Kav: Sadece şiddet değil, mücadele de büyüyor

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, kadına yönelik şiddete karşı her gün mücadele etmek gerektiğinin altını çizdi.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü’nde, “Kadın Cinayetlerini, Ekonomik Şiddeti, Baskıyı Durduracağız” şiarıyla sokaklara çıkmaya hazırlanıyor. Saat 14. 00’da Kadıköy Süreyya Operası’nda bir araya gelecek olan platform üyeleri, akşam saat 19.00’da kadın örgütleri tarafından Taksim’de düzenlenecek büyük yürüyüşe katılacak. 

'MÜCADELE TOPLUMDA SUSMAMA BİLİNCİNİ OLUŞTURDU'

Kav, 2018’in 25 Kasım gününü kadın cinayetlerinin, erkek şiddetinin ve baskının arttığı bir atmosferde karşıladıklarını vurguladı. 2018’in Kasım ayına kadar olan süreçte 400 kadının erkek şiddetiyle öldürüldüğüne dikkat çeken Kav, seneyi bu şekilde kapatmak istemediklerini söyledi. Bütün bu vahim gidişatta en olumlu noktanın hak kaybına uğrayan kadınların ve ailelerinin güçlü bir mücadele vermesi olduğunu kaydeden Kav, şiddet arttığı oranda mücadelenin de yükseldiğini vurguladı. 

Hak arama oranı arttığı için kadına yönelik şiddetin sürekli gündemde tutulduğunu hatırlatan Kav, bu görünürlüğün sadece kadın hareketinin mücadelesiyle değil birebir kendi hakları ihlal edilen kadınların ve ailelerinin ses çıkarması sayesinde geliştiğine işaret etti. Bu durumun toplumda şiddet karşısında susmama ve sessiz kalmayanların yanında yer alma bilincini oluşturduğunu belirten Kav, umut veren bu gelişmenin kötü gidişatı durduracak en önemli faktör olduğunu dile getirdi.

'AKP’NİN POLİTİKALARINDAN KENDİ TABANI DA RAHATSIZ'

Kadına yönelik erkek şiddetinin artmasında iktidarın büyük rol oynadığını vurgulayan Kav, iktidarın kadınlarının hakkını ve özgürlüklerinin önünü açan bir yaklaşımı olmadığı gibi, tam tersine kadınları mümkün mertebe “ fıtratları” gereği eve hapsetmeye çalıştığına işaret etti. Ancak gelinen noktada güncel olarak yasal düzenlemelere de yansıyan bu kadın düşmanı politikaların iktidarın kendi tabanında da tepki çekmeye başladığına dikkat çeken Kav, boşanmayı zorlaştıran ve nafaka hakkının önüne geçen düzenlemelerin AKP’ye oy veren kadınlarda da ciddi bir rahatsızlık yarattığını aktardı. Nafakanın sembol bir hak olduğunu vurgulayan Kav, nafakayı kaybetmenin kadınların 200 yıllık kazanımı olan medeni kanunun kaybına kapı açacağına işaret etti. Kav, bu anlamda erkekten yana taraf olan iktidara karşı tepkinin giderek yükselmesinin de kötü gidişatı değiştirecek olumlu bir gelişme olduğunu kaydetti. 

'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ TÜRKİYE’DE TERSE UYGULANIYOR'

Kadına yönelik şiddet AKP ile başlamasa da iktidarın sorunu çözmek yerine derinleştiren bir noktada durduğunu hatırlatan Kav, bundan ötürü Türkiye’nin taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi’nin kağıt üzerinde kaldığını vurguladı. “Kadınların hak ve özgürlüklerini koruyan bir başka siyasal iktidar olsaydı bu kadar kadın öldürülmezdi” diyen Kav, “İstanbul Sözleşmesi’nin maddelerinde eşitlikçi bir toplum, şiddeti önleyen bir toplum yarat vurgusu yapılırken, Türkiye eşitliklerde geriliyor. Sözleşmenin 2. maddesinde eğer tehdit ortaya çıkarsa kadınları etkili koru deniliyor, Türkiye 6284 sayılı Koruma Kanunu’nu uygulamamak için resmen direniyor; 3. maddede şiddeti engellemeye çalışmana rağmen bir zarar ortaya çıktıysa o zararı düzgün tazmin et, adaleti sağla, cezasız bırakma diyor, Türkiye’de şiddet uygulayan erkeklere bol keseden ceza indirimi veriliyor. Sözleşme bütün bu önlemler de yetmez, kadınları hep geleceğe dönük güçlendirmelisin diyor, Türkiye’ye baktığımızda, değil güçlendirmek, kadınlar işsiz bırakılıp eve hapsedilmek isteniyor” dedi. 

'KADIN İŞSİZLİĞİNDE TÜRKİYE İRAN’IN GERİSİNDE'

Kav, bütün bu olumsuz tablonun yanı sıra ülkedeki kadın işsizliğinin de çok ağır bir ekonomik şiddet seviyesinde olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin kadın işsizliği konusunda Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sırada olduğunu dile getiren Kav, Türkiye’nin İran’ın bile gerisinde olduğuna işaret etti. Ülkede iş aramadıkları için 11 milyon kadının tümden yok sayıldığını belirten Kav, “Bu kadınlar zorla evlendirilip, çocuk yaptıkları ve çalışma hayatını bile hayal edemedikleri için Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yok sayılıyor; istihdam verisine bile kabul edilmiyorlar. İş arayan kadın nüfusunun üçte birini zaten atan TÜİK, üçte ikisini ele alıyor ki o rakamlarda da sadece yüzde 34’ü istihdam edilmiş durumda. Bu çok ağır bir işsizlik anlamına geliyor” diye konuştu. 

'DEVLET KADINLARIN ÜÇTE İKİSİNİ ŞİDDETE TERK EDİYOR'

Bir kadının güçlü olmasında, ayakları üzerinde durmasında ve bağımsızlığına giden yolda çalışma hayatına katılımın en önemli etken olduğunu vurgulayan Kav, kadın nüfusunun sadece üçte birinin güçlenmeye açık olduğu Türkiye’de devletin geriye kalan üçte ikiyi de şiddete açık, kırılgan bir şekilde bıraktığını kaydetti. Bu ekonomik şiddeti hiç dert etmeyen bir iktidar ile karşı karşıya olunduğunu belirten Kav, hem fiziki hem de ekonomik şiddetten kurtulmanın yolunun 6284 sayılı Koruma Kanunu’nu düzgün bir biçimde uygulamaktan geçtiğinin altını çizdi. Bunlara başvurması için kadınların Sıla olması da gerekmediğini ifade eden Kav, ünlü veya ünsüz, işsiz tüm kadınların 6284 sayılı kanunun getirdiği 20 maddelik tedbirlerden faydalanabileceğini söyledi. Kocaya muhtaç olan çok az sayıda kadının, geçici maddi yardım da sağlanmasını öngören bu kanundan haberdar olduğuna işaret eden Kav, bu konuda basına çok iş düştüğünü belirtti. 

'EKONOMİK KRİZ EN ÇOK KADINLARI VURDU'

Ekonomik krizin de en çok kadınları vurduğunu kaydeden Kav, krizde ilk işten çıkartılanların yine kadınlar olduğuna dikkat çekti. Kav, kadınların her anlamda çifte adaletsizlikle karşı karşıya kaldığını; işten çıkartıldıkları zaman da evin yükünü omuzlamak zorunda bırakıldıklarını hatırlattı. Bu çifte adaletsizliğe karşı mücadele eden kadınlar da olduğunu vurgulayan Kav, Flormar işçilerinin direnişini örnek gösterdi. 

'DEMOKRASİDEN UZAKLAŞMAK DOĞRUDAN KADINLARA YANSIYOR'

Demokrasinn ve ifade özgürlüğünün olmadığı bir ülkede cinsiyet eşitliğinin de olmayacağını vurgulayan Kav, şunları kaydetti: “Ülkemizde olduğu gibi, eğer demokrasiden uzaklaşılıyorsa bu doğrudan kadınlara yansıyor. Dünyada da bu böyle. Trump Amerika’sında, Putin Rusya’sında da bu böyle. Maalesef böyle liderlerin yükseldiği bir dönemdeyiz. Ama dikkat edilirse oralarda da, burada da bu tutmuyor. Buna karşı kadınların verdiği cevap da asla sessiz kalmamak ve haklarından asla vazgeçmemek oluyor. Hayatlarını daha da ileriye götürmek için direniş ile cevap veriyorlar. Türkiye’de de, dünyada da bu yanıtı görüyoruz. Toplumda da muhafazakarlığın sürekli körüklenmesine rağmen, modernleşmeye doğru bir gidiş var. Kadınları yok sayan politikalara karşı ciddi bir rahatsızlık da gözlemleniyor. Kadir Has Üniversitesi tarafından yapılan bir ankette, “şiddet aile bütünlüğünü sağlamak için kullanılabilir mi?” sorusuna, çok düşük bir oranda evet yanıtı veriliyor. Ya da “Şiddet boşanma sebebi midir?” sorusuna, büyük bir oranda evet cevabı veriliyor. Yani gelenekleri bu kadar körükleyen bir iktidara rağmen, geleneksel taşlarda bir oynama görülüyor. Değişime direnç gösterilen noktalar maalesef sadece LGBTİ’ye bakış ve kürtaj ile ilgili oluyor. Ama kadınların gördüğü şiddet, medeni haklar gibi konularda ilerleme var. Türkiye’nin taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi’ne göre şiddeti normalleştirmek ve geleneklerle açıklamak yasak iken, iktidar tarafından geleneklere vurgu yapılarak sürekli bu yasaklar deliniyor, ama toplumda modern dünyaya yaklaşma eğimlerini görüyoruz. Bu da umut kaynağı.”

Haber Türk’te katıldığı 'Kadına Şiddet’ konulu programda şarkıcı Tuğba Ekinci’nin erkek şiddetini savunmasını da değerlendiren Kav, kadına yönelik şiddeti savunmanın kendinden vazgeçmeye ve bir hiç olmaya götüreceğinin altını çizdi. O günkü oturumda da toplumda şiddete karşı artan tepkinin onaylandığını belirten Kav, toplumun kadın haklarını savunanlara sahip çıktığını vurguladı. Kav, oturumda birbiriyle anlaşamayacak derecede farklı görüşlerde olan diğer konukların, Ekinci’nin bu söylemine karşı birleştiklerini söyledi. 

Son olarak Adalet Bakanlığı’nı göreve çağıran Kav, “Adalet Bakanlığı nasıl ki çocuklara yönelik suçları odağına alıp genelge yayınladıysa, kadınlar için de İstanbul Sözleşmesi’nin 6284 sayılı Koruma Kanunu’nda nasıl uygulanacağını anlatan bir genelge yayınlasın” çağrısında bulundu. Kav, 25 Kasım’a giderken sadece kadın cinayetlerini ve baskıyı değil, ciddi bir sorun teşkil eden ekonomik şiddeti de durdurmak için alanlarda olacaklarını vurguladı. Bütün yaşanan zorluklara rağmen kadınların kararlı mücadelesinin süreceğini kaydeden Kav, “Sadece 25 Kasım’da değil, şiddete karşı her gün mücadele etmek gerekiyor. Herkesi şiddete karşı sessiz kalmamaya ve kalmayanların yanında olmaya davet ediyoruz” dedi.