Anne Teke: Tutsakların sesi olalım

1 Mart'tan bu yana açlık grevinde olan tutsak Mazlum Teke'nin annesi Nezahat Teke, "Tecridin sona ermesi için herkes ayaklanmalı. Gelin hep birlikte tutsakların sesi olalım" dedi.

Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin sona ermesi amacıyla Leyla Güven öncülüğünde başlayan ve 1 Mart'tan itibaren tüm cezaevlerine yayılan açlık grevi direnişleri devam ediyor. Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde bulunan ve 1 Mart'ta süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başlayan tutsak Mazlum Teke ve 2000 yılında Kürt halk Önderi Öcalan'dan haber alınmamasına karşı bedenini ateşe veren Özgür Halk Dergisi Amed Temsilcisi Nesrin Teke'nin annesi Nezahat Teke, açlık grevi eylemine ilişkin konuştu.

Oğlu Mazlum'un 1 yıldan fazladır tutuklu olduğunu söyleyen anne Teke, "Çocuklarımız tecridin sona ermesi için bedenlerini ölüme yatırdı. Çocuklarımızın talepleri haklı bir taleptir. Bütün cezaevlerinde tecrit ve baskı var, ama İmralı'da tecrit gün geçtikçe derinleşiyor ve farklı bir boyuta ulaştı. Eğer İmralı'daki tecrit sona ererse, bütün cezaevlerinde durum normale döner. Tutsak anneleri olarak endişeliyiz, ne olursa olsun hiç bir anne çocuğunu kaybetmek ve evlat acısı yaşamak istemez" diye konuştu.

BİR ANNE İÇİN EN BÜYÜK ACI ÇOCUĞUNUN AÇ ÖLMESİ

Oğlu Mazlum'un açlık grevine girdiğini duyduğunda aklına bedenini ateşe veren kızı Nesrin Teke'nin geldiğini söyleyen anne Nezahat Teke şöyle devam etti: "Oğlumun açlık grevine girdiğini duyduğumda 19 sene önce bedenini ateşe veren kızım Nesrin aklıma geldi. İçim titredi, dizlerimin bağı çözüldü. Yürek acısını çok iyi biliyoruz. Bir çocuğumu daha kaybetmek istemiyorum. Çocuklarımız davalarında sonuna kadar haklılar.

Kızım Nesrin kendisini yaktığında ona, "Kızım neden böyle yaptın, neden beni düşünmedin?" diye sordum. Kızım da bana, "Bir canım var onu da önderim için feda etmek istiyorum" dedi. 1 ay sonra da kızım hastanede hayatını kaybetti. Bu yüzden bir anne olarak kimsenin çocuğunu kaybetmesini istemiyorum. Bundan dolayı oğlum Mazlum'u da kaybetmek istemiyorum. Bir anne için en büyük acı çocuğunun aç ölmesi. Artık evde sofra kuramıyoruz. Gözümüze uyku girmiyor. Telefon çaldığında cezaevinden kötü bir haber var diye yüreğim ağzıma geliyor."

HERHANGİ BİR ÖLÜMÜN YAŞANMAMASI İÇİN HERKES BİR ŞEYLER YAPMALI

Birkaç gün önce oğlunu ziyaret ettiğini söyleyen anne Teke, direnişçilerin durumları hakkında şunları belirtti: "Oğlum ve arkadaşları çok zayıflamış. Ne kadar iyiyiz deseler de biz anneler hissediyoruz durumlarının iyi olmadığını. Oğlum konuştuğu zaman elleri titriyordu. Bu beni çok etkiledi. Bütün görüşlerde oğlum, "Amacımız tecridin kırılmasıdır, herkesin ayaklanması lazım. Eğer ayaklanırsak tecrit sona erer. Ne olursa olsun biz kararlıyız" diyor. Adalet Bakanlığı'nın kanunlara göre hareket etmesi ve tecridi sona erdirmesi lazım. Sessiz kalmayın. Adalet Bakanlığı görevini yerine getirsin. Artık çocuklarımızın ölmesini istemiyoruz. Hiç bir anne ve babanın yüreği yanmasın. Çocuklarımızın taleplerinin yerine getirilmesini istiyoruz."

Öcalan'a yönelik tecridin insanlık suçu olduğuna dikkat çeken anne Teke konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Hukuk ve adalet herkese gereklidir. Rebêr Apo'ya yönelik tecrit biran önce sona ermeli. Tecrit sona ererse bu topraklara barış ve huzur gelir. Tecrit ne kadar derinleşirse kaos ve savaş da o kadar büyüyor. 7 can Rêber Apo için kendini feda etti. Bundan sonra herhangi bir ölümün yaşanmaması için herkesin ayaklanması ve elinden geleni yapması lazım. Bu kadar sessizlik yeter artık. Gelin hep birlikte tutsakların sesi olalım."