'Kayyum çöktürme planının devamıdır'

Amed, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerinin gasp edilmesine tepki gösteren HDP Van İl Eşbaşkanı, Ümit Dede, "Kayyumlar çökertme, çöktürme planının devamıdır" diye konuştu.

AKP-MHP iktidarının Amed, Van ve Mardin belediyelerine gasp etmesine karşı Kürt halkı günlerdir alanlarda iradelerine sahip çıkıyor. Kayyum gaspına tepki gösterenlerden biri olan HDP Van İl Eşbaşkanı, Ümit Dede, belediyelerin işgal edilmesinin savaş sürecinin devamı olduğunu belirtti. 2015 yılında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile yürütülen diyalog sürecinin sona ermesinin ardından Kürt halkına yönelik savaşın tekrar devreye konulduğunu hatırlatan Dede, "Kayyumlar çökertme, çöktürme planının devamıdır. Sadece kayyum değil, İdlip’te yaşananlar, Güney'e askeri operasyonlar değerlendirildiğinde kayyum politikası tek başına ele alınmamalıdır.

Sayın Öcalan ile yapılan son görüşmede avukatların basına yansıttığı boyutu ile Öcalan da 93’ten beri başlatılan barış girişimlerine devlet içerisinde bir kanadın sürekli provokatif yaklaştığını, baltaladığını ve bu kesimin hala savaş çıkarabilecek bir güce sahip olduğunu açıkladı. Bu açıklamalardan kısa bir süre sonra üç büyükşehir belediyesine kayyum atanması oldu. Yaşanan açlık grevleri, direniş sonrasında Öcalan üzerindeki tecrit nispeten kırılmış, görüşmeler başlamış.

Bu kamuoyunda barış ile çözüm umudunu yeniden yeşertti. Kayyum politikası açıkçası bu umudu parçalamaya dönük bir politikaydı. Yine İstanbul, Ankara gibi Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerinde de kayyum yönetiminde çok büyük yolsuzluklar yapıldı. Yandaşlara peşkeş çekildiği basına, kamuoyuna yansıdı. Bu usulsüzlüklerin kamuoyuna yansımasının önüne geçmek için belediyelere el konuldu" diye konuştu.

İRADEMİZİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ

2016 yılında gasp edilen belediyelerdeki yolsuzluğun gün yüzüne çıkmaması halkın iradesinin tekrar gasp edildiğini hatırlatan Dede konuşmasını şu sözlerle tamamladı: 4-5 yıldır Türkiye halkları üzerinde bir baskı politikası söz konusu. Kentimiz itibariyle daha farklı bir konsept işletiliyor. Bin günü aşan yasaklamalar söz konusu. Bu arada üç Vali değişti, tek valinin konsepti değil. Her vali, aralıksız olarak kentimizde gösteri ve yürüyüş yapılmasını yasakladı. Biz bu baskı ortamını uzun süredir yaşıyoruz. Gerçekleştirdiğimiz en basit eylemler bile engellemelerle karşılaştı.

Seçim döneminde, anayasal olarak seçim propaganda imkanları tüm partilere sağlanmıştı, biz seçim döneminde propaganda yapmakta zorlanıyorduk. Kayyum atanması ile baskı ortamı daha da derinleşti. Polisin çok pervasız bir saldırısı başladı. Milletvekilleri bile kentimizde hareket edemez duruma getiriliyor. Gözaltılar çok yaşandı, yaklaşık seksen kişi gözaltına alındı. Burada özellikle bu 7 günlük süreçte Van valiliğinin yasaklama kararı ve bununla gelişen şiddet farklı anlam taşıyor. Kayyum atanması, büyük bir hırsızlık, küçük hırsızlıkların önünü açan bir hırsızlık. Halkın iradesi gasp edilmiş durumda. Bugün yapmak istediğimiz eylem ve etkinlikleri yasaklayan da aynı kişi.

Bir hırsız yapılan hırsızlığın ifade edilmemesi için yasak getiriyor. Biz Van halkı olarak bu yasaklamayı asla kabul etmeyeceğiz. Valiliğin genelgelerle toplantı, gösteri hakkını yasaklaması zaten hukuki değil. Hırsızlığı yapan, gasp edenin kendisinin yaptığı çağrı ve yasaklama kararı bizim açımızdan hiçbir anlam ifade etmiyor. Buna uymamızı bekliyorlarsa, biz irademizi savunmaya, barışçıl yöntemlerle protestoya devam edeceğiz."