Newaya Jin’in yeni sayısı: Tüm barikatlar aşılacak

Aylık kadın gazetesi Newaya Jin'ın Temmuz sayısı "Tüm barikatlar aşılacak" manşeti ile çıktı.

Kadın gazetesi Newaya Jin’ın 160. sayısı okurıyla buluştu. "Tüm barikatlar aşılacak" manşetiyle çıkan Temmuz sayında, 24 Haziran seçimleri, 19 Temmuz Rojava Devrimi, Mültecilik, Kadın sünneti, sanatın direnişi, ulusal birlik gibi konular işlendi.

Türkiye’de gerçekleştirilen 24 Haziran seçimlerini değerlendiren SAMER Koordinatörü Yüksel Genç, 98 yıllık parlamenter sistemin sona erdiğinin altını çiziyor. "Otoriter yeni Türkiye ve rejimi" iktidar olurken aslında iktidardan gitmesini sağlayacak gücü ve potansiyeli de meclise taşımış olduğunu hatırlatan Genç "Her şey yeni başlıyor" diyor.

FAŞİZMİ KADINLAR DURDURACAK

Türkiye’nin siyasi gidişatını analiz eden KJK Yürütme Konseyi Üyesi Besê Erzincan, faşizmin insafı ve sınırının olmadığını, en küçük bir hak talebinin terörize edildiğini hatırlatarak tersinden gelişen bu gidişatı kadınların durdurabileceğini belirtiyor.

Rojava Devrimi’ni yıldönümü vesilesiyle yorumlayan Zeynep Kızılırmak, Ortadoğu’da ilk Devrimin Mezopotamya topraklarında gerçekleştirildiğini, Rojava Devrimi’nin de bu öz kökleri üzerinden yeşeren ikinci bir devrim olma niteliğinde olduğunu ifade ediyor. Kızılırmak, devrimin bu denli kabul görür olmasının kadınların devrimi sahiplenişi ile alakalı olduğuna vurgu yapıyor.

EFRÎN'E YOL OLAN GÖÇ HİKAYELERİ

Göç ve mültecilik gerçekliğine dikkatleri çeken Nagihan Akarsel, Efrîn’in bütün göç hikayelerinin güncellenmiş hali olduğunu belirtiyor. Dünyanın bütün halklarının bir göç hikayesine sahip olduğuna dikkat çeken, Akarsel göçü egemenlerin köksüzleştirme hamlesi olarak tanımlıyor.

Acıyı, sürgünlüğü, göçü dibine kadar yaşayan kadınların şimdi acıyı güce dönüştürme yöntemlerini birbirlerinde aradıklarını aktaran Akarsel, bu hikayelerin yeniden Efrîn’e giden yolu döşediğini vurguluyor.

ÖNCESİ VE SONRASI YOK

Türkiye’nin yakın tarihinde yaşanmışlıkları hatırlatan Zilan Diyar, "Öncesi ve sonrası yok" başlıklı yazısında, "Her şeyin üstesinden gelebiliriz. Çünkü insan denen varlığın kendine ihanet etmediği zamanların hatırasıyla yaşıyoruz" diyor.

Sanatın insana aklını ve hayal gücünü "özgürce" kullanma olanağı sağladığını hatırlatan gazeteci Zabel Mirkan, Türkiye’deki baskıcı rejimin sanat üzerindeki etkilerini ve sanatın direnişini değerlendirdi.

TOPRAĞI GİBİ KALMAYI BAŞARANLAR

Gazeteci Roni Eylem, trajik ama umut yüklü bir portre ile okuru, tarihi, denizi ve mezhep kavgaları ile tanınan Lübnan’a götürüyor. 1960’lı yıllarda Mêrdîn Omeryan’dan Lübnan’a uzanan Yadê Esma’nın hayat hikayesinden kısa kesitleri paylaşan Eylem, kendi topraklarından sürgünlüğün tarifini yapıyor.

MÜLTECİLERE NE OLDU?

Aliye Varto, Suriye’deki savaşın giderek yayılması ve daha fazla can kaybına yol açması sonucu 2015 yılından itibaren Avrupa sınırlarına dayanan yüz binlerce mültecinin dramına dikkat çekiyor. Gulê Amed ise, her yıl binlerce kız çocuğunun maruz kaldığı genital mutilasyon (kadın sünneti) uygulamasını kaleme almış.

RÊYA SERKEFTINÊ DŞ YEKİTİYÊ DE DİBÛHİRE

Newaya Jin'ın Kürtçe sayfalarında ise, Tuğba Hezer’in seçim sonuçları analizi, Avrupa Kadın Çalıştayı’na ilişkin KNK Üyesi Kvestan Davûdî ile yapılan söyleşi, Newroz Cizîn’in "Hebûna jinê garantiya jiyana azad e”, Şevîn Cemo’nun "Çîroska Şoreşa 19’ê Tîrmeh ê" değerlendirmeleri yer alıyor.

Gazetenin bu ayki sayısında, Zerya Gül’ün "Toplumsallığın kazandıran gücü", Rojda Yıldırım’ın "Faşizmin alnına atılan mor çizik" ve Zeynep Erdem’in "Helwesta li dijî dagirkeriyê" makaleleri de yer alıyor.