Xabûr: Tutsaklar 14 Temmuz ruhu ile direniyor

Öcalan'a yönelik tecridin sona ermesi için başlatılan açlık grevlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan KJK Koordinasyon Üyesi Dicle Xabûr, tutsakların 14 Temmuz ruhu ile direndiklerini belirtti.

Cuma günü Stêrk TV'nin "Rojeva Jin" programına konuk olan KJK Koordinasyon Üyesi Dicle Xabûr, Kürdistan ve Ortadoğu gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Xabûr, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride karşı başlatılan açlık grevleri, Türkiye’nin kadınlar üzerinde geliştirdiği katliam politikaları ile Kuzey ve Doğu Suriye üzerinden geliştirilen siyasete ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. zindanlarda tutsakların 14 Temmuz ruhu ile direndiğinin altını çizen Xabur, "Halkın şu anda var olan mücadelesi anlamlı fakat yetersizdir. Daha neyi bekliyoruz?" dedi.

Kürt halkı üzerinde yürütülen komplonun Öcalan’ın tutsak edilmesiyle yoğunlaştığını, günümüzde de bu komplonun farklı şekil ve yöntemlerle devam ettiğini belirten Xabûr, Öcalan’ın 20 yıldır İmralı’da verdiği mücadele ile bu komploların her gün boşa çıkarıldığını dile getirdi. Öcalan felsefesinin tüm dünyaya yayıldığını gören işgalci Türk devletinin çareyi tecritte bulduğunu söyleyen Xabûr, "Leyla Güven şahsında başlatılan ülke içinde ve ülke dışındaki tüm eylemler tecridin boşa çıkarıldığını ve Rêber Apo’un fikrinin, felsefesinin tohum olarak her yere ve herkesin kalbine yayıldığını gösterdi" diye kaydetti.

DAHA NEYİ BEKLİYORUZ?

Özgürlük Hareketi tarihi boyunca gelişen tüm süreçleri ilk hisseden, doğru okuyan ve buna göre tutum sergileyenlerin kadınlar olduğunu belirten Xabûr, "Zilanlar, Semaların bu tarihi direnişleri ve düşmana verdikleri cevap kadınların yurtseverlik duygusu ve topraklarına olan bağlılıklarından geliyor. Bu duygudur ki Kürt kültürü, dili, varlığını dimdik ayakta tutan" diye vurguladı. Bugün de tecride karşı yürütülen açlık grevlerinin öncülüğünü kadınların yapmasının Kürt kadın geleneğinin devamı olduğunu söyleyen Xabûr, Türk devletinin kadına yönelmesindeki sebebin de kadının direniş tarihi olduğunu dile getirdi.

Zindanlar dışında gerçekleştirilen halk eylemlerine değinen Xabûr, tutsakların 14 Temmuz ruhuyla bu direnişi başlattıklarını söyledi. Halkın her eylemini, her adımını değerli ve kutlu bulduklarını kaydeden Xabûr, "12 Eylül darbesiyle bir daha tek Kürt kafasını kaldıramaz denildi. Ancak 14 Temmuz’la beraber zindan direnişi ve halkın mücadelesi Kürt tarihini baştan yazdı. Bugün zindanlar aynı ruhla direniyorlar ancak halkın şu anda var olan mücadelesi anlamlı fakat yetersizdir. Daha neyi bekliyoruz? Tutsak arkadaşların mücadelesi böylesine büyükken bizler dışarıda bu kadar yetersiz olmayı nasıl kabul edebiliriz" diye konuştu.

PARİS YÜRÜYÜŞÜNE KATILIM ÇAĞRISI

2012 yılında gerçekleştirilen açlık grevlerini hatırlatan Xabûr, süreci değiştirenin halk olduğunu ve bu sürecin lokomotif gücünün de halk olacağını vurguladı. Xabûr, "2015 yılında özyönetim sürecindeki katliamları, verilen direnişleri unutmadan mücadeleye katılım sergilenmeli. HDP’nin 19 Ocak’ta gerçekleştireceği mitinglere de yoğun bir katılım olmalı" diye belirtti. 9 Ocak Paris ve 4 Ocak Silopi katliamına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Xabûr, katliamın faillerinin Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve MİT olduğu halde davanın üzerinin kapatıldığını vurguladı.

CPT, AİHM, AP gibi uluslararası kurumların taraf olduğunu bu yüzden de bu tür kurumlardan hiç bir şey beklenilmemesi gerektiğini ifade eden Xabûr, "PKK ilk kurulduğunda tek bir güç PKK’nin arkasında yoktu. Kendi mücadelemizle, bedellerimizle bugüne vardık. Bu katliamların arkasında eli bulunan hiç bir güçten tek bir beklentimiz yok ve herkese rağmen bu davaların takipçisi olacağız" dedi. Süleymaniye’de yasaklanan ‘Sara Belgeseli’ ile ilgili konuşan Xabûr, bunun Kürt birliğine hiçbir faydası olmayacağı gibi işgalci güçlere hizmet olduğunu dile getirdi. Fransa'nın Başkenti Paris'te 12 Ocak’ta gerçekleşecek mitingin kadınlar açısından çok önemli olduğunu ifade eden Xabûr, mitinge yoğun katılım çağrısında bulundu.

'HİÇ BİR İŞGALCİ GÜÇ KUZEY SURİYE'DE BULUNMAMALI'

ABD’nin Kuzeydoğu Suriye’den çekilme kararına ilişkin, "İlk günden itibaren orada olmaması gereken bir güce neden çekiliyorsun diye soramayız. Sadece onun değil uluslararası hiçbir gücün, hiçbir işgalcinin orada bulunmaması gerekir" diyen Xabûr, bunun Türkiye ile Rusya arasındaki ittifakı bozmaya dönük bir siyaset olduğunu vurguladı. Amerika’nın 3 PKK yöneticisine yönelik aldığı karar ile aslında bu sürecin başladığını ifade eden Xabûr, bu süreci Kürtlere yönelik yeni bir konsept olarak tanımladı.

Son olarak KJK olağan toplantılarında aldıkları 6 aylık seferberlik sürecine değinen Xabûr, sadece Kürt kadınlarının değil Arap, Süryani, Ermeni ve tüm enternasyonal kadınların tüm işgalci güçlere ve politikalarına karşı intikam ve kin duygusuyla ayakta ve topyekün bir direniş içerisinde olmaları gerektiğini dile getirdi.