Devrimi şiirleriyle anlatıyor

Meryem Temir, Hesekêli bir şair. Rojava’daki savaşı, savaşanları ve her kuşaktan insana yansımalarını şiirleriyle aktarıyor.

Meryem Temir'in şiirleri, Kuzey-Doğu Suriye’de yaşanan acıları ve direnişi konu alıyor. Kadınların güçlü yanlarını ortaya çıkarmayı hedefleyen Meryem, kadınların daha fazla görünür olmasını sağlıyor.


Rojava Devrimi, kadınların toplumsal yaşamda daha aktif ve etkili bir rol oynamalarını; eğitim, siyaset, kültür ve sanat gibi alanlarda kendilerini ifade etmelerini sağladı. Bu kapsamda, kadın yazarlar da toplumsal değişim ve eşitlik mücadelesinde önemli bir rol oynuyor. Rojava'da kadın yazarlar, kendi deneyimlerini, duygularını ve düşüncelerini yazarken toplumun genelinde kadınların sesini yükseltiyor. Eserlerinde toplumsal cinsiyet rollerini sorgulayan, kadın haklarına vurgu yapan ve toplumsal eşitlik için çağrıda bulunan kadın yazarlar, toplumun genelinde farkındalık yaratıyor. Bu durum, Rojava'da kadınların toplumsal yaşamda daha aktif bir şekilde yer almasına ve toplumun genelinde cinsiyet eşitliğinin güçlenmesine katkı sağlıyor. Savaşın içinde yaşananları da kaleme alan Meryem Temir, şiirleriyle bu acıları ve direnişi anlatıyor. Savaşta çocuklarını kaybeden annelerin yaşadığı acıya dikkat çeken Meryem, onların yüreklerindeki yaraları şiirlerinde hissettiriyor. Aynı zamanda savaşçıların mücadelesini de kaleme alıp onların cesaretini ve inancını şiirlerinde yansıtıyor. Meryem, şiirlerde bazen bir çocuk, bazen bir anne, bazen de bir savaşçı oluyor. Bu şekilde savaşın farklı yönlerini ve yaşanan acıları okuyucularına aktarıyor. 

YAZDIĞIMDA UÇARCASINA MUTLUYUM

Meryem Temir, 44 yaşında ve üç çocuk annesi. 16 yaşında Qamişlo’ya göç eden Hesekêli Meryem, yurtsever ve dini yönü baskın bir aileden. Daha çocukken cinsiyetçi toplumun kadına bakış açısına şahit oluyor, erkek ve kadın arasındaki eşitliksizliği sorguluyor. “Duygularımı kadınlarla, toplumla, yaşamın anıyla, toprağımla paylaşmayı seviyorum” diyen Meryem, şunları söyledi: “Bir anne yüreği gibi yanan ve sönmeyen acıları, toprağını, evladını sarmalayan acı yürekleri, bir ağacı, bir duvarı, bir taşı seven çocuklarının… duygularını yazmayı seviyorum. Kaleme aldığımda gökyüzüne uçarcasına mutluyum. Her zaman diyorum yazdığım an benim anım, kendimi anlatabildiğim, etrafımda olan biteni dile getirebildiğim an olarak görüyorum. Özgürce, korkusuzca, sınırsızca duygularımı, düşüncelerimi ifade etmekten daha güzeli olduğunu sanmıyorum.”

Okul yıllarında yazma merakını keşfeden ve edebi dile yatkın olduğunu fark eden Meryem, şiir ve hikayeler karalamaya başladığını, sonra şiirle devam ettiğini belirterek, “Çünkü şiirle birbirimizi daha çok sevdik” dedi.

ÜÇ ŞİİR KİTABI VAR

Küçüğüm Qamişlo'ya (إلى صغيرتي قامشلو) 2013’te, Yokluğumda Atan Aptal (الابله الذي يدق في غيابي) 2017’de ve Savaşın Ağzından Güller (ورود من فم الحرب) 2019’da yayınlandı. Meryem, 2013’te yayınlanan kitabını, devrim öncesi gizlice yazdığı belirterek, şöyle devam etti: “Savaşın acılarına tanıklık ederek yazdım. Kitaplarımla çocukların dili oldum. Annelerin yaralarını hem yazdım hem sardım. Bir annenin çocukları için döktüğü gözyaşlarına mısra oldum. Devrim öncesi kıvılcımlar ve devrimdeki direnişi anlattım. 2019’daki kitabımın ise tümüyle devrimi anlatıyor. Kadınların duygularına ses olmaya çalışıyorum. Kadına sunulan yaşam koşulları belli. Birçok tabuyu kırabilmiş değiliz. Kadını mücadeleye sevk eden, kadının hakikatine ulaşmasını sağlayan, kadın gerçekliğini dile getiren şiirlerim, bu nedenle ön planda.”

Meryem, şiirleriyle kamplarda yaşayan çocukların, toprağını ve evini bırakıp göç eden, devrimde çocukları şehit düşen haykıran bir annenin, örgülü kadın devrimcilerin direnişinin dili olduğunu da ifade etti.

HASRETLE BEKLEDİĞİ GÜNE ULAŞTI

Rojava Devrimi’yle yaşamının değiştiğine dikkat çeken Meryem, devrimle kadının kopmaz bağını şöyle dile getirdi: “Dilini, kültürünü, kimliğini yaşayamayan bir halk gerçekliğiyle savaşıyorduk. Doğal yaşam haklarımızı kullanamıyorduk. Devrimle özgürleştik. Rahat bir şekilde yazabiliyoruz. Bunun yanı sıra büyük imkanlara sahip olduk. Bir sahnede şiir okumaya hasretken artık şiir kaleme alıyor, halka ulaştırıyor durumdayız. Küçük detaylar olabilir ama önemli olan detaylar. Bazen mutluluktan ağlamak bile geliyor insanın içinden. Çünkü bugünler, yazarların ve kadınların için hasretle beklediği günlerdi. Şimdi ise kadınlara sunulan imkanlar çok büyük. Çabalarımız da bu imkanlar kadar değerli ve güçlü olmalı.”

İSTENİLEN DÜZEYDE DEĞİL

Toplumun kadın yazarlara karşı bakış açılarının daha da değişmesi gerektiğinin altını çizen Meryem, “Bir kadın için önceleri yazı yazmak ayıp görülürdü. Hele o kadın anne ise daha da ayıplanırdı. Günah işlemiş gibi bir yaklaşım sergilenirdi. Kadınlarda hakikatlerine göre yaklaşmıyorlardı. Kendileri için belirlenen yaşam standartlarına tabi oluyorlardı. Çünkü toplum tarafından dışlanma korkusu yaşıyorlardı. Bu durumları gördük, yaşadık. Onca zahmetten sonra kadının da yapabileceğini, bir erkekle eşit düzeyde topluma karışabileceğini mücadelemizle gösterdik. Yıllar ardından devrimle gelen değişimle de birlikte kadınlar toplumun her alanında yer aldı, öncülük yaptı fakat toplumun kadına bakış açısı istenilen düzeyde değişmedi veya yeterli olmadığın söyleyebilirim” şeklinde konuştu.

YAKINDA 4. KİTAP

Meryem, 4. şiir kitabının yakın bir süreçte basılacağını paylaşarak, “Kadınların yeteneklerini sergilemeleri, toplumun genel refahı için çok önemli. Kadınların sadece evde değil, toplumun her alanında etkin olmalarını istiyorum. Bu, toplumun tamamının gelişmesi için gereklidir" dedi.