Sancar: Geniş çevreler seferber olup harekete geçmeli

Ege İnsan Hakları Okulu’nun çalıştayında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “İktidarı göndermeye yönelik bir ortaklık yetersiz kalır. Geniş çevreler seferber olmalı" dedi.

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Dünyada İnsan Hakları ve Demokrasi İçin Avrupalı Avukatlar Birliği (ELDH), Avrupa Demokrat Avukatlar Birliği (AED) ile İzmir Dayanışma ve Bilimsel Araştırma Derneği tarafından düzenlenen Uluslararası Ege İnsan Hakları Okulu’nun 3 gün sürecek 2022 Sonbahar Çalıştayı başladı. “Adalet krizi ve hak siyaseti” konusu adı altında yapılan çalıştayın 4'üncüsü, İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunan Nesin Matematik Köyü'nde gerçekleşiyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar'ın yanı sıra çok sayıda akademisyen, avukat ve insan hakları örgütü temsilcisi de çalıştaya katıldı.  

'ÖNCE BİR KESİM, SONRA TÜM TOPLUM HEDEF ALINIR'

Çalıştayın açılış konuşmasını yapan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “beka söylemi ve milli güvenlik” kaygısıyla demokrasinin askıya alındığını belirterek, gaspçı kayyumları örnek gösterdi. Bütün muhaliflerin meşru siyasetin dışına atıldığını kaydeden Sancar, “Bu baskıcı yöntemler öncelikle en tehlikeli düşmanlara karşı yöntemlerini tecrübe eder. Sonra yavaş yavaş ülkenin bütününe yayar. Kayyum rejimine HDP ile birlikte mücadele ettiği siyasal oluşumlar dışında itiraz gelmedi. Ancak daha sonra bu siyaset tüm ülkeye yerleşti. Bu baskıyı, ötekileştirmeyi topluma kanıksatmak rıza üretim mekanizmalarından birisi. Yine alternatifsizlik algısının kalıcılaştırılması rıza üretimi olarak tüm iletişim aygıtlarından halka pompalanıyor” dedi.  

Neoliberalizmin gelişimi ve geldiği aşamanın artık bir rejime dönüştüğünü söyleyen Sancar, neoliberalizmin krizlerden beslenen bir yönetim işlettiğini kaydetti. Sancar, “Karşılaştığı her krizi başka bir krizle yönetiyor. Bu da dünya çapında bir demokrasi çözülmesi yaşandığı görüşünü haklı kılıyor. Batıda aşırı sağın yükselmesi liberal demokrasinin çöküşü olarak söylenebilir. Adaletsizlik seferberliği, rıza olarak güvenlik kaygısıyla canlı tutulması sağlanıyor. Bu devlet modeline güvenlik devleti deniyor. Ama daha ileri götürerek savaş devleti demekte mümkün. Türkiye’ye baktığımızda kalıcı olağanüstü hal, güvenlikçi anlayış ve tekrarlanan savaş senaryoları, eşitsizlikler üzerine yükselen, keyfilikle işleyen, krizleri kendi devamının kaynağı haline getirmeye çalışan bir yönetimle karşı karşıyayız” diye belirtti.

‘İKTİDARI GÖNDERMEKLE YETİNMEMELİYİZ'

Çözüm için öncelikle neye karşı mücadele edildiği ve ne istendiğinin bilinmesi gerektiğinin altını çizen Sancar, şunları söyledi: “En geniş demokrasi, eşitlik, özgürlük, emek birlikteliğini kurabilmek gerekiyor. Böyle yapılabilirse mevcut iktidar ve bunu besleyen rejime karşı durulabilir. Böylece alternatifsizlik de ortadan kalkar. Sadece iktidarı göndermeye yönelik bir ortaklığın yetersiz kalacağını düşünüyoruz. Krizler derinleştikçe bunlardan beslenme imkanları da aşınıyor. Yeni imkanların ortaya çıktığını söylemek abartı olmaz. Değişim ve dönüşüm için imkanlar büyümüştür. Değişimi iktidar kadrolarının yer değişimi olarak algılamamak lazım. Geniş çevreleri bu adaletsizlikler seferberliğine karşı harekete geçirmek gerekiyor. Bizlerin oluşturduğu Emek ve Özgürlük İttifakını bu çerçevede değerlendirilmelidir.”