Temelli: OHAL HDP’ye sökmez, bunlardan kurtulacağız!

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, iktidarın panik halinde olduğunu ve OHAL’siz seçime gidemedeğini belirterek, “HDP’nin olduğu yerde ne OHAL, ne şaibeli seçim yasası söker” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, HDP Adana İl Örgütü tarafından seçim kampanyası kapsamında düzenlenen halk buluşmasına katıldı. Temelli'ye MYK Üyesi İlknur Birol, Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat eşlik etti.

PANİK SEÇİM

Temelli, halk buluşmasında şunları ifade etti:

“Bir baskın seçim, ama aslında bir panik seçim dönemine girdik. Bizi hazırlıksız yakaladığını sananlar paniklemeye devam ediyorlar.

Değerli basın mensupları, TRT burada mı? Madem gelemeyeceksin böyle lafları neden ediyorsun?

BİZ SANDIĞA SIĞMAYIZ

Dün buyurmuş ki AKP Genel Başkanı, 'o partiyi sandığa gömün'. Herhalde bizi sandığa gömdüğü euro dolar sanıyor. Yahu biz Türkiye'yiz hangi sandığa sığacağız? Bizi hangi sandık alır? Biz Kürdüz, Türküz, Aleviyiz, Ermeniyiz hepimiz bir arada Türkiye’yiz sen bizi sandığa gömemezsin, gücün yetmez.

Bak yine Haziran geldi, bir 7 Haziran’da ona dersini vermiştik, şimdi 24 Haziran’da yarım bıraktığımız işi tamamlayacağız. 24 Haziran’da Türkiye aslında o umudunu kurduğu güneşli günlere kavuşacak. O paniklemeye devam ettikçe biz büyüyeceğiz. 24 Haziran günü bu kabusa, zulüm iktidarına hep birlikte son vereceğiz. Biz seçim partisi değiliz, biz mücadele partisiyiz, direniş partisiyiz. Bizim mücadelemiz 40 yıldır sürüyor. Mücadelemiz demokrasi, barış gelene kadar ortak vatanımızda demokratik cumhuriyeti var edene kadar sürecek.

Yan yana gelerek, Türkiye demokrasi güçleri ile emek güçleri ile, savaş karşıtları ile mücadelemizi büyüteceğiz. HDP bir Türkiye partisidir. Neden mi? Çünkü bu partide ayrımcılık yok, bu partinin kapısı bu ülkenin bütün halklarına açıktır. Hep birlikte var ediyoruz, hep birlikte paylaşıyoruz, sizin gibi halkları düşmanlaştırarak siyaset yapmıyoruz.

25 HAZİRAN’DA BU ÜLKE UMUDA UYANACAK

Bir zamanlar modaydı ya medeniyet buluşması; bu topraklarda halklar çoktan buluşmuş, kim buna engel? İktidarlar. Sürekli halkların arasına nefret tohumu ekerek kendi iktidarlarını sağlama almak istiyorlar. Bunun son örneği AKP’dir. Bu savaşı bitirmenin yolu, Erdoğan’ın iktidarından kurtulmaktan geçiyor. 25 Haziran sabahı bu ülke umuda uyanacak.

Herkes merak ediyor, acaba 8 Haziran sabahında olduğu gibi yine bu erken seçim tellalı sonuçları beğenmez de erken seçim çağrısı yapar mı diye. Onu bu ülke çok önce mahkum etti, siyasetten tasfiye etti. Bunun için kirli pazarlıklarla var olmaya çalışıyor. Ne zaman bu ülkeyi batırsalar, bu şahıs erken seçim çağrısı yapıyor. Bu kayyumcuları biz 2002’den biliyoruz ve bir daha Türkiye halkları bu tuzağa düşmeyecek. Bu milliyetçi hezeyanlarla yol almayacak.

KURT İŞARETİNİ VE YANINDAKİLERİ ALIP GİDECEKSİN!

Çukurova’ya gelmiş buradan, Mersin’den Kürtlere kurt işareti yapmış. Dün Mersinliler onlara zafer işaretleri ile yanıt verdiler. Türkiye halkları barışı tercih ediyor, birlikte huzur içinde yaşamak istiyor. O kurt işaretini ve yanındakileri alıp bu ülkeden gideceksin, seni gittiğin yere kadar kovalayacağız ve tüm zulümlerin hesabını soracağız.

5 Nisan 2015’te başlayan tecrit bütün ülkeyi sarmış durumda. En ufak demokratik hakların kullanımına izin yok, kimse hakkını arayamıyor. Bu ülke bu tecritten 7 Haziran Seçimleri’nde bir nefes almışken, bu savaş iktidarı Suruç’ta 33 kardeşimizi bizden aldı, 10 Ekim’de 102 yoldaşımızı bizden aldı, Cizre bodrumlarında insanlarımızı katletti. İktidarda kalabilmek için 4 Kasım 2016’da demokratik siyasete darbe gerçekleştirdi. Bugün bizim yoldaşlarımız tutsaksa, savaş politikaları nedeniyle tutsaktır.

DEMOKRASİ VE BARIŞ NÖBETİNİ BIRAKMAYACAĞIZ

Yüksekdağ, Demirtaş, Kışanak tutsaksa bir suçları olduğu için değil, bir sevdaları olduğu için tutsaktır. Bizim de onlara selamımız olsun, biz asla bu sevdadan vazgeçmedik, vazgeçmeyiz. Cezaevinde olan tüm kardeşlerimiz özgür kalana kadar bu demokrasi ve barış nöbetini bırakmayacağız. İşte 7/24 budur.

Savaş politikaları bu saydıklarımla sınırlı kalmadı. Suriye Savaşı boyunca tek huzurlu bölge olan Afrin’i bombaladılar. Kimyasalla insanlar öldürülemez diyorlar. Kimyasal bomba kullananlarla senin ne farkın var? Suriye’de savaş demek bu iktidarın kendisine güç katması demek. Ne arıyorsun sen Suriye’de? Suriye’nin geleceğine Suriye halkları karar verecek. Suriye’de Araplar var, Kürtler var, Türkmenler var.

EFRÎN’DE YAPTIKLARI İLE BURADA YAPTIKLARI ARASINDA NE FARK VAR?

Nereye giderse aynı zihniyet. Afrin’de yaptıklarını ÖSO ile yapıyor; burada yaptıklarını damatları ile, yandaş müteahhitleri ile yapıyor, ne farkları var? Bütün ülke büyük bir çöküş içinde, hala çıkmış faiz lobisi diyor. O yüzden kur yükseliyor diyor. Bu yalanlara insanların karnı tok. Bütün ülke 16 yıldır bu yalanlardan zehirlendi. Bu ülkede faizler yükseliyorsa, ekonomik bir çöküntü yaşanıyorsa, yegane müsebbibi sizin talancı iktidarınızdır.

BAŞIMIZA GELEN TEK FELAKET SENSİN

Ekonomideki büyümenin kimseye yararı olmadığını hep birlikte yaşıyoruz. Geçen yıl ekonomi 7.4 büyümüş, aile bütçesini 7.4 büyüten bir arkadaşımız aramızda var mı? Tam tersi herkesin aile bütçesi yüzde 20 küçüldü. Aramızda emekçiler var, çiftçiler var, herkes borçlu, herkes yoksulluk altında inim inim inlerken, Beştepe denen kara delik insanların varını yoğunu yutmaya çalışıyor. Siz hesap sorduğunuzda da diyor ki “faiz lobisi var başımıza gelen, felaketin nedeni budur.” Hayır başımıza bir tek felaket geldi, o da sensin. Sen bu ülkenin bütün kaynaklarını İHA’lara, SİHA’lara yatırıyorsun, neden? Çünkü Damat İHA ve SİHA üretiyor diye. Sen bu ülkenin bütün kaynaklarını al, enerji yatırımlarına yatır, niye? Diğer Damat Enerji Bakanı diye.

Sadece Kürdün tokadı olsa iyi, bu defa herkesin tokadı geliyor. Savaş politikaları bir düşmanlık politikasıdır. Bugün Adana’nın sorunlarını alt alta koysak Adana’ya yapılan bu zulüm bütün ülkeye yayılıyor. Adana çiftçileri yoksullaştı, büyük borç batağında, neden? Siz iki tır dolusu tohumu bu ülkeye dışarıdan getirirseniz, bunun bedelini ödemek için, yanlış duymayacaksınız, 36 bin ton domates satmanız gerek. Bunun bedelini ödemek için ne kadar portakal satmanız gerekiyor? İşte yoksullaşmak budur. Bir birim ihracat artırmak için iki birim ithalat yapıyorsunuz. İşte bunun bedelini Adanalı çiftçi ödüyor.

ERDOĞAN’IN KARIŞTIĞI YERDE YAĞMA VE TALAN VAR

O zaman ne yapmak lazım Adanalı çiftçinin bu isyanını önlemek için? Adanalıları kendi içinde nasıl birbirine düşürürüz onun hesabını yapmak lazım. İşte iktidar bunu yapıyor. Yok sen Alevisin, sen mütedeyyinsin, sen Kürtsün, sen Arapsın... Evet biz Aleviyiz, mütedeyyiniz, Kürdüz, Arabız, sen karışma. Senin karıştığın yerde yağma var, talan var.

Adana’nın portakal bahçesinin içinden yol geçirirsen buradaki insanların geleceğini çalmış olursun. Geleceğimize, toprağımıza sahip çıkma zamanıdır. Biz yeni yaşamda bunu anlattık. O yüzden Türkiye partisiyiz. Bir arada yaşayabiliriz, bizi birbirimizden başka ayıracak hiçbir şey yok bu iktidardan gayrı. Bu farklılıklar bizim zenginliğimizdir. Farklılıklarımızı bize karşı kullananlar kendi iktidarlarının peşinde koşan faşist iktidarlardır.

1 MAYIS BULUŞMASI

Önümüzde 1 Mayıs var. Tam da faşizme karşı omuz omuz diyebileceğimiz bir gün. Bütün emekçiler, çiftçiler, esnaf, kadınlar, gençler bütün yurttaşlar, 1 Mayıs alanlarında faşizme karşı omuz omuza duracağız. Tıpkı Newroz’da durduğumuz gibi. 1 Mayıs buluşması ile bu iktidara en büyük cevabı vereceğiz.

Bugün her şeyi özelleştirerek kaynak bulmaya çalışıyor. 24 Haziran’a kadar ayakta durabilmek için. Durum o kadar vahimdir ki, şeker fabrikasını satmasının nedeni budur, halkın su kaynaklarını özelleştirme derdi buradan kaynaklanıyor. Toprağımıza ve geleceğimize sahip çıkmak için, özelleştirme zihniyetine dur demek için, mücadelemizi büyütme zamanıdır. Karşımızda bir hırsız tayfası olduğunu asla unutmayalım.

16 Nisan Referandumu’nu hiç aklınızdan çıkarmayın. 16 Nisan’da hayırlar kazanmıştı, oyları çaldırlar ve bu suça YSK’yı alet ettiler. YSK suç işledi, şimdi de bunun yasasını geçirdiler.

OHAL HDP’YE SÖKMEZ

OHAL’i 3 ay daha uzattılar. O kadar panik halindeler ki, OHAL’siz seçime gidemiyorlar. Bunun dışında seçim yasasıyla da hile hurdanın kılıfını hazırladılar. Bunlar çare midir? Bunları kurtaracak çözüm bu değildir. Ne yaparlarsa yapsınlar, biz 24 Haziran’da bunlardan kurtulacağız.

HDP’liler OHAL’de seçime gitmeye en iyi yanıtı verdi, seçim bizim mücadelemizin uğrak yeridir. Seçim sürecinde de OHAL’e karşı mücadelemizi yükselteceğiz. HDP’nin olduğu yerde ne OHAL, ne şaibeli seçim yasası söker. HDP varsa orada umut vardır, direniş vardır. 65 gün boyunca bu mücadeleyi büyüteceğiz. 24 Haziran’da seçim sandıklarına biz sahip çıkacağız. Bu seçimlerin meşruiyetinin olmadığını teşhir edeceğiz.

Kendimize güvenelim, bu kayyumcu zihniyete karşı bütün belediyelerimizi geri alana kadar kesintisiz mücadelemize devam edeceğiz. Bize neden ittifak yapmıyorsunuz diyorlar. Biz ittifakı halklarımızla, emekçilerle, kadınlarla, gençlerle yaptık. İttifak sözünü kimse kirletmesin, onların yaptığı kirli pazarlıktır. Biz HDP olarak uzun zamandır bu mücadeleyi sırtlamış götürüyoruz.

MECLİS BAŞKANVEKİLİ KÜRT DEĞİL, BİR HİÇ!

Önümüzdeki sürecin en önemli unsurlarından biri sadece hile hurda değil, bize yönelik baskılardır. Bu baskıları arttırma peşindeler. Kalmış 65 gün, hala 2 vekil arkadaşımızın vekilliğini düşürüyorlar. Hiç utanmıyorlar.

Bunu yapanlardan biri de o an Meclis’i yöneten Meclis Başkanvekili. Bir de utanmadan “ben de Kürdüm” diyor. Sen bir hiçsin! Sen siyasi iradeni ipotek altına aldırmışsın. Değil Kürt, hiçbir şey olamazsın.

Ben buradan AKP’li seçmenlere de sesleniyorum. Bu Meclis Başkanvekili’nin durumuna düşmeyin, siyasi iradenizi ipotek altına aldırmayın. Bir ortak vatanda yaşama iradesi gösterin. Gelin bizzat AKP’den siz hesap sorun. Bu ülkenin haysiyetli yurttaşları var, onurlu halkları var. Bu hiçleştirmeye, pazarlığa alet edilmeye sessiz kalmayacaktır.

HDP bu büyük buluşmaya, demokrasinin önünü açmaya çağrı yapıyor. Biz bu yola çıktık, kararlıyız. Bizler umudun yolcularıyız. Bizler yürüdükçe demokrasinin, adaletin, umudun yolu açılır.”