Kadınların 2018’i: Artan şiddet, daha çok işsizlik ve mücadele!

2018’in 11 ayında 400’e yakın kadın katledildi, ekonomik krizle birlikte kadın işsizlik oranı tırmandı; buna rağmen kadınların 6284 sayılı koruma kanununa sahip çıktıkları ve bunun da neticesini gördükleri bir yıl oldu.

Türkiye’de son 3 yılın toplumun birçok kesimi açısından sıkıntılı ve zor geçtiğini söylemek mümkün. Haliyle 2018 de OHAL ile başlayan dikta rejiminin resmiyette kalkmasına rağmen kalıcılaştığı bir yıl oldu. Bu baskının süreklileşmesi ise yaşamın her alanına yansıdı. Kadınlar da bu baskı ve şiddete maruz kalan kesimlerin başında yer alıyor.

Kadınlar açısından 2018, bir önceki yıla oranla daha da artan şiddet ve işsizlik rakamları demek. 2018’de Aralık ayı hariç yaklaşık 11 ayda, uğradığı şiddet sonucu öldürülen kadınların sayısı, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) “Anıt Sayaç” verilerine göre 365.

OHAL İLE BİRLİKTE ŞİDDET ARTTI

Bu sayı 2017’de ise yine aynı sayaç verilerine göre 409, 2016’da ise 328 (tam 12 aylık bilanço). Bu rakamların kesin sonuçlara dayanmasa da söylediği şey, AKP politikaları ve OHAL ile şiddetin toplumsal anlamda kalıcılaşmasının kadınlar açısından her geçen gün daha da yakıcı olduğu. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun 2017 için hazırladığı rapordaki ifadeleri de bu tezi doğrular nitelikte: “Geçtiğimiz yıllara göre 2017 yılında kadın cinayeti arttı. Bu yıl 409 kadın kardeşimiz hayatını kaybetti. OHAL ile KHK’lar ile özellikle haklarımıza yönelik saldırıların artmasıyla kadın cinayetleri de paralel olarak artış göstermeye başladı, Aralık ayında tam 45 kadın hayatını kaybetti. Yine OHAL ile beraber sürdürülen savaş politikaları kadın cinayetinde vahşetin artmasına sebep oldu; kadın cinayetlerinde faili belli olmayan cinayetlerle karşılaştık. Koruma altında kadınlar öldürüldü. Yaş aralığı düştü, çocuklar öldürüldü.”

EN ÇOK KADIN CİNAYETİ İSTANBUL’DA

Henüz ortalama bir yıllık bilançonun ne olduğuna dair raporlar yayınlanmasa da aylık veriler tablonun vahametini ortaya koyuyor. 2018’in Şubat ayı, kadın cinayetlerinin en çok yaşandığı ay olarak kayıtlara geçiyor. KCDP’ye göre 47 kadın 2018’in ikinci ayında katledildi.

Bu verilere göre sadece 28 gündeki kadın cinayetlerinin en çok gerçekleştiği iller şu şekilde; İstanbul’da 6, İzmir’de 5, Kocaeli’nde 3, Balıkesir’de 3. Yine aynı verilere göre kadınların 21’i evinde, 7’si sokakta, 3’ü arabada, 2’si iş yerinde öldürülürken 7’sinin nerede öldürüldüğü tespit edilemedi. Şubat ayında öldürülen 47 kadının kimler tarafından öldürüldüğü istatistikleri ise ağırlıklı olarak tespit edilemeyen kategorisinde kaldı. Yüzde 47 faili tespit edilemezken, yüzde 26’sı ise evli oldukları eşleri tarafından öldürülen kadınlar oldu. Aylık bilançolarda kadın cinayetlerinin en çok yaşandığı il ise her defasında İstanbul olarak kayıtlara geçti.

EKOMOMİK KRİZ CİNAYETLERE BAHANE OLDU

Yine KCDP’nin verilerine göre Ağustos ayında da kadın cinayetleri artış gösterdi. Ağustos ayından doların 6 lirayı aşması ve ekonominin kötü gidişatı cinayetlere bahane olarak gösterildi: “Bu ay kadın cinayetlerinde artış oldu, erkekler tarafından öldürülen 41 kadının 15’i şüpheli ölüm, 13’ünün neden öldürüldüğü tespit edilemedi, 5’i hayatına dair karar almak isterken öldürüldü, 6’sı ise ekonomik bahanelerle öldürüldüğü biliniyor.”

2018’in kadın cinayetlerinin en yüksek olduğu bir diğer ay ise Eylül’dü. KCDP’nin verilerine göre 45 kadının 11’i şüpheli ölüm, 12’sinin neden öldürüldüğü tespit edilemezken; 13’ü hayatına dair karar almak isterken öldürüldü, 6’sının ise ekonomik bahanelerle öldürüldüğü bilgisi verilerde yer aldı.

6284 ETKİN UYGULANMAYINCA CİNAYETLER ÖNLENMİYOR

Öte yandan 6284 Sayılı Kadınları Koruma Kanunu ise etkin uygulandığı takdirde birçok cinayeti önledi. Lakin aylara göre ulaşılan istatistikler çerçevesinde bazı koruma, uzaklaştırma kararlarına rağmen kadınların öldürüldüğü birçok olay yaşandı. Özellikle Kasım ayında öldürülen 31 kadının 5’inin koruma kararı vardı. KCDP’nin verilerine göre bu rakam aylık bilançoda yüzde 16’lık bir dilime denk geliyor.

2018’in Ocak ayında ise İstanbul’da hakkında uzaklaştırma kararı olan, eşini tehdit eden ve daha önce gözaltına alınan Ali Yardım, çocukları görme izin gününde 2 yaşındaki Elif Mina ve 4 yaşında Miray Hira’yı pompalı tüfekle öldürdü. Dilek Yardım’ın Ali Yardım’ı defalarca şikâyet etmesine rağmen korumanın etkin uygulanmaması bir de bazı çevrelerce 6284’ün ‘aile birliğine tehdit’ olarak görülmesine ve tartışmaya açılmaya çalışılmasına neden oldu.

6284 Sayılı yasanın en çok tartışıldığı ve gündeme geldiği zaman Kasım ayı oldu. Şarkıcı Sıla Gençoğlu oyuncu Ahmet Kural’dan şiddet görmesi üzerine 6284 sayılı kanunun etkin bir şekilde uygulanması için mahkemeye başvurdu ve 3 aylık uzaklaştırma kararı aldı. Olayın iki ünlü arasında geçiyor olması 6284 Sayılı kanunun yaygın bir şekilde tartışılmasının da önünü açtı.

ŞULE ÇET’İN FAİLLERİ MÜCADELE SONUCU TUTUKLANDI

Öte yandan kadınlar uğradıkları şiddeti, tacizi ve tehditleri çoğu kez sosyal medya hesaplarından duyurdu. Birçok kadın cinayeti için buralarda oluşturulan kamuoyu ve baskı elbette kadın örgütlerinin de çabasıyla yeniden ele alındı. Bunlardan biri de Şule Çet davası. Şule Çet’in davası ilk olarak intihar olarak görüldü. Şule Çet, Ankara’da 29 Mayıs’ta saat 04.00 sıralarında lüks bir plazanın 20’nci katından düşerek ölmüştü. Olay medyaya intihar olarak yansıtılsa da hem ailesi hem de yakın çevresinin ifadeleri ile bu cinayetin peşi bırakılmadı. Olayın ardından şüpheliler Çağatay A. ve Berk A., gözaltına alındı. Çağatay A. ifadesinde, “Kendini sarkıtmış, ‘atlayacağım’ diyordu. Tutup çekmeye çalıştım; ancak engelleyemedim” dedi. Çağatay A. ve Berk A., ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. Sanıkların serbest kalması büyük tepkiye yol açtı. Hem kadın örgütlerinin, hem Şule’nin babasının hem de kamuoyunun baskısıyla deliller yeniden toparlanması ve soruşturmanın derinleştirilmesi üzerine 2018 Aralık ayında, iddianame kabul edildi ve sanıklar tutuklu yargılanmaya başlandı.

Diğer yandan geçen yıl dolmuşta Ayşegül Terzi’yi şort giydiği bahanesiyle darp eden fail için “Cebir ve tehdit kullanarak yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale” cezası onandı, basit yaralama cezası ise kaldırıldı.

KADIN İSTEDİĞİ SAATTE DIŞARIYA ÇIKAR

Yargıtay yine Aralık ayında önemli bir emsal karara imza attı. Birçok siyasetçinin de ‘kadının o saatte sokakta ne işi var’ savunmasına karşı olarak; “Bir kadın gece veya gündüz istediği saatte dışarıya çıkar. Hakları devlet güvencesi altındadır” diyerek bu yönde karar verdi. Yargıtay’ın kararını geçtiği olay ise Ankara’da, 2017’de kullandığı halk otobüsüne gece 23.00’te binen kadını alıkoyan, kadına tecavüz ettikten sonra parmağındaki yüzüğü gasp eden, çıplak fotoğrafını çekerek tehditte bulunan şoför İbrahim Tuncay’a verilen ceza üzerineydi. 3Tuncay’ın 4 yıl 8 aylık hapis cezası istinaf mahkemesinin ardından Yargıtay tarafından da onandı. Yargıtay, bu kararıyla sanığın yaptığı, “Bir kadın gece 23.00’te tek başına sokağa çıkar mı, otobüse biner mi?” savunmasına karşılık, “Bir kadın gece veya gündüz istediği saatte dışarıya çıkar. Hakları devlet güvencesi altındadır”  kararını sundu.

İYİ HAL İNDİRİMLERİ 2018’DE DE DEVAM ETTİ

Bazı emsal karalar yaşansa da “iyi hal” indirimleri devam etti. İzmir’in Menemen ilçesinde eski eşi Hayri Özel tarafından öldürülen Filiz Aktaş davasında sanığa verilen cezaya, Yargıtay'ın 3 kez verdiği bozma kararına rağmen bir kez daha ‘iyi hal indirimi’ uygulandı. Mahkeme daha önce 2 kez uygulayıp, bir kez kaldırdığı ‘iyi hal indirimini’ dördüncü yargılamada, mahkeme başkanının muhalefet şerhine rağmen yeniden verdi. Eski kocanın cezası 24 yıl dan 20 yıla indirilmiş oldu.

Kayseri’de hakkında  ‘uzaklaştırma’ kararı bulunan ve boşanma aşamasında olduğu eşi Emine Akgül’ü öldüren Levent Akgül’e, önce ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası verildi, ardından ağır tahrik indirimi uygulanarak ceza 17 yıl 6 aya düşürüldü.

SOYLU, 25 KASIM’DA KADINLARI HEDEF ALDI

Bu ve bunlara benzer birçok ceza indirimi, şiddet, taciz, tecavüz olayı yaşanırken kadınlar 25 Kasım 2018’de de alanlara indi. Fakat İstanbul’daki kadınlar 25 Kasım Kadına Şiddete son gününde devlet ve polisin izin vermemesi üzerine yürüyemedi. Polisin biber gazı sıkması ve olayın medyaya yansımasının ardından ise içişleri Bakanı Süleyman Soylu kadınları hedef alarak şunları söyledi: “Bütün gün bu etkinlikleri takip ettik; çünkü hazırlanmak istenen tezgâhı çok güzel bir şekilde önceden öngördük. Kadına şiddete karşı eylem gününde kanuna aykırı eylem yapıp, güya kadına şiddet olduğunu hem Türkiye’ye hem bütün dünyaya göstermek isteyen her zaman bir istismarcılar grubu hep mevcut. Yasak olduğunu söylememize rağmen ve başka bir yer göstermemize rağmen dün İstanbul’da Taksim Tünel’de HDP'den PKK sempatizanlarına kadar birtakım bileşenler kendilerini oraya getirdiler. Biz de ‘Buyurun açıklamanızı yapın’ dedik; ancak illa polise hücum edecekler, ‘Biz buradan yürüyeceğiz’ diyecekler, kamuoyuna da ‘Kadına şiddet gününde kadına şiddet gösterdiler’ diyecekler.” Fakat Soylu’nun açıklamalarına rağmen kadınlar geri adım atmayacaklarını ve mücadeleye devam edeceklerini vurguladı.

EN ÇOK KADINLAR İŞSİZ KALDI

Kadınlar şiddet, taciz ve tecavüz gibi hem bireysel hem toplumsal hem de devletin uyguladığı politikalarla baskıya maruz kalırken; 2018’de etkilerinin iyice hissedildiği ekonomik krizde de kadınlar açısından farklı bir tablo çizilmedi. DİSK-AR’ın Eylül 2018’de açıkladığı ‘İşsizlik Tırmanıyor’ başlıklı raporunda ekonomik kriz ve işsizliğin öncelikle kadınları hedef aldığı ise şu şekilde yer alıyor: “Standart işsizlik yüzde 10,2 iken kentsel genç kadın işsizliği yüzde 30’a yaklaşmaktadır. Özellikle genç ve kadın işsizliği ile ne eğitimde ne istihdamda (NEET) olan gençlerin oranı yüksekliğini korumaktadır.

Veriler işsizliğin en çok kadınları etkilediğini ve kadınların bütün işsizlik türlerinde erkeklerden daha fazla işsiz kaldıklarını göstermektedir. Haziran 2018 TÜİK verilerine göre kadın işsizliği yüzde 13,2 olarak açıklanırken, kentsel kadın işsizliği ve genç kadın işsizliği yüksek oranda seyretmektedir.”

2018 kadınlar açısından şiddetin ve işsizliğin yükseldiği bir zaman olduğu kadar buna ve haklarının gasp edilmesine karşı bir mücadele yılı da oldu.