Apê Mûsa'yı daha iyi tanımak için...

Musa Anter’in (Apê Mûsa) oğlu gazeteci-yazar Dicle Anter, 'Apê Mûsa 100 Yaşında’ kitabıyla Musa Anter’i daha iyi tanıma imkânı sunduğunu söyledi.

Dicle Anter, Kürt halkının ve Özgür Basın’ın hiçbir zaman Musa Anter’i unutmadığını ve mirasa sahip çıktığını belirtti.

Gazeteci-yazar Musa Anter (Apê Mûsa) 1920’de Mêrdîn'in Nisêbîn (Nusaybin) ilçesinin Zivingê (Eskimağara) köyünde doğdu. İleri Yurt gazetesindeki Kürtçe şiiri 'Qimil/Kımıl' sebebiyle 1959'da 49'lar davasında idamla yargılandı, daha sonra tutuklandı. Apê Mûsa, hapisten çıktıktan sonra Deng, Barış Dünyası ve Yön dergilerinde yazdı. 1963'te 23'ler davası ile tekrar hapsedildi. Mamak, Sultan Ahmet, Balmumcu, Seyrantepe ve Nusaybin hapishanelerinde yattı. 1967'de sürgüne gönderilen Apê Mûsa, 12 Eylül Darbesi'nde Kürtçülük propagandası yapmaktan yeniden tutuklandı. Apê Mûsa yaşamının 11,5 yılını zindanda geçirdi.

Apê Mûsa İleri Yurt, Dicle-Fırat, Barış Dünyası, Deng, Yön, Azadiya Welat, Yeni Ülke, Özgür Gündem, Rewşen ve Tewlo'da yazılar yazdı. Ayrıca 1959'da Birîna Reş, 1962'de Qimil, 1967'de Ferhenga Kurdî-Tirkî (Kürtçe-Türkçe Sözlük), 1991'de Hatıralarım I, 1992'de Hatıralarım II, 1992'de Vakayiname, 1996’da Fırat Marmara'ya Akar ve 1999’da Çinara Min kitapları yayımlandı.

Apê Mûsa, 20 Eylül 1992'de Kültür-Sanat Festivali için bulunduğu Amed’de MİT’in ‘Tayfun’ kod adlı ajanı Orhan Miroğlu kullanılarak Seyrantepe Mahallesi’nde JİTEM tarafından katledildi. Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz'ın isteği üzerine Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'ın hazırladığı Susurluk Raporu'nda, Apê Mûsa cinayetinin Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından planlanıp uygulandığı yer almıştı.

APÊ MÛSA 100 YAŞINDA

Oğlu Dicle Anter, “Ape Musa 100 Yaşında” kitabına ilişkin ANF’ye konuştu. Anter, kitap fikrini ve yazma sürecini şöyle anlattı: “Hüseyin Aykol ile sohbet ediyorduk. Bu kadar babamı tanıyan insan var. 0 insanlar babam hakkında bize birer makale yazsın. Bir anı kitabı olarak halkın gözüyle ve Musa Anter ailesinin gözüyle ‘Musa Anter’ diye bir kitap yapsak, diye konuşmuştuk. Ondan sonra 2020’de babamın resmi doğum tarihi olan 1 Temmuz’da 100 yaşına giriyordu. Babamın 100 yaşına girmesi nedeniyle Hüseyin Aykol’un derlemesi ve benim de yardımımla böyle bir kitap ortaya koyduk. Sonra çok güzel bir kitap ortaya çıktı. Kürt halkı ve herkes Musa Anter’i gazeteci, yazar ve aydın bir kişilik olarak tanır ama özel hayatından kimsenin fazla haberi yoktur. Musa Anter’in köydeki ve İstanbul’daki evini ziyaret eden, parti içerisinde, kurum içerisinde tanıyan, özel anıları olan insanların yazdığı bir kitap olarak ortaya çıktı. O insanların anıları bir araya geldi. Güzel de oldu. Bu kitap, Musa Anter’i daha iyi bir tanıma imkânı sunmuş oldu. Başkalarının gözüyle, yani bizim evlatları olarak anlatmamız başka bir şey ama başkalarının anlatması farklı şey. Gençle genç, çocukla çocuk, yaşlıyla yaşlı olurdu. Böyle bir derviş, filozof gibi her konuda herkese yardım ederdi. Ayrıca Kürt kurumlarındaki çalışmaları da ön plana çıkıyor. 90’lı yıllarda ondan evvel kendi yazdığı kitaplar var. 90’lı yıllardan sonra makale yazma, Yeni Ülke, Tewlo, Birîna Reş ile bunlar tekrar gündeme geldi. Kürtçe-Türkçe sözlük ortaya çıktı. Bu kitapla Musa Anter’in bilinmeyen yönleri ortaya çıktı. Kitap bu bakımdan önemli.”

MİRASI DEVAM ETTİRİLİYOR

Musa Anter’in mirasını, bugün Özgür Basın çalışanlarının devam ettirdiğini vurgulayan Dicle Anter, şunları söyledi: “Şu an burada oturuyoruz, kimlerle konuşuyoruz, kimler benimle röportaj yapıyor; 'Musa Anter’in Küçük Generalleri'. Demek ki gelenek devam ediyor, sahiplenme devam ediyor. Bu çok önemli. Yani bir tohum atılmış ve o tohum yeşermiş, hiçbir zaman da çürümeyecek. Her geçen gün daha ileriye gidecek bir gelenek oluşuyor. Babam şu an yaşıyor olsaydı, çok büyük bir coşkuyla kutlardı gençleri.” 

MUSA ANTER HİÇBİR ZAMAN UNUTULMADI

Özgür Basın ve Kürt halkının Musa Anter’i hiçbir zaman unutmadığını dile getiren Dicle Anter, şöyle devam etti: “Basın kurumları olarak baktığımızda anısına düzenlenen basın ödül törenleri olsun, diğer anma törenleri olsun, her zaman Musa Anter’e olan görevini yerine getirmiştir. Şimdi dünya değişiyor. Değişim içerisinde tabii ki inişli çıkışlı yollar olacaktır. Hem basında hem toplumsal yaşamda hem siyasete hem de kurumlarda bu değişimler olacaktır. Bu değişimler sancılı olabilir, bunlar hepsi geçici şeylerdir. Eskiye baktığımız zaman çok büyük işler yapılmış ama bugün çok büyük imkânlar eskiye göre varken mukayese etmek olursa çok daha az olduğunu görebilirsin. Heyecanın daha fazla olduğu dönemler vardı. Esasında bu değişimi daha illeri götürmek için yeni bir heyecan, yeni bir coşku yaratmak lazım. Bunu da 'Küçük Generaller' başaracak, bunda hiçbir şüphem yok.” 

YÜZLERCE ARKADAŞIMIZ CEZAEVİNDE

Özgür Basın’ın toplum içinde yaşananları, olayları tüm gerçekliğiyle kamuoyuna aktarma vazifesini yerine getirdiğini, halkın haber alma hakkına savunarak gerçekleri ortaya çıkarmak için çabaladığını kaydeden Anter, şöyle konuştu: “Bir muhalif tutum takınıldığı zaman devletin, Özgür Basın’a yönelmesi de, yani onların işine gelmediği için eskiden olduğu gibi devam ediyor. Bugün yüzlerce arkadaşımız cezaevlerinde. Ne yapmışlar bir fotoğraf çekmişler, bir olay olmuş, o olayda bir çocuğun kolu kırılmış, onun fotoğrafını çekmiş. Helikopterden insanlar atılmış, onun fotoğrafını çekmiş, çocuğun panzer altında ezilmiş, onu çekmiş. Taybet Ana yerde, bunu çekmiş. Bunlar; fotoğraflar bellektir, tarihtir. Bunları yansıtmak lazım. Bunu yapınca da devletin yönelmesi, baskı yapması, onların işine geliyor. Bunları nasıl susturacağız, diye formüller aramaya başlıyorlar. Eskiden öldürmeler daha fazlaydı ama şimdi cezaevine konulmak, sindirmek, korkutma, ekonomi açıdan sıkıntılar yaratma, çalıştırmama, insani haklarını elinden almayla karşı karşıya kalıyor gazeteci arkadaşlarımız. Bunlar kabul edilecek şey değil. Türkiye’nin dünya genelinde gazeteciye baskısı ortada. Bu baskı dünya kamuoyunun da yerini almış vaziyete, nasıl kötü bir durumda olduğu ortada.” 

ÖZGÜR BASIN’A SAHİP ÇIKMALIYIZ

“Özgür Basın bugün elindeki imkânlarla, daha doğrusu imkânsızlıklarla devam ediyor” diyen Dicle Anter, şunları ekledi: “Öyle bir konumda yaşıyoruz ki, nefes almamız bile zor. Bırak Özgür Basın’da çalışmayı, normal insanların nefes alması zor olan bir baskı altındayız. Buna rağmen Özgür Basın çalışıyor. Her türlü baskıya karşı ayakta duruyor. Bu çok önemli. Bir de bizim Özgür Basın’a sahip çıkmamız lazım. Kamuoyunun sahip çıkması lazım. Halkımız Özgür Basın’a destek sunması, okuması ve üye olması lazım.”