Ertan: Tecrit İmralı sınırlarını aştı, halklara dayatılıyor

Kürt Halk Önderi Öcalan'a yönelik tecride dikkat çeken HDP vekili Bedia Özgökçe Ertan, "Tecrit İmralı sınırlarını aştı. Halklar üzerinde psikolojik bir harbe dönüştürülüyor" dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecrit devam ediyor. En son kardeşi Mehmet Öcalan ile görüşen Öcalan ile 11 Eylül 2016 tarihinden sonra kimse görüştürülmedi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan İmralı'da yaşanan tecridini ve olası sonuçlarını ANF'ye değerlendirdi.

Öcalan’a yönelik 20 yıldır sistematik bir tecridin dayatıldığını aktaran Ertan, "Sayın Öcalan bir adada bir hücrede tek başına ve çok ağır bir izolasyona tabi. Çok ağır tecrit koşullarında tutuluyor. Uluslararası komplo ile Türkiye’ye teslim edildiğinden bugüne kadar tecrit aşama aşama devam etti. Bugün ağırlaştırılmış tecrit koşullarını görüyoruz. Son birkaç yıldır özellikle 5 Nisan 2015’ten itibaren çok daha ağır koşullarda seyreden bir politika söz konusudur. İmralı rejimi başlı başına bir rejim olarak ortaya çıkmış bir durum. Bu rejim hiçbir hukukla alakası olmayan özel bir politika ile uygulanıyor" dedi.

'TECRİT KOMPLOYLA BAŞLADI'

Tecridin aslında Öcalan'a yönelik 1999 yılında geliştirilen komplo ile başlatıldığını belirten Ertan konuşmasına şöyle devam etti: "Türkiye’ye teslim edildiğinde dönemin hükümeti de Sayın Öcalan da daha sonraki ifadelerinde belirtmişti. O dönem bile neden teslim edildiğini anlayamayan bir hükümetle karşı karşıyaydık ama kapsamlı bir politikanın eseriydi. O dönemde devletin Kürt siyasal hareketini, Kürt Özgürlük Hareketi'ni Sayın Öcalan’ı, Kürt halkını bitirdik yaklaşımı söz konusuydu. İtibarsızlaştırma işte bir şekilde Sayın Öcalan’ın halka vereceği mesajları engelleme şeklinde başlatılan bir süreçti."

Yargılamanın ilk gününde Öcalan’ın verdiği güçlü mesajları hatırlatan Ertan, "O döneme kadar Kürt halkının yaşadığı kafasında oluşan sorular devletin yoğun manipülasyonu karşısında oluşan bir sorun alanına dönüşmüştü. Sayın Öcalan daha yargılamanın ilk kısmında verdiği mesajlarla orada bir irade savaşı verdiğini, asla boyun eğmediğini, demokratik siyasete, bir halkın özgürlüğüne duyduğu inanç ve çabasına aslında o gün sözleriyle belli ederek o politikayı boşa çıkarmıştır. Büyük bir irade ortaya koyarak devletin umduğu sonuçları aslında bertaraf ettiğini, edeceğini bir bütün olarak göstermiştir" diye konuştu.

‘BARIŞ MÜZAKERELERİ HALKLARA UMUT OLDU’

2013 ve 2015 yıllarında yapılan Kürt Halk Önderi Öcalan ile yapılan görüşmelere değinen Ertan, bu görüşmeler ile de İmralı Cezaevi'nin kapılarının aralandığını kaydetti. O dönem İmralı heyeti ile görüşmelerin Türkiye siyaseti için önemli gelişmelere yol açtığını ifade eden Ertan, "Barış müzakere çözüm süreçleri boyunca İmralı kapıları açıktı. Müzakereyi sürdüren heyet görüşmeleri sürdürülürken ortaya konan perspektif halklara ve bütün Ortadoğu’ya nefes aldıracak politikaların açığa çıkması bir yol haritasının belirlenmesini sağladı" dedi.

Tecridin çok kapsamlı bir politika olduğunun altını çizen Ertan, bu politikaların geniş emperyal ve hegemonik güçler tarafından derinleştirildiğinin ifade etti. Tecridin sınırları aştığını ve tüm halklara karşı dayatıldığını aktaran Ertan, "Bugün yaşadığımız ağır savaş koşulları gerek Türkiye’de Kürt halkına gerek ise Rojava’da Efrîn’e yönelik saldırılarda kendini göstermiş durumda. Kürdistan’ın dört parçasında Kürt halkına karşı tecrit dayatılmaya çalışılıyor" şeklinde konuştu.

'TECRİDE KARŞI SES ÇIKARILMALI'

Tecridin savaş isteyen devletler tarafından dış politika aracı olarak kullanıldığını belirten Ertan, şunları vurguladı: "Tecrit bugün bu savaş politikalarına hizmet ettiği için Sayın Öcalan’ın Kürt halkıyla bağını kesmeye çalışıyorlar. Bir halkın milyonlarca insanın benim irademdir dediği ve kendi liderleri olarak benimsediği bir insanın bir hücrede ağır koşullarda tutulması Sayın Öcalan üzerindeki tecridin ne kadar sistematik olduğunun kanıtıdır." Tecridin halk iradesine karşı bir politika olduğunu aktaran Ertan, dayatılan bu politikalara karşı ise tüm halkların ses çıkarması gerektiğini ifade etti.

"Tecrit şu an bütün toplumsal değerlerimize, bu ülkede aydınlık bir geleceğe inanan bütün kesimlerin ortak yaşama iradesine yönelmiş bir tutumdur" diyen Ertan şöyle konuştu: "Bize düşen HDP fikriyle, HDP projesiyle açığa çıkan ortak gelecek umuduyla bir arada yaşamak isteyen bütün kesimlerin dayanışmasını sürdürmesi ve bu tecridin kırmasına yönelik güçlü bir ses çıkarmaktır. Tecridin kırılması hepimizin geleceği açısından çok önemli ve kıymetlidir."