Kadın Meclisleri mücadeleyi ülke çapına taşıyor

8 Mart Kadınlar Günü’nü, “Kadınlar durmayacak” sloganıyla karşılayan Kadın Meclisleri, mücadeleyi daha da ileriye taşımak için Türkiye Kadın Meclisi’ni kurmaya hazırlanıyor.

Ülkenin dört bir yanından gelecek kadınlarla gerçekleşecek bu büyük toplantı, 11 Mart Pazar Günü saat 15.00’te İstanbul Maltepe’de Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.

Toplantı öncesi ANF’ye konuşan İstanbul Kadın Meclisi üyesi Fidan Ataselim, kadınların hangi atmosferde 8 Mart Kadınlar Günü’nü karşıladığını ve ilan edilecek Türkiye Kadın Meclisleri ile neyi hedeflediklerini anlattı.

Kadın Meclisleri, 11 Mart günü Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde yapacakları toplantıyla Türkiye Kadın Meclisleri’ni kurmaya hazırlanıyor. İstanbul Kadın Meclisi üyesi Fidan Ataselim, bu toplantıyla 25 ilde kurulan Kadın Meclisleri’nin 45 ilde daha kurulacağını aktardı. Kadınların her yerde kendi meclislerini kurmasının önemine değinen Ataselim, ülke çapına yayılacak Kadın Meclisleri sayesinde kadın cinayetlerine, çocuk istismarına karşı mücadeleyi her yerde yükselteceklerini kaydetti. Yoğunlaşan baskılara karşı yazın gerçekleştirdikleri Kıyafetime Karışma eylemleri ve kitlesel yürüyüşleri daha da ileriye taşımak için kadınların daha çok bir araya gelmesi gerektiğini vurgulayan Ataselim, “Baskı çok arttı ve başta yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere şiddet biçimleri de nitelik değiştirdi. Bütün bunlara karşı kadınların bir araya gelip akıl akıla vermesine ihtiyaç var. Bu açıdan kadınların sadece yürüyüşlerde ya da eylemlerde bir araya gelmesi yeterli değil; yeni dönemin yeni örgütsel formüllerini yaratmamız lazım” dedi.

KUTUPLAŞMANIN ARTTIĞI DÖNEMLER KADINLAR İÇİN GERİYE DÖNÜŞ

Türkiye’de kadınların 8 Mart’ı büyük baskı altında karşıladığını hatırlatan Ataselim, gidişatın dehşet verici olduğuna dikkat çekti. Müftülük Yasası’nın tüm tepkilere rağmen meclisten geçmesinin kadınlar açısından önemli bir dönemeç ve kötüye gidişatın habercisi olduğuna işaret eden Ataselim, yaşama hakkının, kazanılmış hakları savunmanın suç sayıldığı başka bir dönem daha yaşanmadığını kaydetti. Ataselim, kutuplaşmanın bilinçli bir şekilde artırıldığı böylesi bir ortamda kadınlar açısından büyük bir geriye dönüşün söz konusu olduğunu ifade etti. Çocuk istismarını önlemek adına iktidar tarafından gündeme getirilen hadım etme ve idam cezalarının bu geriye dönüşün en somut örneği olduğunu belirten Ataselim, sözlerini şöyle sürdürdü: “İdamı ve hadım etmeyi bir çözüm olarak göstermek toplumda linç kültürünü yaymaktan başka bir şeye yaramaz. Bu cezaların gündeme getirilmesi evrensel insan haklarının hiçe sayıldığının göstergesi olmanın yanı sıra, mevcut çocuk istismarının da üstünü örtmek anlamına geliyor.”

12 YAŞ SINIRI ÇOCUK YAŞTA ZORLA EVLİLİĞİ MEŞRULAŞTIRMAKTIR

“Üstelik çocuk istismarı tasarısında 12 yaşından küçük çocukların cinsel istismarına verilecek cezanın ağırlaştırılmasını önermek de neyin nesi? Cinsel istismara 12 yaş diye bir sınır konması kabul edilemez. Evrensel hukukta böyle bir ölçüt yok. Yani bu tasarıya göre babası ve annesi tarafından 13 yaşında evlendirilmek istenilen çocuğu rızası var diye evlendirecek misiniz? Böyle bir şey mümkün değil. Çünkü yaş sınırını 12 yaşa çekmek, çocuk yaşta zorla evliliği meşrulaştırmak demek. Bir de bu yetmiyormuş gibi zinayı da çocuk istismarıyla birlikte ele alıyorlar. Çocuk istismarının zina ile ne alakası var?” Zinanın bilinçli bir şekilde çocuk istismarıyla birlikte ele alındığına dikkat çeken Ataselim, bu yöntemle sokaklarda hakkını arayan kadınlara parmak sallandığına, hedef tahtasına oturtulduklarına ve cinselliklerinin denetim altına alınmaya çalışıldığına işaret etti.

ŞUBAT AYINDA 47 KADIN ERKEK ŞİDDETİYLE ÖLDÜRÜLDÜ

İktidarı, kadınların kazanılmış haklarını tartıştırmak yerine kadın cinayetlerini durdurmak için gerekli mekanizmaları hayata geçirmeye çağıran Ataselim, sadece Şubat ayında toplam 47 kadının erkek şiddetiyle öldürüldüğüne dikkat çekti. Cinayetlerdeki artışın nedeninin şiddet eğiliminin arttığı bir ortam olduğunu vurgulayan Ataselim, tüm savaş ve şiddet ortamlarında en büyük zararı görenlerin kadınlar ve çocuklar olduğunun altını çizdi. Savaşın aynı zamanda kadınları ve herkesi ekonomik anlamda da etkilediğini belirten Ataselim, şiddet ortamının bir an önce sonlandırılması gerektiğinin altını çizdi.

BİRBİRİMİZDEN GÜÇ ALIYORUZ

Kadın Meclisleri olarak hem 8 Mart Kadınlar Günü’nü hem de 11 Mart’ta yapacakları büyük toplantıyı “Kadınlar durmayacak” sloganıyla karşılayacaklarını aktaran Ataselim, neden bu sloganı tercih ettiklerini ise şöyle anlattı: “Bu yıl bütün dünyada kadınlar ayağa kalktı. Amerika ve Avrupa’da kadınlar uğradıkları tacizi ‘Me Too’ eylemleriyle duyururken, İran’da molla rejimine karşı başlayan direnişin öncüleri yine kadınlardı. İzlanda’da bu başkaldırış kadınların “Eşit işe eşit ücret” talebiyle hayat buldu. Bu yıl yine uluslararası kadın grevi ilan edildi. Biz de Türkiye’den bu greve ses veriyor olacağız. Birbirimizden görüyoruz, öğreniyoruz; birbirimizden güç alıyoruz ve dünyayı değiştirene kadar da mücadeleyi sürdüreceğiz.”