Güven: Ben pes etmeden bedenim pes etmeyecek

Leyla Güven: "Ben pes etmeden bedenim pes etmeyecek. Beni bu eylem karşısında sessiz kalanlar öldürür" dedi.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Leyla Güven, tecride karşı açlık grevinin 100’üncü gününde. 

“100’üncü gününde Leyla’ya, tecridi kırmaya” sloganıyla 15 kentten başlatılan yürüyüş, polis barikatı ve saldırılarıyla engellenmeye devam ediyor. 

'PES ETMEYECEĞİM!'

Kızı Sabiha Temizkan aracılığıyla Jinnews'e konuşan Leyla Güven, 100. gününde şu mesajları verdi:

"100 gündür ben, 60 gündür de cezaevlerinde tutsaklar direniyor. Bu tecrit yeni değil ve 20 yıldır aralıksız olarak devam ediyor. Bu tecrit durumu artık başta Kürtler olmak üzere tüm ülkeyi sarmış durumdadır. Hiçbir irade tek başına bir adada yalnız başına tutulmamıştır. Tutulmuşsa dahi barış için mücadele yürütmemiştir ancak Sayın Öcalan bunu başardı. Bu 20 yıllı tecridi bizim başlattığımız eylem biraz daha görünür kıldı. Geçmiş dönemlerde de tecride karşı eylemler yapılıyordu ancak belli bir süre sonra gündemden düşürülüyordu.

100 gün bir insan direnir mi evet direnir. Ben bu eylem sırasında öğrendim ki insan beyin gücüyle gerçekleşen bir mucizedir. Ben bu eyleme ölümüne yattım. Tecrit kalksa da kalmasa da direnecektim ve buna inandığım için beynim bana hükmetti. Bu haksızlık hukuksuzluk karşısında direniyorum. Ben pes etmeden bedenim pes etmeyecek.

100’üncü güne girerken vekillerimiz de ben de direniyoruz. Ben bu eyleme bedenimi yatırırken iknaydım ve ölümüne yatmıştım. Ya başarıyla sonuçlanacaktı ya da tecrit son bulmayana kadar bedenimi ölüme yatıracaktım. Ve bunun verdiği iç huzur ve rahatlıkla beynim bedenime hükmetti. Benim eriyor evet farkındayım ama bu benim moral ve gücümden bir şey almıyor. Bu haksızlık ve hukuksuzluk karşısında bir şeyler yaptığım için huzurluyum. İkinci nokta ise ben izin vermeden bedenim iflas etmeyecek. 

‘BENİ SESSİZ KALANLAR ÖLDÜRÜR!'

Beni bu eylem karşısında sessiz kalanlar öldürür... Bu eylem toplum için sınavdır. Bu sınavı atlatamayanlar yarın da biz hak savunucusuyuz, insanız diyemeyecekler. Kadın inanırsa hiçbir güç kadını inandığı değerlerden alıkoyamaz. Çünkü kadınlar bir şeye inandılar mı mutlaka sonuca ulaşırlar. 

Elbette ki ben de yaşayarak bu ülkeye barışın geldiğini görmek isterim. Ancak bir bedelin verilmesi gerekiyorsa gözümü de kırpmadan veririm. Bunun için büyük bir moral ve inançla devam ediyorum. Cezaevlerinden onlarca mektup alıyorum ve cezaevlerinde tutsak olan her arkadaş dışardakilerden bin kat daha özgürdür. Aslında tecrit altında olan dışarda direnmekten vazgeçenlerdir. Beni ayakta tutan cezaevlerindeki direnişleri ve kadınların öncülüğünde devam eden direnişleridir. 100'üncü gün yürüyüşünde kadınların öncülüğün de devam eden eylemlerdir. Evet, kadın inanırsa dünya değişir, barış gelir ve eğer kadın inanırsa büyük bir hoşgörü dünyaya hakim olur. Ya özgür yaşayacağız ya da hiç…"