Ruken Yılmaz: Kürt müziği kendisini geliştiriyor

MKM sanatçılarından Ruken Yılmaz, Kürt müziğinin özünden beslenmesinin tekrar olmadığını, güncel tutulduğunu belirterek, şunu vurguladı: “Üretilmiyor demek, üstenci bir dil ve haksızlık.”

Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) sanatçılarından Ruken Yılmaz, dünyada müziğin öze dönüşe doğru gittiğini savunuyor. Yılmaz, Kürt müziğinin asırlardır maruz bırakıldığı asimilasyon, talan ve hiçleştirme saldırılarına rağmen her dönem yeni bir atılım yaparak kendisini ayakta tutuğunu vurguladı.

Yılmaz Ailesi, İstanbul’a göç etmek zorunda kalan yüz binlerce aileden. İstanbul’da doğmuş Yılmaz. Anne ve babasının politik olduğunu ve yıllardır da Kürt kurumlarında çalışmalar yürüttüğünü belirten Yılmaz, Kürtçe konuşarak büyümesine rağmen Kürtçe müzikle tanışmasının MKM ile başladığını söyledi. “Dengbêjlik kültürü ile büyümedim” diyen Yılmaz, 12 yaşında gitar çalmaya başlamasından sonra hep Türkçe müzik yaptığını kaydetti.

ASİMİLASYONU ÇOK NET HİSSETTİM

‘Nasıl hissettirdi Kürtçe müzik yapmak?’ sorusuna Yılmaz, şöyle yanıt verdi: “Kendimi çok iyi hissettim diyemeyeceğim, aksine ben bunun acısını hissettim. Ne kadar evimde Kürtçe konuşulsa da şarkı söylemedeki dilin edebiyatı, o dildeki incelik hiç olmadı, çünkü öyle büyümedim. Daha sonra o incelik oluştu. Onun bende zorlamaları oldu, hala da zorlanıyorum. O konuda acılarım var. Teknik zorluklar değil bunlar; şarkı söylerken onu hissedememe hali, soğukluk, insanların buna tepkileri. Acıdan söz ederken bunlardan söz ediyorum. Asimilasyon, benim Kürtçe müziğe başladığım andan itibaren bende kendisini çok net bir şekilde hissettirdi” dedi.

AKUSTİK ÇALIŞMA VE ALBÜM

Kürtçe müzik yapmaya başladığında slow müzikle başladığını aktaran Yılmaz, şunları paylaştı: “Zaman zaman da geleneksel şarkıları yeni düzenlemelerle buluşturduğum oluyordu. İlk rock müzik yapmaya başladım. Daha sonra yönümü değiştirdim. 2016’da bir albüm hazırlığımız başladı. Zembilfiroş ezgisini yeni düzenleme ile albümümüze aldık. Bu sürede MKM bünyesinde olduğum için çok sayıda çalışmada da yer aldım. 2019’da Tu Bihata adlı single çalışmamı yaptım. Şu anda da akustik çalışmam var ve albüm çıkacak.”

KÜRT MÜZİĞİ KENDİSİNİ TEKRAR ETMİYOR

‘Kürt müziği sürekli kendisini tekrar mı ediyor? Siz de geleneksel müzikleri tekrar okumuşsunuz’ diye sorduğumuzda ise Yılmaz, tekrar olmadığına vurgu yapıyor.

Bütün müzisyenlerin aynı parçayı defalarca okuyabildikleri gibi milyonlarca kez dinlenmiş olmalarının tekrar değil, güncel tutmak olduğunu belirtti.

Yılmaz, “Zembîlfiroş’u ben de okudum. Bunu ilk okuyanlardan dinleyenler ve benden dinleyenler aynı şeyi hissetmedi. Bambaşka hissiyat bu. Onun dışında da üretimsiz bir süreçten geçtiğimizi düşünemiyorum. Üretiyoruz ama ürettiğimiz ne kadar halkta karşılık buluyor bunu tartışabiliriz. ‘Nerede nasıl bir eksiklik yaşıyoruz da halkta bir karşılığını bulamıyoruz?’ diyebiliriz. Üretilmiyor, demek üsten bir dil olur. Ben müzisyenim ve üretiyorum. Diğer arkadaşlarım da üretiyor” şeklinde konuştu.

KÜLTÜRÜNDEN, GELENEĞİNDEN BESLENİYOR

Sosyal medyada yayınlanan birçok müziğin büyük emekler verilerek yapılan çalışmalara karşı büyük tehdit olduğuna da dikkat çeken Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Teknik olarak iyi, beste iyi, yorum iyi ama dinlenme oranına bakıyoruz çok düşük. Bir yerde de müzikal yeterlilikten yoksun edebi olarak zayıf bile diyemiyorsun ama ona karşı ilgi, dinlenme oranı çok daha fazla. Burada çok daha başka meseleler devreye giriyor. Şu anda müzik yapan çok iyi arkadaşlarımız var. Müzik piyasası, sektörü ya da eğlence sektörü -sistemin tanımıyla- aslında çarkını orada çok iyi işletiyor, pazarlıyor ve kitlenin onun almasını sağlıyor. Böylesi bir sektör varken toplumu da buna çok güzel öğütürken bu sistem Kürt müziğine yıllarca dokunamadı. Asıl hedef, kültürümüzü devam ettirmektir. Kürt müziği de diğer müzikler gibi kendi kültüründen, geleneğinden beslenerek devam ediyor. Ben bu müziği zengin buluyorum.”