PAJK: Kadınlar erkek egemen sisteme karşı meydanlarda olmalı

PAJK Koordinasyonu: Efrîn direniş ruhu ile tüm kadınları erkek egemen sisteme karşı meydanlara isyan etmeye başkaldırmaya çağırıyor, PAJK olarak her günü kadın öncülüğündeki günler yapmanın sözünü yineliyoruz.

Yazılı bir açıklama yapan PAJK Koordinasyonu, 8 Mart’ın kadına karşı uygulanan haksızlıkların, adaletsizliklerin aşılması mücadelesinde ısrarın, özgür günlerin duygusunu bilinçle edinen, bu bilinci emekle yoğuran, emeğini taçlandıran kararlılığın günü olduğunu belirtti.

PAJK 8 Mart vesilesiyle yaptığı açıklamada şunları belirtti: “2018 yılı 8 Martı’nı en başta her koşul altında kadınla olan yoldaşlığını geliştiren ve bizlere direniş ruhunu kazandıran Rêber Apo’ya kutluyor ve tüm günleri kadın öncülüğünde geliştiren şehit yoldaşlarımızı saygı ve minnetle anıyoruz. Yine özgürlüğe baş koymuş, mücadele eden tüm kadınların, özelde de Efrîn’de 8 Mart’ı direnişle karşılayan tüm kadınları, Roza’ların Clara’ların mücadele çizgisini takip edip Kürt kadınlarının direnişine görkem katan tüm enternasyonal kadınların 8 Martı’nı kutluyoruz. 2018 yılının 8 Mart’ını Efrîn direnişinde savaş siperinde yer alan militan kadınlara ve işgalin tüm vahşetine rağmen hiçbir biçimde boyun eğmeyen tüm Kürt analarına atfediyoruz. Onların mücadele ruhlarını minnetle şükranla kutluyor ve selamlıyoruz.

8 Mart, uygarlık tarihi boyunca bastırılmış kadınların başkaldırı günü, anlamlı çıkışı, özgürlük soluğu ve görkemli eylemlerinin sembolü olduğu kadar, tarihte erkek egemenliğinin kadına yazdığı kadere isyan ve direniş kültürünün önemli bir aşamasıdır.

8 Mart, kadına karşı uygulanan haksızlıkların, adaletsizliklerin aşılması mücadelesinde ısrarın, özgür günlerin duygusunu bilinçle edinen, bu bilincini emekle yoğuran, emeğini eylemle taçlandıran kararlılığının adıdır.

Tüm insanlık binyıllardır kadın sömürüsü şahsında baş aşağı bir gidişatı yaşayarak sosyal alanda siyasette, savaşta, ekonomide, kültürel anlamda dip noktayı yaşamaktadır. Her ne kadar bugün erkek egemenliği kendisini hukukun eşitliğinde, mutlu aile tablosunda, şatafatlı gelecek süslemelerinde, modern kadın görünümünde göstermek isteseler de bunların yalan olup kandırmaca bir tuzak olduğunu, canice yıkılan yuvalardan, mahkeme salonlarında iyi hal adına erkek egemenliğine müsamaha göstermekten çekinmedikleri adaletsizliklerinde, en önemlisi de kadının metalaştırılıp kutsiyet adına bir şey bırakılmayıp ayaklar altında ezilmesinde ve bir paçavra gibi kullanılmasında görebiliriz. Erkek egemenliğinin kendini sisteme kavuşturması ile insanlık büyük bir cendereye sıkıştırılmıştır. Bu yüzden erkek egemenliğinin çirkef yüzünü yaşamın her alanını kan, gözyaşı ve karanlığa mahkum etmesinde, her gün tecavüz ve tacizlere maruz kalan kadın ve çocuk istismarlarında, zindanlarda tecrit üstüne tecride maruz kalan siyasi tutsakların durumlarında, ‘gereği yapılacaktır’ denilerek Efrîn’de her gün kan-revan içinde yaralanan ve şehit düşen kadın ve çocuklar şahsında görebiliriz. Her gün yenilik adına çıkardığı fetvalarla kadınlara karşı her türlü muamele helal edilmiş, devlet geleneğiyle şişirilen rejim güçlerinde küçük yaşta evlendirmelerle, cinsel istismarlarla, intihar adı altında kadın cinayetleriyle, siyasal olarak sosyalist, demokrat ve ilerici hareketlere dahil olan her kesime karşı erkek ve devlet terörünün iş birliğiyle kadın üzerinde büyük operasyonlar düzenlenmiştir.

 

Bütün bu hüzün tablosu ve vahşet karşısında bizi umutlu kılan tek şey artık erkek egemen sistem karşısında sadece çaresiz kadın gerçeğinin olmamasıdır. Erkek egemenlikli sistemin bu yalancı ve zalim maskesine ilk ve en önemli darbeyi Rêber Apo, geliştirdiği kadın hareketiyle vurdu. Bu gelişimle beraber iradeli, örgütlü, öz savunmasını bilen kadın hareketi ve güçlü mücadelesi vardır. Sömürü tarihini değiştiren ve kendi özgürlük tarihini yazan yeni özgür kadın gerçeği gelişmiştir. Kadının bilinci, iradesi, duygusu, düşüncesi ve estetiği yeniden yaratılarak, her anlamda yüceltilerek erkek egemenliği karşısında alternatif kılınmıştır. Böylelikle Önder Apo kadın özgürlük mücadelesinin mimarı, öncüsü, ve savaşçısı olmuştur. En önemlisi de ‘kadına neden bir gün verilmekte, neden tüm günler kadın renginde ve öncülüğünde olmasın ki?” sorgulamasıyla bu gelişmelere imza atmış olmasıdır. Bu biçimiyle tanrıçalığın taht kurduğu Mezopotamya topraklarında kadının baharlaşması ve çiçeklenmesi yaratılmıştır. Kadının çiçeklenmesini koparmak isteseler de bu çiçeklenme öyle bir kök salmıştır ki yüzyıllar geçse de kendi kökleri üzerinde yeniden yeşerecek ve hiçbir fırtına ve boranlar bunu sökme gücünde olamayacaktır. Her baharda kadının kendi özgürlüğü için rengarenk kuşanarak sınırsız katılımı bundandır. Kadınlar büyük bir adanmışlık ve özveriyle bu günleri karşılamaktadır. Saralardan Berivanlara, Semalardan Arin Mirkanlara, Jin Rojhılattan en son Efrîn’de şehit düşen Viyan Soran’lara kadar bütün şehitlerimiz kadın dirilişinin temsili ve ruhu oldular. Başkan Apo, “Tanrıça kültürünü yeşerteceğiz” derken bu güçlü kadınları tanıdığından ve kadındaki gücü gördüğündendi. Kadınlar Rêber Apo öğretileriyle duygu dolu dünyasıyla, zeka güzelliğiyle, yaşamı hiçbir gücün insafına bırakmayacak örgütlenmesiyle, toplumsallığı yaratan özüyle ve amansız mücadelesiyle özgür geleceği dokuyacaktır.

KADINLARI ÖZGÜR YAŞAMI HEP BİRLİKTE KURMAYA ÇAĞIRIYORUZ

Başından beri 8 Mart dünya kadınlarının en çok ortaklaştığı, en çok bütünleştiği ve sayısal çoğunlukla da en fazla buluştuğu bir süreci ve bir dönemeci ifade etmiştir. Ondandır ki 8 Mart daha çok kadın birliği ve ortak ruhunu çağrıştırır. 2017’de Trump karşısında ayağa kalkan kadınlar 2018’de Erdoğan’ın cinsiyetçilik, dincilik, milliyetçiliğine ve bir bütün faşizmine karşı enternasyonalist kadınların devrimci dayanışmasında bu karşı koyuş görülmektedir. Bütün bunlar 19 yy. boyunca ve 20 yy.’la kendini süreklileştirmiş kadınların birlikteliğini bize hatırlatmakta ve bugün bu ruhun sıcaklığını hissettirmektedir.

Bu vesileyle tüm kadınlarla birlikte mücadelemizi yükselterek özgür yaşamı hep birlikte kurmaya çağırıyoruz. Erkek egemenliğinden korkulacak bir şey olmadığı Efrînli analarımızdan, dağda isyan ateşi ile savaşan genç kızlarımızdan, zindanlarda çıplak iradeleri ile direnen kadın arkadaşlarımızdan ve daha nice örneklerde öğrenilmiştir. Zincirlerimizden başka kaybedeceğimiz bir şey yoktur şiarı bugün için daha da geçerli bir şiar olmaktadır. Çünkü erkek egemenliği bugün kendini gizleyemez olan sınırsız çirkin politikaları ve pratikleri ile gündemdedir. Onun için kadınlar açısından tüm bedenini ve ruhunu sarmalamış olan bu zincirlerin baskısını daha da bir his etmenin ve onu parçalamanın zamanı gelmiştir. Bu esasta özgürlük uğruna şehit düşen tüm kadınların anısı önünde saygıyla eğiliyor, tüm baskı, şiddet, katliam uygulamalarına rağmen zindanda, dağda, sokakta, iş yerinde, tarlada, evde kısacası yaşamın her alanını özgürlük alanına çeviren kadının uyanışını, görkemli eylemlerini selamlıyoruz. Bir kez daha bütün 8 Martlar boyunca direnen tüm kadınlarımızı, analarımızı göstermiş oldukları direniş ve yiğitlikten dolayı kutluyoruz. Efrîn direniş ruhu ile tüm kadınları erkek egemen sisteme karşı meydanlara isyan etmeye başkaldırmaya çağırıyor, PAJK olarak her günü kadın öncülüğündeki günler yapmanın sözünü yineliyoruz.”