre Ebu Banat karargahında psikopatik bir şiddet gösterisi ile Metropolitleri katledince Türk hükümeti bunu ortaya koymak yerine “sağ olduklarını” söylemeyi tercih etti. Zira Suriye savaşında çoğulculuk görünümüyle meşruiyet kazandırmak için pekçok kesim Hıristiyanları kendi tarafına çekmeye çalışıyordu. Bu nedenle “sağ olduklarını biliyoruz” sözlerini çok duyduk. Benim araştırma ve bulgularımdan sonra bu söylem de çok geçmeden yerini sessizliğe bıraktı. Çünkü ortaya çıkartmıştım ki, bunu söyledikleri zaman Ebu Banat’ı çoktan tutuklamış, fezlekesinde Metropolitleri onun kaçırdığını belirtmiş ama kamuoyundan bu bilgileri saklamışlardı.

Ebu Banat’ın polis sorgusunda kafa kesme cinayetlerini kabul ettiği halde Adalet Bakanlığı tarafından insanlık suçu kapsamında yargılanmasına neden izin verilmedi? Ebu Banat neden korunuyor?

Adalet Bakanlığı, konunun Suriye’nin iç meselesi olduğunu, delil toplamadaki güçlükler gibi kanundaki bazı unsurları gerekçe göstererek soruşturma açılmasına izin vermedi. Pratikte böyle bir soruşturma açılmış olsaydı, Suriye’de insanlık suçu işleyen her caninin o eylemleri nedeniyle Türkiye’de yargılanmasının kapısı açılmış olurdu, insanlık ve adalet adına olması gereken de buydu. Ancak öte yandan Suriye’de işlenen bu suçlar soruşturulmuş olsaydı Davutoğlu’nun Suriye siyasetinin kendi kendini yok etmesi gibi politik sonuçlar doğardı, bunu da istemezlerdi. Oraya gidip çoluk çocuk demeden katliam yapanların, kafa kesenlerin hiçbir şey olmamış gibi elini kolunu sallayarak özgürce dolaşması çok vahim bir şey. Ama maalesef insanlık, bir kez daha kaybetmiş oldu.

Amerika’daki soruşturma şu an hangi aşamada?

Kaçırma olayı ile ilgili olarak ABD’de devam eden bir soruşturma olduğunu Ebu Banat dava dosyasından dolayı biliyorum. Türkiye’den de Ebu Banat’ın ifadesini almak üzere talepte bulunduklarını biliyorum ancak akıbetini bilmiyorum. Ayrıca 2014 yılında Ebu Banat, Birleşmiş Milletler terör listesine girdi.

Olayla ilgili Rusya’nın Türkiye’den talepte bulunduğu biliniyor. Bu konuda bir gelişme var mı?

Rusya da Ebu Banat hakkında terör örgütü soruşturması yürütüyor. Ebu Banat’ın kendisine iadesini talep ediyor. Dağıstan’da gene bu şahıs ve arkadaşları hakkında bir soruşturma var. Kendisiyle beraber yakalanan bir elemanı hakkında da Mısır’da bir soruşturma var.

Ebu Banat cezaevinden ne zaman çıkıyor? Ya da çıkacak mı? Çıkınca Rusya’ya mı, Dağıstana mı iade edilecek? 

Ebu Banat’ın El Kaide üyeliğinden dolayı yargılandığı ve 7 yıl 6 ay ceza aldığı dosyası halen Yargıtay’da. Dosyası bozulursa muhtemelen tahliye edilecek. Onaylanırsa da infaz yasası gereği gene tahliye edilecek. Cezaevinden sonra ne olacağı ise muamma. İade edilebilir, sınır dışı edilebilir ya da iltica talebi nedeniyle Türkiye’de idari gözetim altında tutulabilir. Ne olacağı belirsiz.

Avrupa’da görüştüğüm Süryani Cemaatinden bazı arkadaşlar, Metropolitlerin hala hayata olabileceğini düşünüyor… Siz bu kaanate misiniz?

Umutsuzluk iyi değildir. Ama olayımızda umuttan daha öte somut adımlara, delillere ihtiyaç var. Metropolitlerin hayatta olup olmadıklarını anlamanın somut bir imkanı var: Ebu Banat’a bu konuda etkin bir soruşturma açılması. Bu şahıs cevabın ne olduğunu muhtemelen biliyor. Umut ya da umutsuzluk yerine Türkiye devletinin bu konuda somut, etkin bir soruşturma yapmasını talep etmek daha doğru olacaktır. Yoksa zaman geçtikten sonra bu imkan da kalmayacaktır.

MİT'İN ADAMI EBU BANAT: HER CUMA KAFA KESERDİK

Ebu Banat gerçek adı Magomed Abdurakhmanov olan Dağıstan’lı bir cihatçıdır. “Arap Baharı” zamanında önce Mısır’a gidiyor. Sonra 2012 yılında İstanbul’dan Suriye’ye Atmah civarına yerleşiyor. Orada Ebu Ömer Şişani’nin bünyesinde Ceyşul Muhacirun vel Ensar örgütünde öne çıkıyor, şöhreti yayılıyor. Sonra El Kaide ve yeni kurulan IŞİD ile dirsek teması halinde 100-200 kişilik Katibetül Muhacirun adlı grubu ile insanlık suçları işlemeye devam ediyor. Aşırıcılığı ve lokal bazı meseleler nedeniyle Özgür Suriye Ordusu ile çatışmaya giriyor. Ayağından yaralanarak Türkiye’ye kaçıyor. Konya’da araçları durduruluyor, pasaportsuz mülteci işlemi yapılarak serbest bırakılıyor.

Ancak o günlerde Youtube’da yayınlanan ve tüm dünyada sansasyon yaratan kafa kesme videosu nedeniyle, kafa kesen şahsın Ebu Banat olduğu anlaşılınca İstanbul Bağcılar’da Terörle Mücadele Ekipleri tarafından baskın yaparak yakalanıyor. Kendisine yardım eden TC vatandaşı şahısların evleri ve işyerlerinde çeşitli silah, el bombası ve mühimmat ele geçiriliyor. Bu arada Ebu Banat’ın kafa kestiği bıçak ve videoda üzerinde görülen elbisesi de ele geçiriliyor. Emniyet ifadesinde Suriye’de her Cuma kafa kestiklerini anlatıyor. Türk muhaberatından bir şahsın kendisine telsizler verdiğinden bahsediyor. Mahkemedeki ifadesinde ise MİT’ten araba, para, silah gibi çeşitli yardımlar aldığını anlatıyor. Suriye’deyken Türk istihbaratı ile devamlı irtibat halinde olduğunu, tutuklandıktan sonra MİT’e cezaevinden mektup gönderdiğini, ancak kendisine cevap verilmediğini, sebebini anlamadığını ifade ediyor.

Kaynak: Yeni Özgür Politika