‘Tecrit de komplo gibi uluslararasıdır’

Kürt Halk Önderi Öcalan üzerindeki tecridin de komplo gibi uluslararası bir tasarruf olduğunu belirten HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Avrupa Konseyi ve CPT’nin kayıtsızlığının bununla ilgili olduğunu söyledi.

HDP Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Türkiye demokrasisinin yolu, hukuk devleti olmasının biricik ön koşulu İmralı’daki tecridi kaldırmak ve Abdullah Öcalan’a bütün haklarını iade etmektir” dedi.

Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde devam eden tecride ilişkin ANF’ye konuştu.

Tecridin, uluslararası bir konsensüs çerçevesinde sürdürüldüğünü kaydeden Koçyiğit, tıpkı 9 Ekim’de başlatılan ve 15 Şubat’ta Türkiye teslim edilmesi komplosu gibi İmralı’daki tüm uygulamaların da uluslararası olduğunu söyledi. 

CPT ve Avrupa Konseyi gibi yapıların kayıtsızlığına, sessizliğine bu çerçevede bakılması gerektiğini ifade eden Koçyiğit, şunları söyledi: “AB’nin, Birleşmiş Milletler’in (BM) ve Avrupa Parlamentosu’nun (AP) etkisini yitirdiği bir süreçten geçildiğini biliyoruz ama Abdullah Öcalan’a yönelik uygulamaların,  bilerek ve isteyerek uluslararası bir konseptin parçası olduğunu ifade edebiliriz. CPT, 2019’da yaptığı ziyaretin raporunu 2020’de yayınladı; aile ve avukat görüşü yasağının hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini ve bu konuda Türkiye’nin adım atması gerektiğini ifade etti. Türkiye hiçbir adım atmadı ama hiçbir karşılık yok. Bütün bunlar uluslararası sistemin Abdullah Öcalan’a dönük yaklaşımının bir sonucudur. Abdullah Öcalan’ı İmralı Adası’nda tecritte tutmak, toplamda istedikleri bir şeydir.”

TÜRKİYE SUÇ İŞLİYOR

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de (AİHM) kabul ettiği, uluslararası ceza hukukunun genel bir teamülü olan “insanlara umut etme hakkı”nı hatırlatan Koçyiğit, şöyle devam etti: “Bütün ömrünü cezaevinde geçirmek hiçbir şekilde mümkün değil. Ağırlaştırılmış müebbet hapis de olsanız belli bir süreden sonra bir şekilde cezaevinden çıkmak gibi bir hakkınız olmak zorunda. Şartlı tahliye ya da başka tahliye mekanizmaları gündemde olmak zorunda. Bu, herhangi bir mahpus açısından düşünülen bir mesele. Abdullah Öcalan nezdinde düşündüğümüzde meselenin çok daha hassas ve derin olduğunu görüyoruz. Herhangi bir mahpustan bahsetmiyoruz. Kürt halkının ‘önderim’ dediği, iradesini imzasıyla ortaya koyduğu bir kişiden bahsediyoruz. Üstelik Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesi konusunda kilit bir noktada duran ve gerçekten barışçıl çözüm için emek veren, kafa yoran, düşünsel yoğunlaşmasını da metinlere, kitaplara yansıtan, görüşmelerinde ifade eden bir şahsiyet. Bu anlamıyla Abdullah Öcalan’ın aslında tecritte tutulması, işkence suçudur. Türkiye hem kendi yasalarını hem uluslararası yasaları çiğneyerek suç işliyor.”

FİZİKSEL ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KONUŞMALIYIZ

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın artık fiziki özgürlüğünü, Kürt sorununun demokratik çözümüne katkı sunabileceği koşulları konuşmak gerektiğini vurgulayan Koçyiğit, bu sorunun ilelebet devam etmeyeceğini ve çözülmek zorunda olduğunu söyledi.

Sorunun çözümünde kilit noktada duran kişinin Abdullah Öcalan olduğunun altını çizen Koçyiğit, özgürlüğünün veya demokratik barışçıl çözüm sürecine katkı sunacak koşullarının bir an önce sağlanması gerektiğini ifade etti.

Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin, bugün bütün ülke sathına yayıldığına işaret eden Koçyiğit, “Bu ülkede demokrasi, eşitlik, özgürlük isteyen herhangi bir bireyin, topluluğun ya da siyasi partinin, İmralı’daki tecride sessiz kalması, görmezden gelmesi ve mümkün değil. Türkiye demokrasisinin yolu, hukuk devleti olmasının biricik ön koşulu İmralı’daki tecridi kaldırmak ve Abdullah Öcalan’a bütün haklarını iade etmektir” dedi.