Sûr’un sesi Meclis yolunda

Amed’de HDP milletvekili adayı Remziye Tosun’u özellikle kadınlar bağrına basıyor. Çünkü giyimiyle, tavır ve konuşmalarıyla kendilerinden biri olarak görüyorlar.

Biz onun adını ilk olarak 96 gün boyunca Sûr’daki yasaklar devam ederken evini terk etmediği için çocuğuyla tutuklanarak cezaevine gönderilmesiyle duymuştuk. 15 ay cezaevinde kaldıktan sonra tahliye olan Remziye Tosun’un Sûr’daki evi yerle bir edildi. Bu travmayı atlatabilmek için psikolojik destek aldı. Tosun, HDP’den 4. sıra adayı olarak Amed’den aday gösterildi. O şimdi Sûr’da mağdur edilenlerin, kadınların sesi olmak için Meclis’e gitmeye hazırlanıyor. Eğer her şey yolunda gider ve 24 Haziran seçimlerini demokratik bir biçimde atlatabilirsek beyaz tülbendi ve yöresel kıyafetleriyle Meclis’i renkli bir kişilik bekliyor.

Remziye Tosun hummalı bir biçimde seçim çalışmalarını sürdürürken biz de ona eşlik ediyoruz. Amed’in Kocaköy ilçesindeki köylere giderek halkla buluşan Tosun’u özellikle kadınlar bağrına basıyor. Çünkü giyimiyle, tavır ve konuşmalarıyla kendilerinden biri olarak görüyorlar. Tosun evladını kaybeden annelerle sarılırken onların gözyaşlarını silerek, “Herşey çok daha güzel olacak” diyor.

Peki kimdi Remziye Tosun? Gelin hikayesine şöyle bir bakalım: Bağlar’da dünyaya gelen Remziye Tosun, 18 yaşında görücü usulüyle evlenip Suriçi’ndeki Fatihpaşa Mahallesi’ne taşınır ve 20 yılını burada geçirir. 4 çocuğu olan Tosun, Suriçi’nde yasaklar başladığında evini terk etmek istemez. “Yasaklamalar sırasında kapılar kırılıyor, evlerimiz harabeye dönüyordu. Ben de onca emek verip aldığımız ve içerisinde yaşadığımız evi bırakmak istemedim” diyor.

SÛR’DA NEFES ALIYORDUK

Sûr dışına kendi aralarında ‘metropol tarafı’ dediklerini aktaran Tosun, “Biz Sûr’da nefes alıyorduk. Oralara gidemezdik. Sûr’dan çıkıp başka binalarda oturmayı cezaevine girmek gibi görüyorduk. Hem ekonomik anlamda da çok zorlanacaktık. Sûr’da fakir kesim oturuyordu. Orada her türlü geçimimizi sağlayıp, yaşayabiliyorduk" diye anlatıyor.

Mahalledeki komşularıyla ilişkilerini anlatırken yüzü aydınlanan Tosun, “Sûr’da gün sabah 6’da başlıyordu. Birbirimizin kapısını çalıyor, ellerimize hortumu, süpürgeyi alıp sokakları yıkıyorduk. Dayanışma çok güçlüydü. Hevsel bahçelerinde yetişen meyveler, sebzeler oraya geliyordu. Kendi kısmetimizi çıkartıyorduk. Alışverişimizi daha rahat yapıyorduk. Çocuklar sokaklardaydı. Komşuluk hissi, sahiplenme duygusu vardı. Mesela bir yıldır yaşadığım binadaki bir komşumu bile tanımıyorum. Ama orada 4 Ayaklı Minare’den tutun tüm Sûr sokaklarında bütün herkes birbirini tanıyordu. Düğünde, taziyede hemen komşular birbirine haber verirdi, hasta ziyaretlerine birlikte gidilirdi. Birinin bir misafiri gelseydi hemen yardım edilip yemekler yapılırdı. O dayanışmanın tarifi asla yapılamaz. O, sosyal dokuyu, o ilişkiyi kaybetmenin acısını yaşıyoruz" diyerek, üzüntüsünü dile getiriyor.

‘BERİTAN ÖLDÜ’ DEDİM

Sûr’da başlayan yasaklı ve çatışmalı dönemde 14 aylık bebeği Beritan’la birlikte evinde kaldığını söyleyen Remziye Tosun, “Çok zor bir dönemdi. Bizi evden çıkarttıkları günü hiç unutamıyorum. 3 Mart’tı. Atılan biber gazlarının etkisiyle Beritan bayılmıştı. Öksürmekten bir türlü eğilip yerden kaldıramıyordum. Seslendim, duymadı, kıpırdamıyordu. O an ‘Beritan öldü’ dedim. Sonra aklıma kızını dondurucuda bekleten Cemile’nin annesi geldi. Soğukkanlı olmaya çalışıyordum. Bir süre sonra bir inleme sesi duydum, sütümü ağzına verdim. Yeniden can gelmişti yavruma ama bir annenin gözleri önünde çocuğunun can vermesinin nasıl olduğunu gördüm. O yaşadığım duyguyu asla unutamam" diyor.

HASTANE YERİNE EMNİYETE

O esnada sürekli evden çıkmaları için anons yapıldığını söyleyen Tosun, “Hastaneye götürüleceğimizin sözü verildi. Çıktık. Bir polis ‘hastane’ derken, diğeri ‘paket’ dedi. Şok olduk. Önce Çocuk Şube’ye ardından TEM’e götürüldük” diyerek, 5 günlük gözaltı süresinin ardından hakkında tutuklama kararı verildiğini belirtiyor.

Beritan’la birlikte cezaevine gönderilen Tosun, “Eğer Sûr sürecinde evinizden çıkmadıysanız yardım etmişsinizdir gerekçesiyle tutuklandım. Evimizi terk etmemek için çıkmadığımızı ne yapsak da anlatamadık bir türlü. Hiç kimseyi ikna edemedik, derdimizi anlatamadık” diyor.

SÛR’LA YÜZLEŞEMEDİM

Beritan’la birlikte cezaevinde olmanın çok zor olduğunu söyleyen Tosun, "Mahkemeye çıkartıldığımızda darp edilip, Elazığ Cezaevi’ne sürgüne gönderildik. Orada yapılan bir Newroz kutlamasında gardiyanlar mahkumlara saldırdı. O günden beri Beritan, Newroz kelimesini duyunca ağlamaya başlıyor" diye aktarıyor.

15 ay cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilen Tosun, kızıyla birlikte psikolojik destek almış. “Cezaevindeki arkadaşlar beni ve Beritan’ı sahiplendiği için ölene kadar minnettarım ama ruh halimiz halen düzelmiş değil” diyor. Cezaevinden çıktıktan sonra Sûr’daki yıkılan evinin olduğu yere uzun süre gidemediğini anlatan Tosun, “Sûr’la yüzleşemedim. Dönüp bakamadım. İçim yanıyordu” diyor.

Eski bir cezası nedeniyle cezaevinde olan Remziye Tosun, evi yıkıldığı için babaannesi ve çocuklarıyla birlikte Erxenî’nin Termil köyüne yerleşiyor. Şimdi ise HDP Amed 4. sıra adayı.

KOMŞULARIMIN BEKLENTİSİ SÛR’A DÖNMEK

Komşularının her biri farklı yere taşınmasına rağmen halen görüştüklerini söyleyen Tosun şunları belirtiyor: “Komşularım arayıp tebrik ediyorlar. Başaracağıma ilişkin beni motive ediyorlar. Tek talepleri şu oluyor: Bize arsalarımızı versinler, evlerimizi yapıp, tekrar geri dönelim. Onların evini istemiyoruz. Ev yapmasak bile gerekirse çadır kurup yaşarız diyorlar."

KADINLARIN SESİ OLACAĞIM

Sur sürecinin özellikle kadınlar üzerinde ağır travma yarattığını söyleyen Tosun’un mesajı şöyle: "Kadınların orada nasıl mağdur edildiğini, nasıl ezildiğini kimse görmezden gelemez. Komşularımız halen sarılıp ağlıyor. Meclis’e gittikten sonra onların sesi olacağımın, diyaloğumuzu asla koparmayacağımın sözünü veriyorum. Özellikle çatışma sürecinde birebir tanık olduğumuz durumlar vardı. Oradaki kadınların feryatlarını, sokaklarda aç kaldıklarını nasıl unuturum. Parklarda kalanlar, başka evlere, girecek yeri olmadığı için akrabalarına sığınmak zorunda kalanlar. Benim önceliğim bu sorunu Meclis’e taşımak olacak."

Meclis’te “kadınların sesi” olacağını ifade eden Tosun, “Erkek şiddetini koruyan bir politika yürütülüyor. Kadınların seslerini duyuracakları, başvuracakları bir mecra yok. Buna yönelik projeler vardı ama kadın kurumlarının hepsi kapatıldı ve kadın milletvekilleri tutuklandığı için projeler hayata geçmiyor” diye ekliyor. Bunların hepsinin Kürt sorununa bağlı olduğunu düşündüğünü söyleyen Tosun, “Türkiye demokratikleşmeden Kürt sorununun çözülemeyeceğini hepimiz biliyoruz” diyerek, tecrit altında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüne kavuşması gerektiğini söylüyor.

KAYNAK: YENİ ÖZGÜR POLİTİKA