Başaran: AKP iktidarında kadınların tüm yaşam alanları kapatıldı

AKP iktidarında kadınlara yönelik şiddetin arttığına dikkat çeken HDP vekili Ayşe Acar Başaran, "Toplumda kadının irade sahibi olmasını istemeyen devlet kadınlara tüm yaşam alanlarını kapatıyor" dedi.

Türkiye'de her dönemde yaşanan kadın cinayetleri AKP iktidarında daha da arttı. "Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu"nun verilerine göre, 2013'de 237, 2014'de 294, 2015'te 303, 2016'da 328, 2017'de 409 ve 2018 yılında da 409 kadın katledildi. 2019 yılın ilk 7 ayında ise 245 kadın erkekler tarafından katledildi. Kadın cinayetlerine ilişkin konuşan HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, AKP iktidarında kadına yönelik şiddetin daha da arttığına dikkat çekti.

Türkiye'de kadınlara yönelik şiddetin vahşet boyuna ulaştığını kaydeden Başaran, "Kadın ve çocuklara yönelik istismar, taciz ve tecavüzün sebebi AKP'nin erkekleri koruduğu politikalardır. Kadın katliamları AKP'nin siyasetini gözler önüne seriyor. Kadın siyasetçi Hevrin Xelef neden katledildi? Türkiye ve Kürdistan'da kadınlar neden katlediliyorsa, Hevrin Xelef de o şekilde katledildi. Maalesef devlet zihniyeti her yerde aynı" diye konuştu.

AKP İKTİDARA GELDİĞİ GÜNDEN BERİ ŞİDDET POLİTİKALARI YÜRÜTÜYOR

Barış ve demokrasiden yana olan tüm kadınlara yönelik topyekün saldırıların olduğunu vurgulayan Başaran devamla şunları belirtti: "Tüm dünyada kadınlara karşı bir siyaset yürütülüyor. Türkiye'de AKP iktidara geldiği günden bugüne kadar kadınlara karşı şiddet politikaları yürütüyor. AKP kadınları erkeklerin hizmetkarı olarak gösteriyor. Türkiye'deki tüm kadınlar hedefte. Erkek şiddetine maruz kalan kadınlar maalesef kendilerini savunacak bir alan bulamıyorlar. Geçtiğimiz aylarda 39 kadın erkekler tarafından katledildi. Bu felaket. Birçok kadın için de intihar süsü veriliyor. Türkiye'de kadınların kameralar önünde boğazının kesildiğini gördük. Bundan daha büyük bir felaket yok."

Devletin, kadınların toplum içinde irade sahibi olmasını istemediğini ifade eden Başaran, "Erkek iktidar kadınların siyasi, ekonomik ve toplumsal tüm haklarını ellerinden almak ve kadını eve hapsetmek istiyor. Bu durum şiddeti daha da derinleştiriyor. Hükümet yetkilisinden biri kadınlar adına kaç çocuk yapacağına karar verme hakkını kendinde görüyor. Kadının iradesini elinden alıyor. Bir taraftan şiddet artıyor, bir taraftan da şiddet uygulayanlar cezasız kalıyor. Bu politikalar şiddetin önünü daha çok açıyor. Devlet kadınlara tüm yaşam alanlarını kapatıyor. Buna karşı çıkan kadınlar katlediliyor" diye konuştu.

KADIN KAZANIMLARINA YÖNELİK SALDIRILAR VAR

Kadın kazanımlarının devletin hedefinde olduğunun altını çizen Başaran, "Eşbaşkanlık sistemi bugün büyük bir tehlike altında. Bu model kadınların yılladır verdiği emek sayesinde ortaya çıktı. Sebahat Tuncel, Figen Yüksekdağ ve Gülten Kışanak ile birlikte yüzlerce kadın arkadaşımız cezaevinde. Devlet varlığı için kadını engel olarak görüyor ve bunun için aralıksız saldırıyor. Kürdistan'da kayyum gaspı yaşandığı zaman ilk işleri kadın kurumlarını kapatmak oldu. Haklarına sahip çıkan kadınların önünü yargı yolu ile kapatmak istiyorlar" dedi.

Tüm saldırılara karşı kadınların her alanda örgütlü bir şekilde mücadele etmeleri gerektiğini söyleyen Başaran konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Feministler, kadın kurumları ve kadın hareketleri tüm alanlarda kadınlara yönelik şiddete karşı devreye girmelidir. Hükümet kadına karşı şiddeti bitirecek bir politika yaratmak yerine tam tersi bu şiddetin artmasına sebep oluyor. Türkiye 2011 yılında İstanbul Sözleşmesini kabul eden ülkelerden biri oldu. Bu anlaşmadan dolayı 2011 yılı kadınların en az katledildiği yıl oldu ama sonraki yıllar İstanbul Sözleşmesi'nin 6284 sayılı kanunu uygulanmadığı için kadın katliamları bir kez daha arttı."