Suriye’de Heyet-i Tahrir-el-Şam (HTŞ) tarafından Halep’e başlatılan saldırılar devam ediyor. HTŞ ile birlikte Suriye’de bulunan diğer çete grupları ise Şam yönetimi yerine Kürtlerin yaşadığı bölgelere yönelik saldırılara başladı. Suriye’de bir haftayı bulan bu çete saldırıları her ne kadar Şam yönetimine yönelik görünse de Kürtlerin yaşadığı alanlara yöneliyor. Türkiye’nin desteklediği çeteler, özellikle Kürtlerin kazanımlarına açıktan saldırıyor.

Ezilenlerin Sosyalist Partisi Eş Genel Başkanı Murat Çepni, Suriye’de yeniden büyüyen çatışmalı süreci ANF’ye değerlendirdi. Savaşın bir dünya savaşı düzeyine doğru ilerlediğini ifade eden Çepni, şunları söyledi: “Ortadoğu, dünya kapitalist sisteminin kendi krizine bulduğu çarenin alanına dönüşmüş durumdadır. Bu çare, yeni ticaret yolları ve sömürge alanlarıdır. Savaş, henüz dünya savaşı düzeyinde değildir, ama oraya doğru hızla gitmektedir. Savaş, henüz bölgedeki işbirlikçi ülkeler, Siyonist İsrail, İran, Türkiye ve IŞİD-HTŞ gibi çeteler eliyle sürdürülüyor.”

Saldırıların sürpriz olmadığını belirten Çepni, özellikle Rojava devrimine yönelik bir organizasyonun olduğunu ekleyerek şöyle devam etti: “Rojava devriminde yenilen, özellikle Türkiye’nin ama esasen tüm devrim düşmanı uluslararası güçlerin maşası olan IŞİD çeteleri ve yine bu destekçi güçler tarafından başkaca çetelerin de organize edilmesiyle, İdlib’te konumlandırıldılar. Bu çetelerin tek görevi, kendilerine verilen talimatları uygulamaktır. Örneğin, kendine İslamcı diyen bu çeteler, İsrail, Filistin’de soykırım yaparken ortada yoktular. Bırakın olmayı, bugün Siyonizm’e karşı mücadele yürütenler onların hedefindedir.

‘TÜRKİYE OSMANLICI HAYALLER GÖRÜYOR’

ABD’nin, dolayısıyla İsrail’in nihai hedefi, Rusya ve Çin’in bölgedeki etkisinin zayıflatılması ve kontrol altına alınmasıdır. 2022 NATO toplantısında da karar altına alınan tam olarak budur. İran’ın düşürülmesi ise önceki hedeftir. Suriye ise İran’ın düşürülmesinin önceki adımıdır. Türkiye de her zaman olduğu gibi, bir taraftan Osmanlıcı yayılma hayalleri kuruyor, diğer taraftan da Kürtlerin her türlü statüsünü stratejik risk olarak görüyor.”

‘HEDEF, ORTADOĞUNUN DİZAYNI VE ROJAVA DEVRİMİ’

Rojava’da ortaya çıkan halklar birlikteliğinin emperyalist güçlerin hedefinde olduğunu vurgulayan Çepni, saldırıların arka planında Ortadoğu’nun yeniden dizaynının olduğunu dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Rojava’daki halkların birlikteliği ve demokratik kadın özgürlükçü model, sadece Türkiye’nin değil, tüm egemenlerin ve emperyalist güçlerin hedefidir. Birisi tümden tasfiye için saldırır, birisi çizgisini kırmak için çalışır. Ama hepsi sonuçta aynı hedefe odaklıdır.

Sonuç olarak, son çete saldırılarının arka planındaki gerçek, bölgenin emperyalist güçler tarafından yeniden dizaynıdır. Bu dizaynın öncü gücü de İsrail’dir.”

‘HTŞ DE IŞİD DE AYNI KARARGAHTAN YÖNETİLİYOR’

Her ne kadar kendini bir halk hareketi olarak tanımlasa da HTŞ’nin de diğer çetelerle aynı karargâhtan yönetildiğini ifade eden Çepni, “IŞİD, tüm dünyada dehşet uyandıran yöntemlerini bir örgütlenme stratejisi olarak belirlemişti. Bu yöntemler işe de yaradı ve tüm dünyadan binlerce insan dahil oldu. Ayrıca, Avrupa dahil çok sayıda yerde cinayetler işlediler. Fakat bu, diğer taraftan IŞİD’e karşı mücadeleyi de dünya çapında örgütledi. Rojava’da çetelere karşı muazzam bir direniş gerçekleştirildi ve yenildiler. HTŞ ise şimdi “Biz Suriye’de halk hareketiyiz” demeye çalışıyor. Uluslararası tepkiyi ya da desteği bu yolla dizayn etmeye çalışıyor. Oysa hepsi bir ve aynıdır. Hepsi aynı karargâhtan yönetiliyor, hepsi aynı yerde eğitilip donatıldı. Hepsi Selefi ve cihadisttir. Hepsi kendinden olmayanın katlini caiz gören katil sürüleridir. Hepsi Kürt ve Alevi düşmanıdır. HTŞ farklı, İŞİD farklı demek ne siyasi ne de örgütsel olarak doğrudur” dedi.

‘HTŞ TÜRKİYE TARAFINDAN DESTEKLENİYOR’

HTŞ’nin de Türkiye’de iktidar tarafından desteklendiğini belirten Çepni, bunun medyanın haberlerinden de anlaşıldığını söyleyerek sözlerini şöyle tamamladı: “HTŞ saldırılarından sonra Türkiye’nin saray medyasına bakarsanız, sanırsınız ki TSK kurtuluş mücadelesi veriyor. HTŞ’nin her hamlesi coşkuyla karşılanıyor. Televizyonlarda eline sopayı alan harita başında komutanlaşıyor! Bu görüntü somuttur. Cihatçı çetelerin, HTŞ’sinden ÖSO’suna kadar Türkiye iktidarı tarafından finanse edildiği ve donatıldığı, gizli bir gerçek değildir. Türkiye yönetimi, yeter ki Kürtler gün yüzü görmesin diye her türlü suç şebekesiyle ittifakı meşru gören bir iktidardır. Oysa bu politikanın bölgede kimseye katkısı yoktur. Kan ve gözyaşı dışında, insanların yerinden yurdundan edilmesi dışında tek bir sonucu olmayacaktır. Kazanan sadece silah tekelleri ve tekellerin emperyalist devletleridir.”