Davut Karasu: Beritan ihanete diz çöktüren bir direnişti

Beritan Hevi’nin (Gülnaz Karataş) şahadetinin yıl dönümüne ilişkin konuşan mücadele arkadaşı Davut Karasu, “Kendisini zafere kilitliyordu. Ne iş yaparsa yapsın zaferi elde edene kadar vazgeçmiyordu. Asi duruşu ile sonuna kadar mücadele ediyordu” dedi.

“Beritan yoldaşın şahadeti bir direniş çizgisi haline gelmiştir” diyen Karasu, aynı zamanda kadın ordulaşması açısından da Karataş’ın bir sembol olduğunu söyledi.

Bu direnişin izinde yürüyenlerin şimdi bu dağlarda mücadeleye devam ettiğini de sözlerine ekleyen Karasu, Karataş ile tanışmasını şöyle anlattı: “Bundan 26 yıl önce heval Beritan’ı tanıma fırsatım oldu. Onu kelimelerle anlatmak yetersiz kalacaktır. 1991 yılının bahar aylarında Diyarbakır zindanından çıktığımızda Sara (Sakine Cansız) yoldaşın çağırması ile İstanbul’a geçtik. Orada heval Beritan’ı tanıdım. Heval Sara ile tartışırken heval Beritan ayağa kalkıp ‘ben Gülnaz Karataş’ dedi ve elini uzattı. Sonra beni İstanbul’da gezdirmek istedi. 21 gün boyunca orada beni gezdirdi, o anlarda onu tanıma fırsatı da elime geçti.”

 

‘ZAFERE ULAŞANA KADAR VAZ GEÇMEDİ’

Karataş’ın kişilik özelliklerine dikkat çeken Karasu, “Kendisini zafere kilitliyordu. Ne iş yaparsa yapsın zaferi elde edene kadar vazgeçmiyordu. Asi duruşu ile sonuna kadar mücadele ediyordu. Bir keresinde Xakurke’de heval Beritan’ın denetimi ile ilk düşman uçağı düşürüldü. O esnada heval Beritan zılgıtlarla cihaz üzerinde ‘düşürdük’ diyerek sevincini paylaşıyordu. Zafer ruhunu taşıyan bir arkadaştı” dedi.

Beritan Hevi’nin dağlara büyük bir özlem duyduğunu da sözlerine ekleyen Karasu, şöyle konuştu: “Tabi pratik olarak da gerçekleştirmek istiyordu. Aksaray’dan Bahçesaray’a kadar çantasını eşya ile doldurup yürüdüğünü hatırlıyorum. Bu pratiği dağın koşullarına o zaman kendisini alıştırmak için yapıyordu. Diğer bir özelliği ise çabuk çabuk kabul etmeme özelliğiydi. Bir şeyi çok merak edip araştırıyor ve sonra kabul edebiliyordu. Sürekli soruyordu, tartışıyordu ta ki ikna olana kadar buna devam ediyordu.

Heval Beritan herkesi etrafına toplayan, örgütleme yönü çok güçlü olan bir arkadaştı. O süreçler de Xakurke’de kadın arkadaşlara karşı farklı anlayışlar vardı. Geleneksel yaklaşımlar vardı. Fakat Beritan arkadaş hiçbir zaman bunları uygulamadı tam tersine hep mücadele etti. Önderliği okuyarak, tanıyarak mücadele ediyordu. Asi duruşuyla hiçbir engeli tanımıyordu. O süreçte hem kadın arkadaşlar hem de erkek arkadaşlar ona değer veriyor ve dinliyorlardı. Herkes ona âşıktı. Kadın ve erkeğiyle… O yüzden önderlik Kemal Pir ve Beritan örneğini veriyordu. Çünkü aynı özelliğe sahip arkadaşlardı. Teslimiyete karşı iradelerini canlarını ortaya koyarak sonuna kadar direndiler. Örgüte, önderliğe ve ülkeye olan aşkları için sonuna kadar direnen arkadaşlardı.”

‘YÜZÜMDE ÇİÇEKLER AÇMIŞ’

Karataş’ın Rubarok eyleminde yüzünden yaralanmış olduğunu belirten Karasu, “Onu gördüğümde estetiğinin bozulduğunu söyledim. Bana dönerek, ‘yüzümde çiçekler açmış’ dedi. Heval Beritan iç güzelliği ele alış tarzı farklıydı. Onun için insanın yüreğine önem verirdi. Ruh güzelliğine önem verirdi,

Bu savaşta yine en çok savaşan kadın arkadaşlardan biri de Saadet arkadaştı. Düşman mevzilerinde ilk düşman silahını kaldıran arkadaşlardan biridir. Kadın arkadaşalar o eylemde tüm yaralı arkadaşları taşımışlardı. Bu da aslında heval Beritan’ın etkisiydi. Düşman saldırdığında o geriye dönmüyordu tam tersine ön cepheye giderek savaşıyordu. Xakurke’de yine 200 metre mevziisinden çıkarak uçurumlardan atladığı yere kadar ilerlemişti. O sırada yolda da yaralanmıştı” diye konuştu.