Cumartesi Anneleri: İdam edilen Güney'in cenazesi nerede?

Cumartesi Anneleri, idam edilen ve cenazesi kaybedilen Veysel Güney için buluştu.

Cumartesi Anneleri, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 689'uncu kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Eyleme HDP milletvekili adayları Zeynel Özen ve Veli Saçılık, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile çok sayıda kişi katıldı. 

Bu haftaki eylemde, 10 Haziran 1981'de 24 yaşındayken idam edilen "Devrimci Yol Davası" sanığı Veysel Güney için buluşuldu.

KIRBAYIR: DÜNYANIN EN ÇOK HAK İHLALİ TÜRKİYE'DE

Eylemde ilk olarak 12 Eylül 1980 darbesinde sonra gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Cemil Kırbayır'ın ağabeyi Mikail Kırbayır konuştu. Kırbayır, dünyada en fazla hak ihlalinin yaşandığı ülkenin Türkiye olduğunu belirterek, “Yeter. Bu kadar ihlal yeter artık. Bir ölüyü saklamak için insanlık suçu demek bile az" diye konuştu.

CİHAN: İKTİDAR KORUYOR

Gözaltına alındıktan sonra 29 Temmuz 1981'de kaybedilen Süleyman Cihan'ın kardeşi Ahmet Cihan da, "Çok iktidarlar değişti ama bu ihlalleri yapanlar hep korundu. Aradan uzun zaman geçmesine rağmen Evren'i gördüğünde çıldıran anneler var. Dosyalarımızda Mehmet Ağar var. Korunmasalar yargılama çok daha rahat olacak. Ama iktidarlar failleri koruyorlar. Kıraathane açacaklarına bu ayıbı ortadan kaldırsınlar" ifadesinde bulundu. 

GÜNEY AİLESİ: BURHAN ERDEM BAŞ FAİL

Güney Ailesi adına ise Veysel Güney'in yeğeni Doğan Güney konuştu. Güney, "Mahkum edilen sadece Veysel Güney değildi. Bir anneyi, bir babayı, kardeşi özlem duymaya mahkum ettiler. Burhan Erdem amcamın kaybedilmesinin baş failidir ama 'insanım' diye sokaklarda gezmeye devam ediyor. Yargılanmalarını istiyoruz" diye konuştu. 

EREN: YÜZLEŞME VE HESAPLAŞMA OLMAZSA...

Haftanın açıklamasını ise 21 Kasım 1980'de gözaltına alındıktan sonra Hayrettin Eren'in kardeşi İkbal Eren yaptı. "Veysel Güney’i unutmayacağız; belleğimizde yaşatmaya devam edeceğiz" diyen Eren, şunları söyledi: "Felç edilen toplumsal belleğimizi onarmak, bellek ve adalet ilişkisine dikkat çekmek için 689 haftadır Galatasaray’dayız. Geçmişte yaşanmış insanlığa karşı işlenen suçlarla yüzleşme, cezasızlığın sonlandırılması ve ihlallerin tekrarının engellenmesi talebiyle 689 haftadır Galatasaray’dayız. Biliyoruz ki bugüne kadar yaşanan toplumsal travmalarla gerçek bir yüzleşme ve hesaplaşma yaşanmazsa adaletsizlik derinleşerek devam edecek. Türkiye’nin demokratikleşme ve hukuk devletine yönelme ihtimali hiç olmayacak. Bugün Türkiye’nin yaşadığı ağır toplumsal travmalardan biri olan 12 Eylül Askeri Darbesi ve akabinde kurulan askeri rejimin olağanüstü devleti tarafından işlenen insanlığa karşı suçlardan biri ile Galatasaray’dayız. 12 Eylül’de idam edildikten sonra bedeni kaybedilen Veysel Güney unutulmasın diye buluştuk."

HİKÂYESİ

Eren, Güney'in idam ediliş ve sonrasında cenazesinin kaybedilme hikâyesini şöyle anlattı:

"24 yaşındaki Veysel Güney, 28 Aralık 1980 tarihinde, Antep’te bir ev baskınında yaralı olarak gözaltına alındı. Adana Bölgesi Sıkıyönetim Komutanlığı 2 No’lu Askeri Mahkemesi’nde yargılandı. İlk duruşması 6 Şubat 1981 tarihinde yapıldı. 17 Şubat 1981 tarihinde yapılan ikinci duruşmasında, kendisini suçlayacak deliller olmaksızın idama mahkûm edildi. Avukat talebi reddedildi ve savunma hakkı yok sayıldı. Meclis kararı olmadan, özel kanun çıkartılarak 10 Haziran 1981 tarihinde Gaziantep E Tipi Cezaevi’nde idam edildi. İdam sonrasında Veysel'in üzerinde bulunan kalemi, sigarası ve çakmağı tutanakla baba Ali Güney’e teslim edildi. Ancak 10 Haziran 1981 tarih ve 266 sayılı tutanakla babasına verilmek üzere Yüzbaşı Burhan Erdem’e teslim edilen cansız bedeni kaybedildi. Veysel’in cenazesini almak isteyen ailesine 'Onun mezara ihtiyacı yok! Belki köpeklerin önüne atarız!' denildi. Güney ailesinin cenazelerini teslim alma, istediği şekilde ve istediği yere defnetme hakkı ellerinden alındı.

Veysel’in idamından 25 yıl sonra onun ilk ifadesini alan ve idamında hazır bulunan savcı Mete Göktürk 'Adaleti Gördünüz mü?' isimli kitabında Veysel Güney’i suçlayacak delillerinin olmadığını açıkladı. Ailesi ve arkadaşları yıllarca Veysel’in mezarını bulmak için mücadele etti. Bütün mercilere başvurular yapıldı; kampanyalar yürütüldü; hukuk mücadelesi verildi. Milletvekilleri soru önergeleri ile konuyu defalarca meclisin gündemine taşıdı. Bu girişimlerin tümü sonuçsuz kaldı. Savcılıklara yapılan başvurular takipsizlikle sonuçlandı. Devlet her ay emekli maaşı ödediği Yüzbaşı Burhan Erdem’i bulamadığını iddia etti.

'SUÇLULARI KORUMAYIN!'

Veysel Güney’in idamı ve bedeninin kaybedilmesi insanlığa karşı işlenmiş bir suç ve zaman aşımına tabi olamaz. Veysel Güney’in kaybedilişinin 37'nci yılında adli makamları, Veysel Güney’in mezar yerini tespit edecek ve bu ağır suçun politik ve hukuki suçlularını cezalandırmayı hedefleyecek etkin bir hukuki süreci başlatmaya çağırıyoruz. Devleti yönetenleri 12 Eylül’ün suçlarını ve suçlularını korumaktan vazgeçmeye çağırıyoruz. Devleti yönetmeye talip olanları hukuktan, adaletten ve barıştan yana açık tavır almaya çağırıyoruz."