Tarsus'ta tusaklara çamurlu su, zehirli ürünler, işkence...

1 yıl Tarsus Kapalı Kadın Cezaevi'nde kalan Şükran Aydoğan, 12 Eylül darbesini aratmayan uygulamalarla karşılaştıklarını ve hak ihlallerinin hala devam ettiğini belirtti.

Adana'da 2017 yılında "Örgüte üye olmak", "Yardım ve yataklı" iddiası ile tutuklanan ve 1 yıl Tarsus Kapalı Kadın Cezaevi'nde kalan Şükran Aydoğan (27), cezaevinde yaşadığı ve hala devam eden ihlallere ilişkin konuştu. 12 Eylül darbesini aratmayacak uygulamalara tanıklık ettiklerini söyleyen Aydoğan, 13 günlük gözaltı sürecinden itibaren işkencelerin başladığını söyledi.

Cezaevindeyken, "Örgüte üye olmak" iddiası ile kendisinden 1 yıl önce tutuklanıp aynı cezaevinde bulunan kardeşi Merve Aydoğan’ın koğuşuna geçmek istediğini yönetime bildirdiğini söyleyen Aydoğan, "Kardeşimin Çölyak hastası olduğunu yanında olmak istediğimi söylememe rağmen haftalarca bu talebim yerine getirilmedi. Haftalarca koğuşlara da alınmadık zaten. Önce misafirhane denilen bir mikrop yuvasında tutulduk haftalarca. Her yer kir içerisindeydi. Temizlik malzemeleri bile verilmiyordu. O pislik içerisinde yaşamamızı istiyorlardı. 8 ay cezaevinde kaldım. Bu süre zarfında birçok hak ihlaline tanıklık ettik" dedi.

'KANSEROJEN MADDELİ ÜRÜNLER VERİLİYORDU'

Temizlik malzemesi almak istedikleri zaman gardiyanlara tarafından kendilerine kanserojen madde ve kimyasalların bulunduğu deterjanların verildiğine dikkat çeken Aydoğan yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: "Ağır deterjan kokusundan dolayı solunum yollarında rahatsızlık yaşayan birçok arkadaşımız oldu. Fiyatları dışarıda olandan çok daha pahalı olmasına rağmen çok daha düşük kalitede ve son kullanım tarihi yaklaşan ürünleri verirlerdi bize."

Tarsus Kapalı Kadın Cezaevi'nin daha önce de birçok defa işkence haberleri ile gündeme geldiğini hatırlatan Aydoğan, "Sosyal medya ve haberlerde bu cezaevi ile ilgili duyduğumuz şeylerin çok daha ağırını yaşadık. Psikolojik işkence ile yavaş yavaş direncimize saldırıyorlardı. Duşa gireceğimizi söylüyorduk. Belirlenen 5 litrelik suyu bile vermiyorlardı. Kimi zaman su deposundan çamurlu kumlu su aktığını da gördük. Her yerimiz çamur içinde kalıyordu ve onu temizleyeceğimiz su da verilmiyordu" şeklinde konuştu.

70 YAŞINDAKİ ANNEYE HÜCRE CEZASI VERİLDİ

Çıplak arama dayatmalarına da maruz bırakıldıklarını ifade eden Aydoğan, "Bunu kabul etmeyeceğimizi söyleyip tartıştığımızda hücre cezalarına maruz bırakılıyorduk. 70 yaşındaki annemize hücre cezası verildi. Birçok arkadaşımızın tahliyesi uzatıldı. 12 Eylül darbesini aratmayacak uygulamaları yaşadık. Çölyak hastası kardeşimin diyet listesi verilmiyordu. Yemesi gereken yiyecekler getirilmiyordu. 38 kiloya kadar düştü" dedi.

2016 yılında kardeşi Merve Aydoğan ile Ceyhan’da bir dikiş atölyesi açan Aydoğan, "Burada sadece dikiş dikmek ile de kalmıyorduk. Ceyhan’da birçok Kürt kadını el emeklerini bu atölye üzerinden satabiliyordu. Dikiş için gelenler bu el emeklerini görüp satın alıyordu. Bu para da ev kadınlarına ekonomik anlamda büyük katkılar sunuyordu" şeklinde konuştu.

"Kardeşim tutuklandıktan sonra oldukça sıkıntı yaşadım" diyen Aydoğan, kendisi de tutuklanınca işlerinin tamamen bittiğini söyledi. Dayanışma içerisinde oldukları kadınları başka yerlere yönlendiren Aydoğan, şimdilerde atölyesini tekrar kurmak için kollarını sıvamış durumda.