Mesci: Kürtçe oynanınca mı sorun oluyor?

Tiyatro yönetmeni Ayşe Emel Mesci, Nobel ödüllü yazar Dario Fo’nun Teatra Jiyana Nû tarafından Kürtçeye uyarlanan oyununun yasaklanmasına tepki göstererek, “Dario Fo Kürtçe oynanınca mı sorun oluyor?” diye sordu.

Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) bünyesinde faaliyet yürüten Teatra Jiyana Nû tarafından Nobel ödüllü yazar Dario Fo’nun eserinden Kürtçeye uyarlanan ‘Bêrû’ isimli oyunun, Gaziosmanpaşa Kaymakamlığı’nca “kamu düzeni” gerekçe gösterilerek yasaklanmasına yönelik tepkiler sürüyor. Dario Fo ve Franca Rame ile sürgün yıllarında tanışan; oyunlarını sahneleyen, oynayan tiyatro yönetmeni ve oyuncu Ayşe Emel Mesci, bu yasaklamanın kabul edilemez olduğunu söyledi.

Yasağı ANF’ye değerlendiren Mesci, Teatra Jiyana Nû tarafından Kürtçeye uyarlanan Bêrû (Yüzsüz) adlı oyunun, özgün adı olan “Klakson, Borazanlar ve Bırtlar” ismiyle hem Devlet Tiyatroları’nda hem de Bakırköy Şehir Tiyatrosu gibi çeşitli tiyatrolarda defalarca sahnelendiğini hatırlatarak, “Dario Fo’nun oyunları dünyanın birçok diline çevrilip oynanmış ve oynanmaktadır. Kürtçe oynanınca mı sorun oluyor? Bunu anlamak mümkün değil” diye tepki gösterdi.

DEMOKRASİNİN YOKLUĞUNU PEKİŞTİRİYOR

Yasak hakkında İstanbul Valiliği tarafından yapılan açıklamanın inandırıcı olmadığını kaydeden Mesci, üç yıldır oynanan bir oyunu İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları sahnesine çıkacağı zaman yasaklamanın ister istemez “Yine bir siyasi hamle mi?” sorusunu akla getirdiğine işaret etti. Dario Fo’nun siyaset-ekonomi-terör ilişkisini kendi üslubuyla ele aldığı bir oyunu bu şekilde hedef almanın, Türkiye’de demokrasi olmadığı konusundaki kanaatleri pekiştirmekten başka bir işe yaramayacağını vurgulayan Mesci, nitekim uluslararası basında bu konuda çıkan çok sayıda haberin, “Nobelli oyun yazarı Dario Fo’nun ‘Klakson, Borazanlar ve Bırtlar’ adlı oyununun Kürtçesi ‘Berû’nun oynanması Türkiye’de yasaklandı” manşetleriyle çıktığını belirtti.

YÜZYILLAR SONRA AYNI YASAKÇI ZİHNİYET

1997’de Nobel Edebiyat Ödülü verilen Dario Fo’nun 2013’te kaleme aldığı ve tüm dillerde okunan Dünya Tiyatro Günü Bildirisi’ni hatırlatan Mesci, şunları kaydetti: “Türkçe bildiriyi de Dario Fo’nun isteğiyle ben okumuştum. O metinde usta sanatçı, tiyatro ile baskı ve yasaklar ilişkisini şöyle yorumluyordu: ‘Uzun zaman önce, varlıklarına katlanılamayan Commedia dell’Arte oyuncuları konusunu iktidar karara bağladı; kovalayıp ülkeden çıkardı onları.’ Bu ağır baskı döneminde söz konusu kararı alan Kardinal’in sözlerini de mealen aktarıyordu Dario Fo: ‘Kentlerimizi istenmeyen ruhlardan temizlediğimiz gibi tiyatroculardan da kurtarmalıyız.’ Ardından kendi döneminin (1997) tiyatro krizini, sahne, salon ve seyirci bulmaktaki güçlükleri değerlendiren Dario Fo, kendine özgü mizah duygusuyla şu çözümü öneriyordu: ‘Böylece görülüyor ki günümüzün krizini aşmak için de tek umut bizlere karşı büyük bir dışlama kampanyasının düzenlenmesidir. O seferberlik tiyatro sanatını öğrenmek isteyen genç insanlara yönelik olmalıdır özellikle. Sonuçta kovulan tiyatroculardan doğacak çağdaş tiyatrocular diasporasının böyle bir baskıdan akla hayale gelmedik yararlar sağlayarak yepyeni temsiller yaratacakları kuşkusuzdur’.”

SÜRGÜNDE EVİMİZDE HİSSETİREN İNSANLARDI

Franca Rame ve Dario Fo ile böyle bir “diaspora” durumunda tanıştıklarını paylaşan Mesci, sürgüne gitmek zorunda kaldığı 12 Eylül darbesi sonrası, Franca Rame ile 1981’de onun Londra’daki turnesinde; Dario Fo ile 1984’te Finlandiya’da tanıştıklarını aktardı. Mesci, o döneme dair bir anekdotu da paylaştı: “Dario sahneye çıkmış ve oyun öncesinde yaptığı konuşmada seyircilerin arasında Türkiye’deki faşist darbeden kaçmış Türk tiyatrocu yoldaşlarının bulunduğunu anons ederek bizi seyirciye alkışlatmıştı. Sonra da 1986’da Münih Tiyatro Bienali’nde yan yana çadırlarda sahneye çıktık. Kendimizi sürgündeyken evimizde hissettiren insanlardı onlar, çünkü derdimiz dertleriydi.” dedi.

ELEŞTİRDİĞİ DEVLETTEN GLADİO ÇIKTI

Mesci, 20. yüzyılın ikinci yarısının tiyatrosunda iz bırakan Dario Fo ve Franca Rame’nin kendi halk tiyatrosu geleneklerinden ve Commedia dell’Arte’den yola çıkan son derece özgün tiyatro anlayışlarının yanı sıra dünyada her türlü baskıya karşı çıkan, ezilen herkese omuz veren tavırlarıyla da tanınmış sanatçılar olduğunu hatırlattı. Örnek olarak, kendisinin de 1988’de Paris’te sahneye koyduğu “Bir Anarşistin Rastlantı Sonucu Ölümü” oyununu gösteren Mesci, Dario Fo ve Franca Rame’nin bu ve diğer birçok oyunlarında İtalyan devletinin baskılarını, cinayetlerini kıyasıya eleştirdiklerini ve yıllar sonra, 1990’larda “Temiz Eller Operasyonu” ile Gladio’nun İtalyan devleti içine nasıl çöreklendiğinin bütün belgeleri ve tanıklarıyla ortaya çıktığını vurguladı.