Enfal ve Fetih, Saddam ve Erdoğan

Bugün insanlık tarihinin en ağır soykırım uygulamalarından biri olan Halepçe katliamının yıldönümü...

1986 ve 1989 arasında diktatör Saddam Hüseyin'in Güney Kürdistan'a yönelik yürüttüğü Enfal Operasyonu, kara harekatları, havadan bombardımanlar, yerleşim yerlerinin sistematik bir şekilde yıkılması, toplu göçertme, idam mangaları ve kimyasal silah kullanımı içermiştir. 16 Mart 1988 Halepçe katliamı, Enfal operasyonunun kimyasal gaz kullanarak soykırım uygulamasını en ileri noktaya taşıdığı süreci ifade eder. 200.000 insanın katledildiği, on binlerce kişinin kaybedildiği ve yaralandığı Enfal operasyonu uluslararası literatürde ''birçok soykırımsal'' diye nitelendirilmiştir. Bu büyük soykırım uygulamasının özel uygulamalarından biri, on binlerce Kürt kadının kaçırılıp köleleştirilmesidir.

Neden Saddam Hüseyin imha operasyonuna Enfal adını vermektedir? Ve şimdi neden diktatör Erdoğan Efrin'i işgal harekatını Fetih suresini günlerce camilerde okutarak başlatmıştır? Medine döneminde, Bedir Savaşı' ndan sonra yazılan sure, adını ilk ayetteki el-Enfal kelimesinden almıştır. Enfal savaş ganimeti demektir ve Bedir Savaşında elde edilen ganimetlerin kimlere ve nasıl pay edileceği konu edilmektedir. Fetih suresi ise Mekkeli müşrikler ile yapılan Huddeybiye antlaşması, cihad, savaştan geri kalanlar ve Mekke'nin Fethi'ni konu etmektedir.

Ortadoğu devlet gerçekliğini ifade eden bu dini durumu, Önderlik ''Nerede katı hüküm var ise, orada büyük sömürü sistemleri gizlenmektedir'' diye açıklamaktadır. İktidar ve devlet gerçeğini örtülemek için metafizik yöntemi en acımasızca uygulayan Ortadoğu iktidar güçleri, zihin dünyasını katı dogmatik hükümlerle inşa etmişlerdir. Bilginin kaynağının akıl olduğunu, doğru bilginin ancak akıl ve düşünce ile elde edilebileceğini savunan rasyonel batı düşünce yönteminin tersine, doğu, iman-inanç yolu ile doğru bilginin kaynağına ulaşılacağını savunur. Sorgulanmazlık, tartışılmazlık, mutlak ittiat bu metafiziğin temel kaideleridir; devlet tanrının yeryüzünde ki iradesi, anlamın tezahürü, tanrısal yasanın bedenleşmesidir. Büyük sömürgeleştirme savaşları, işgal, talan, gasp ve köleleştirme hareketlerini, tanrının kelamının ve yasalarının yeryüzüne egemen kılınması söylemi ile gizlenir. Dogmanın gücü ne denli kuvvetli ise Fetih o denli başarılı olacaktır; hırsızlık, tecavüz, vahşet, talan ve gasp tanrının emirleri diye toplumlara kabul ettirilmeye çalışılır. Akıl dışılık, tarifsiz kötülük, ahlaki düşkünlük bu devletlerin metafiziği olarak hayat bulur.

Kendisini yarı tanrı ilan eden diktatör Saddam Hüseyin'in başlattığı Enfal, bugün kendini tanrı ilan eden diktatör Erdoğan tarafından tüm Kürtlere karşı bölgesel Fetih ile devam etmektedir. Saddam'ın ardılları DAİŞ ve El Nusra örgütlenmeleri ile Kürt soykırım planını 2012'den itibaren devreye sokan Erdoğan, Efrin'i işgal saldırısı ile süreci farklı bir boyuta taşırmıştır. Rojava devrimine 2013'te El Nusra'yı, 2015' te DAİŞ'i Kobanê'ye saldırtarak, 2015-16 çöktürme planıyla Cizre, Sur, Nusaybin, Şırnak katliamları ve kentlerin yıkımı ile sonuç almak istedi. Karşı karşıya kaldığı direniş ve yenilmezlik durumunu, Güney Kürdistan referandum sürecini dört sömürgeci devlet ittifakını sağlayarak, özelliklede Kerkük'te karşı cephe konjoktürünü gerçekleştirerek kırmaya çalışmıştır. Efrin'i işgal saldırısı ile Ortadoğu da şekillenen Kürt statüsünü uluslararası güçler ile ittifak sağlayarak imha etmeyi amaçlamaktadır. 20. yy başlarında, hegomonik güçlerin çelişki ve çatışmalarından, ABD ve Sovyet kamplaşmasından yararlanarak Ermeni soykırımını ve Kürt imha ve inkar sistemini katı ulus devlet modeliyle gerçekleştiren TC, şimdi, Efrin operasyonu ile aynı denklemi kurmaya çalışmaktadır.

Güney Kürdistan'ı Enfal kıyametine boğan Saddam'ın sonu ortada. Şimdi tüm Kürdistan'ı Fethe çıkan Erdoğan'ı bekleyen zavalılığı tahmin etmek zor olmayacaktır.

Bugün Efrin direnişi insanlık tarihine, direniş kültürüne ve mücadele azmine olağanüstü yenilik ve ilkler kazandırmıştır. NATO'nun 2. büyük ordusu Efrin' de yenilmiştir; 2 ay'dır, 70 km.’lik bir bölgede, sadece hava gücü sayesinde savaşabilen, sürekli bombardımanlar ile alanda tutunabilen bu işgalci gücün, askeri itibarı kalmamıştır. Kadınlar, çocuklar, erkekler, gençler ve yaşlılar, Kürtler, Süryaniler, Ezidiler tek yürek halinde TC ordusunun, Erdoğan'ın lümpenler ordusunun karşısında zamanın ruhu ile durmaktadırlar. Zamanın ruhu, 21. yy' da, Kürdistan da, mutlaka ama mutlaka özgürlük kazanacak kararıdır.

Enfal ve Halepçe soykırım şehitlerini, Cizre-Sur-Nusaybin-Şırnak öz yönetim direniş şehitlerini, Kobanê ve Efrin direniş şehitlerini 16 Mart Halepçe katliamı yıldönümünde yeniden anıyor, zalimin zulmünde boğulacağı günleri yakınlaştıran kahramanlıkları önünde saygıyla eğiliyoruz.