KBDH rant ve yağma düzenine karşı mücadeleyi büyütmeye çağırdı

KBDH Genel Konseyi, 6 Şubat Mereş merkezli depremin birinci yılını geride bırakması ardından, özellikle rant düzenine vurgu yaparak, “8 Mart’a hesap sorma bilinci ile hazırlanacaklarını” kaydetti.

Kadınların Birleşik Devrim Hareketi (KBDH) Genel Konseyi yaptığı yazılı açıklamada, 6 Şubat depremine ardından “yağma, rant düzenini yok etmek ve eşitlikçi, özgürlükçü bir yaşam için mücadeleyi büyütmeye” çağırdı.

DEPREM DEĞİL KAPİTALİZM ÖLDÜRÜR

Açıklama şöyle: “6 Şubat Maraş merkezli yaşanan depremin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu bir yılda emekçi halkların, kadın ve çocukların acıları ilk günkü gibi kanıyor. 

13 milyondan fazla insanı doğrudan etkileyen deprem Türk burjuva devletinin ranta dayalı sistemi nedeniyle büyük felaketlere yol açtı. Fay hatlarına yapılan yerleşim yerleri, depreme göre yapılmayan binalar, olağanüstü afet dönemlerine göre hareket planı uygulamaktan uzak devlet bürokrasisi, yıkımın boyutlarını arttırdı. AFAD ve Kızılay aracılığıyla bırakınız insanlara yardım etmeyi, tüccar, rantçı anlayış, ihmalkarlık ve bürokrasi ile daha fazla insan ölümlerine neden olundu.

Deprem sonrasında kadınların ve ezilen cinsel kimliklerin temizlik, hijyen malzemelerinden, barınma ihtiyaçlarına, en yaşamsal ihtiyaçları olan temiz suya kadar hiçbir ihtiyaçları karşılanmadı. Aradan geçen bir yılda da halkın ihtiyaçlarının karşılanması, yaşamın ‘normalleştirilmesi’ için hiçbir adım atılmadı. Yaşananlar devletin kurumlarıyla birlikte çürümüşlüğün en net resmini ortaya çıkardı.

Enkaz altından çıkan kadınlar, enkaz altında kalan çocuklarını, eşlerini, akrabalarını kaybeden kadınlar bu bir yılda da iktidarın her türlü zulmüne maruz kaldı. Faşist AKP’nin İstanbul Belediye başkan adayı Murat Kurul’un yanlışlıkla itiraf ettiği gibi 130 bin kişi yaşamını yitirdi, binlerce insanımız ve bir o kadar çocuk kayıp. Geçen bir yıla rağmen binlerce insan hala evsiz, barksız, insani gereksinimlerine ulaşmaktan, her türlü hijyen koşulundan uzak yaşam savaşı veriyor. Kışın soğuk, su akan konteynerlerde, yazın sıcakla ve hastalıklarla, yoksullukla, acılarıyla başa başa bırakıldılar. Ailesini kaybeden üç bin çocuk ise; politik islamcı-faşist, çocuk istismarcılığıyla tescilli tarikatlara ‘emanet’ edilirken kentler boşaltılarak iktidarın yeni rant alanı haline getirildi. Depremde olduğu gibi birinci yılında da devrimciler, sosyalistler, kadın örgütleri dayanışma ile depremin acılarını sarmak için ezilen halkların yanıbaşındaydı.

Geçen bir yıl içinde hiçbir acıya çözüm olmayan faşist AKP-MHP hükümeti ve Türk burjuva devleti bugün deprem alanlarında şov yaparak seçimlere yatırım yapıyor. Mehmet Özhaseki gibi insan müsveddeleri halkımızın yaşadığı acıyla adeta dalga geçercesine açıklamalar yapıyor. Acıları üzerinden rant toplamaya çalışıyor. Politik islamcı AKP/MHP rejimi arsızca yalan söylüyor. Pervasızlıkla depremzedelerin acıları, yoksunlukları ve yaşamsal taleplerini görmezlikten geliyor. Faşist Erdoğan, depremin yıl dönümünde Antakya’da "Yerel yönetimle merkezi yönetim işbirliği yapmazsa oraya yardım gider mi?" sorusuyla, halklarımıza oy vermezseniz hizmet alamazsınız tehditleri savuruyor. Bu faşist AKP/MHP rejiminin emekçi halk, kadın düşmanlığı kadar ezilenleri teslim alma, rejime muhtaç bırakma politikasının sözlere yansımasıdır.

YAŞANABİLİR BİR KENT, İNSANCA BİR YAŞAM İÇİN DEĞİL SAVAŞA YATIRIM YAPILIYOR

Bu bir yılda, faşist Türk burjuva devleti, kentleri, yaşam alanlarını depreme karşı hazırlamak, halkların sağlıklı koşullarda barınmasına, yaşamlarını sürdürmelerine dönük adım atmak yerine savaşa milyar dolarları harcadı. AKP-MHP faşist bloku, 2023 seçimlerinde depremzedelere ev vaat ettiler. Yüz binlerce depremzedeye hayal pazarladılar.

Bir yılın sonunda bugün milyonlarca insan çadırlarda ve konteynerlerde yaşamaya mahkum ediliyor. Bırakalım söz verilen konutlara kavuşmayı, çadırdan konteynere geçmek için bile yüz binlerce insan umutsuzca bekliyor. Yerle bir olan ve ağır hasar alan kentlerde altyapı yoksunluğu bütün boyutlarıyla sürüyor. Uzaya insan gönderdik sahteliğiyle hem milli duygulara oynayan faşist devlet, depremle yıkılan hiçbir kenti yeniden inşa etmemiştir. Elektrik, su, kanalizasyon ve yol gibi en temel altyapı ihtiyaçları hala devam ediyor. Dünyada inşaat şirketleriyle övünen, işgal altındaki Efrîn’de toplu konutlar yapan faşist AKP-MHP hükümeti deprem bölgelerinde göstermelik temel atma merasimleriyle halklarımızı aldatma ve oyalama oyununu sürdürüyor.

Depremin enkazı hala yerde dururken SİHA ve İHA’larıyla övünmeye devam ettiler. Faşist Türk devleti, 2023 yılı silah sanayi ihracatını 5.5 milyar dolar olarak açıklıyor, silah ihracatlarının dünyada ilk onda olmasıyla da övünüyor. Kurdistan’da yürütülen işgalci savaşı boyutlandırıyor, geliştiriyor. Rojava’da halkların, Güney Kurdistan’da gerillanın başına bomba yağdırıyor. Rojava’da gözünü kırpmadan katliamlar yapan faşist AKP-MHP tüm yer altı ve yer üstü hizmet kurumlarını imha ediyor. Türkiye’de, Bakur Kurdistan’da politik özgürlük mücadelesi yürütenlerin sesleri devlet terörüyle bastırılıyor.

UNUTMUYORUZ, HESAP SORUYORUZ!

Depremde yaşamını yitiren on binlerin, akıbeti hala bilinmeyen binlerce insanımızın hesabı orta yerde duruyor. Yaşadığımız kayıpların, yiten hayatların, parçalanan, dağılan yaşamların, deprem anında ve sonrasında sırtındaki yaşam yükü ağırlaşan kadınların acılarının hesabını sormak ancak bu barbar düzenin yerle yeksan edilmesiyle mümkün olacaktır. Bu düzen yıkılana kadar iki elimiz yakalarında olacaktır. Erkek devlet şiddetine maruz kalan, derinleşen yoksulluk içinde gelecek adına düşleri çalınan kadınların, gençlerin hesabını mutlaka soracağız. Birlikte mücadele ederek, kadın dayanışmasını büyüterek umutları yeniden inşa edip faşizmi yıkacağız.

Kapitalizm cins-sınıf ve her türlü çelişkiyi derinleştirerek var oluyor. Özhaseki gibi rant düzeninin temsilcileri sayesinde cins ve emek sömürüsünü derinleştirerek bu barbar düzeni yeniden ve yeniden inşa ediyorlar.

Ölülerimiz için ve yaşayanlarımızın maruz kaldıkları için öfkeyi bileyelim. Öz örgütlülüklerimizi oluşturarak toplumsal dayanışmayı ve kadın dayanışmasını büyüterek faşizme, erkek egemenliğine karşı kadınların, ezilen cinslerin isyanını büyütelim. Bu yağma, rant düzenini yok etmek ve eşitlikçi, özgürlükçü bir yaşam için mücadelemizi, savaşımızı büyütelim.

8 Mart’a, hayatlarımızı enkaza çevirenlerden, on binlercemizi enkaza gömenlerden, Özhaseki gibi, faşist Erdoğan gibi kadın düşmanlarından hesap sorma bilinci ile hazırlanacağız. Bize bu kader planını çizenlerin villalarını, plazalarını, saraylarını başlarına yıkmak için savaşalım. Erkek egemen kapitalist sistemi yerle bir etmek; sınıfsız, sömürüsüz, cins ayrımsız özgür bir dünya inşa etmek için kavgayı büyütelim!

Erkek egemenliği ve faşizme karşı isyanı büyüt kadın devrimine yürü!”