İstanbul Kadın Meclisleri: Kadınlar yaşasın, çocuklar gülsün

İstanbul Kadın Meclisi, çocukların kaçırılıp vahşice katledilmesine karşı Beşiktaş’ta eylem düzenledi.

İstanbul Kadın Meclisi, son 1 haftada kaçırılan Eylül ve Leyla’nın cansız bedeninin bulunmasını Beşiktaş Hakan Pastanesi önünde protesto etti. Kadın kurumlarının katılımıyla gerçekleşen eylemde, “Leyla ve Eylül son olsun, çocuklar yaşasın gülsün” yazılı pankart ve dövizler taşıyan kadınlar, AKP iktidarına, “Harekete geçmek için ne bekliyorsun?” tepkisi verdi. Türkiye’de 8 yılda 104 bin 531 çocuğun kaybolduğuna dikkat çeken kadınlar, kayıp çocukların ölümünden yıllardır hiçbir adım atmayanların, “Çocuk istismarının araştırılması” önergesini reddedenlerin sorumlu olduğunu vurguladı. “Eylül, Leyla son olsun çocuklar yaşasın gülsün”, “Kadınlar durmayacak istismarı durduracak”, “Kadınlar yaşasın, çocuklar gülsün” sloganlarının atıldığı eylemde kadın kurumları temsilcileri teker teker söz aldı.

‘SORUNUN ÜSTÜNÜN ÖRTÜLMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ’

İlk konuşma Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Temsilcisi Gülsüm Kav tarafından yapıldı. Bir halkın çocuklar yaşasın diye bir talebini dile getirmek zorunda kalmış olmasının bile çok acı verici olduğunu dile getiren Kav, şöyle tepki gösterdi: “Maalesef Eylül ve Leyla ile çok ciğerimiz yandı ama bizim onlara benzer ciğerlerimiz Adana’da, Aladağ’da da yanmıştı. Çocuklar çok farklı biçimlerde örseleniyor ve hakları gasp ediliyor bu memlekette. O yüzden çıkıp da yetkililer istediği kadar kayıp olabilir desin. Kayıp olamaz. Kayıpsa eğer sağ bulunması diye bir şey var. Başka memleketlerde bu oluyor. Biz leylayı ararken Taylan’da mağarada çocuklar sapsağlam bulunabildiler. Bunu bile bir halkı isteyecek hale getirmeleri bir utançtır. Utanmaları gereken bir durumdur. Bir halk daha ne isteyebilir ki. Çocuklarının yaşamasını istiyor. Bundan daha doğal ne olabilir. Ve bunu yolu var. Kimse bize çocuk cinsel istismarı, kadına yönelik suçlardan bahsettiğimizde kadın cinayetleri doğal bir afet olarak bakmasın. Hepsinin çözümü var. Burada tek önemli sorun bu meselelerin üstünün örtülmesidir. Yetkililer tarafından “bir kereden bir şey olmaz” deyip örtmek yetmez. Biz bu sorunların üstünün örtülmesine izin vermeyeceğiz.”

‘ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ DEĞİL HERKESİ YAKSIN’

CHP Beşiktaş Kadın Kolu Başkanı Ferhunde Şirin, Eylül ve Leyla’yı vahşice öldürenlerin hak ettiği cezayı almadığı için çocuk ve tecavüz ve cinayetlerinin artarak devam ettiğini vurguladı. Çocuk cinayetleri ve istismarları ile ilgili verilen önergeleri reddeden hükümetin kadın örgütlerine de tahammülü olmadığını kaydeden Şirin, “Oysa biliyorlar ki, en olumsuz şartlar altında bile kadın hareketi mühürlenemez. Kadınlarımıza, çocuklarımıza ce cumhuriyet değerlerimize sonuna kadar sahip çıkacağız” dedi. Başka Leylaların, başka Eylüllerin ölmemesi için devletin izlediği samimiyetsiz, iki yüzlü, cinsiyetçi politikalarını değiştirmesi gerektiğinin altını çizen Şirin, “Biz kadınlar olarak kadına ve çocuğa yönelik her türlü taciz ve tecavüze karşı örgütlü mücadelelerini sürdüreceğiz. Başka Eylüllere, başka leylalara kıyılmasın, başka anaların canı yanmasın, ateş düştüğü yerde kalmasın, herkesi yaksın” diye konuştu.

‘ÇOCUK CİNAYETLERİ SON VERİLENE KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ’

İlerici Kadınlar Derneği adına söz alan Yaşar Saltürk, her gün çocuğa yönelik şiddet haberiyle uyandıklarını belirtti. Çocuklara her türlü istismardan korumanın toplumun sorumluluğu olduğunu belirten Saltürk, “Derhal ilgili önlemlerin alınması sağlamalıyız. Çocuk cinayetleri son verilene kadar mücadelemizi sürdürmeliyiz” dedi.

‘YAPILAN AÇIKLAMALAR BÜGÜNLERE KAPI ARALAMIŞTIR’

4 Kadın Muhtar Derneği adına söz alan Halime Tokkanlı, çocukların kaçırılması, tacize tecavüze uğraması, canice yaşamdan koparılması her boyutuyla irdelenmeli, araştırılması gerektiğinin altını çizdi. Bu toprakların seçilmiş kişileri; mülki amirleri olarak konunun takipçisi olacaklarını vurgulayan Tokkanlı, hükümetin çocuk ve kadın düşmanı politikalarına sitem etti. Tokkalı şöyle devam etti: “Çocuklar ve kadınlarla ilgili açıklamaların titizlikle seçilmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. 6 yaşındaki çocuk evlenebilir ifadesinin ifade özgürlüğü sayılmasını, annende olsa diz kapağının üstünde tahrik eder, genç kayınvalide şehvet uyandırır gibi içinde çocuk ve anne kelimelerin yan yana olmaması gereken çirkinlikteki cümlelerin ekranlarda pervasızca sarf edilmesi ve bu benzer durumların normalleştirilmeye çalışılması bugün yaşadıklarımızın kapısını aralamıştır. Denetleme sistemi devreye girmeli. Televizyonlarda pedagog ya da çocuk gelişimi uzmanı olmayan kişilerin görüş beyan etmesinin önüne geçilmelidir.”

‘EN RADİKAL ŞEYİ SÖYLEYEREK EN RADİKALİ YAPMIŞ OLMUYORSUNUZ’

Kadın Meclisi üyesi Fidan Ataselim ise, Leyla ve Eylül’ün ardından yaşanan infial çözümü olarak sunulan idam ve kimyasal hadımın çözüm olmadığını vurguladı. “Her zaman en radikal ve uç gördüğünüz şeyi söylediğiniz zaman en radikal şeyi yapmış olmazsınız” diyen Ataselim, “Çocuk istismarını durdurmakla ilgili yapılacak olan en radikal şey siyasi irade gösterip derhal bununla ilgili somut adımlar atmaktır ve sürekli bütünlüklü bir politika yürütmektir. Sadece 25 Kasım’larda ve 8 Mart’larda birkaç cümle söyleyerek olmaz, radikallik bu değildir. Bu şekilde toplumun duygularını kullanarak idamı çözüm olarak sunmakla çocuk istismarını durduramazsınız. Bu durumun gerçek sorunun üstünü örtmek olduğunu birçok arkadaşım anlattı. Hep hatırlıyorsunuz, Özgecan’ın ardından, Irmak bebeğin ardından, Helin’in ardından, şimdi Leyla ve Eylül kardeşimizin ardından devlet yetkilileri üzüldüğünü söylüyorlar, göz yaşı döküyorlar. Şu soru sorulmaz mı toplum tarafından, bütün yetki sende bütün imkan sende bütün bakanlıklar sende ne duruyorsun.”

5 MADDELİK TALEP

Ataselim, çocukları korumanın yollarını 5 madde şeklinde sıraladı:

“1- Evrensel bütün haklarımız korunmalıdır, çocuk hakları sözleşmesi, İstanbul sözleşmesi uygulanmalıdır,

2- Devlet görevini yapmalı; bakanların koordinasyonunda hazırlanan Çocuk Koruma Hizmetlerinde Koordinasyon Strateji Belgesi uygulanmalıdır

3- Failleri korumaya çalışan uygulamalara, cezasızlığa son verilmeli, indirimler uygulanmamalıdır

4- Hadım, idam insan haklarına haykırıdır. Mevcut cezalar uygulanmazken, insan haklarına aykırı yöntemlere başvurmak sorunun üstünü örtmektir.

5- Kadınlar ve çocuklar için iki ayrı bakanlık kurulmalıdır. Çocuk haklarını esas alan politika geliştirilmeli, çocuklar cinsiyeti dolayısıyla ayrıştırılmamalıdır.”

Konuşmaların ardından kadınlar, “Asla yalnız yürümeyeceksin” sloganını atarak eylemi sonlandırdı.