Özgür yaşam 6-7-8 Ekim serhildanları ruhuyla sağlanır

6-7-8 Ekim Kobanê eylemleri AKP iktidarının gerçek yüzünü açığa çıkarmıştı. Zaten Rojava Devrimi’ne ve Kobanê’ye El Nusra ve DAİŞ’i saldırtması karakterini gözler önüne sermişti.

6-7-8 Ekim 2014 Kobanê direnişini destekleme serhildanlarının üzerinden 4 yıl geçti. Bu serhildanlar Kobanê’yi özgürleştiren ve Ortadoğu’da demokratikleşmenin önünü açan serhildanlar olarak tarihe geçecektir. Bu serhildanlar aynı zamanda Kürdistan tarihinin en kapsamlı serhildanları olmuştur. Zaten bu nedenle AKP iktidarı çok öfkeli biçimde halka saldırmış, onlarca Kürt insanını katletmiştir. O güne kadar Kürtleri kontrol altına aldığını iddia ederek iktidarını sürdürmüştü. Ancak 6-7-8 Ekim serhildanları AKP iktidarı ve Tayyip Erdoğan’ın iddialarını sarsmıştır. Kürtlerin 4 parçada yükselişini ancak topyekün savaşla durduracaklarını düşünmüşler, bu serhildanlar sonrası toplanan ilk Milli Güvenlik Kurulunda savaş kararı almışlardır.

Tayyip Erdoğan DAİŞ’le işbirliği yaparak Kürt Özgürlük Hareketi’ni etkisizleştirmek ve DAİŞ’le Suriye ve Ortadoğu’da güç olmayı hedefliyordu. 6-7-8 Ekim serhildanları Tayyip Erdoğan ve Hakan Fidan’ın DAİŞ’le amaçlarına ulaşma hesaplarını bozmuştur. Kürtlerin DAİŞ’le durdurulamayacağı görülünce bizzat Türk devleti devreye girmiştir. Bu nedenle İmralı’daki görüşmeler sonucu hazırlanan ve hükümet yetkilileriyle Dolmabahçe’de okunan demokratikleşme ve bu temelde Kürt sorununun çözümünü sağlama mutabakatı reddedilmiştir. Kürt Halk Önderi üzerinde tecrit uygulanmış, 7 Haziran seçim sonuçları kabul edilmemiş; Suruç’ta 33 sosyalist genç katledilmiş; 24 Temmuz 2015’te yüzlerce uçakla saldırılarak topyekün savaş başlatılmıştır. Tüm bunlar 6-7-8 Ekim serhildanlarının Tayyip Erdoğan’ın hesaplarını bozması sonucu olmuştur. O günden Tayyip Erdoğan’ın 6-7-8 Ekim serhildanlarına öfkesi dinmemiştir.

6-7-8 Ekim serhildanlarına daha ilk günden azgınca saldırarak onlarca Kürt insanı öldürülmüştür. Aslında çok şiddetli bir saldırı olmasaydı bu eylemlerde bu kadar insan ölmezdi. Ancak Tayyip Erdoğan için Kobanê’nin düşmesi çok önemli olduğundan bu düzeyde saldırgan olmuştur. Aslında Tayyip Erdoğan Kürt halkına karşı savaş kararını bu serhildanlara saldırarak almıştır. Nitekim o günden bu güne saldırılarını sürekli artırmıştır. Karşısında direniş gördükçe daha da çılgınca saldırılara yönelmiştir. 1960’lı ve 1970’li yıllarda Vietnam’da yenilgiye doğru giderken ABD’li komutanların daha fazla asker, daha fazla uçak, daha fazla tank istemesi gibi Tayyip Erdoğan da savaşta sonuç alamadıkça savaş naralarını daha fazla artırmıştır. Sanki 6-7-8 Ekim serhildanlarında yaşadığı korkuyu üzerinden atamamıştır.

6-7-8 Ekim serhildanları hem DAİŞ’i yenilgiye uğratmış; hem de Erdoğan’ın yüzündeki maskeyi indirmiştir. Erdoğan’ın Kürt ve demokrasi düşmanlığı bu eylemlerle açığa çıkarılmıştır. Kobanê düştü düşecek, diyerek tahrik ettiği Kürt halkı 6-7-8 Ekim serhildanlarıyla AKP iktidarını düşecek hale getirmiştir. Yoksa birçok yoldan PKK’ye bu eylemler durdurulsun diye haber iletmez; İmralı’ya hemen heyet göndermezdi. Kısa süre önce Kobanê düştü düşecek diye hava basan Erdoğan’ın havası 6-7-8 Ekim serhildanlarıyla söndürülmüştür. Bu nedenle bu serhildanları çeşitli biçimde hep gündemde tutmuştur. 3 Hüda-Par’lının ölümünü sürekli gündemde tutarak onlarca yurtseverin polis, asker ve sivil çeteler tarafından öldürülmesini unutturmaya ve bu serhildanları farklı göstermeye çalışmıştır. HDP eski eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ı bu konuda suçlaması ve zindanda tutması da bu serhildanlara duyduğu öfkeyle bağlantılıdır.

6-7-8 Ekim serhildanları Kürt halk tarihine birçok bakımdan damga vurmuştur. Başka bir Kürdistan parçasındaki bir direniş toplumsal düzeyde ilk defa bu kadar yüksek derecede desteklenmiştir. Bu nedenle ulusal ruhu yaratmada bu serhildanların önemli bir etkisi olmuştur. Eğer bugün Kürdistan’ın 4 parçasında durum farklıysa bunu yaratan diğer parçalardaki direnişleri etkileyen bu tür eylemlerdir. Kürt Halk Önderine yönelik 9 Ekim 1998 komplosu sonrası da Kürdistan’ın 4 parçasında çok önemli sahiplenme eylemleri olmuştu. Bu tür eylemler 4 parçadaki halkımızı birbirine daha fazla yakınlaştırıyor, bu da bir bütün olarak tüm Kürtleri güçlü kılıyor. Zaten güçlü uluslaşma da bu tür eylemlerle sağlanıyor. Bu karakteriyle 6-7-8 Ekim eylemleri tarihteki yerini alacaktır; hem de Kobanê’yi zafere kavuşturan eylem olarak. Kuşkusuz Suruç sınırında aylarca sürdürülen eylemler de unutulmayacaktır. Zaten 6-7-8 Ekim serhildanları Suruç sınırındaki serhildanların zirvesi olarak görülmelidir.

6-7-8 Ekim serhildanları Bakurê Kürdistan’daki en büyük serhildan olmuştur. Kuşkusuz 1990’lı yılların başındaki serhildanlar, özellikle 1992 Newroz’undaki serhildanlar çok büyük serhildanlardı. Yüzlerce Kürt yurtseveri bu serhildanlara saldırı sonucu katledilmişti. Yine 2006 Mart’ında 14 gerillanın kimyasal silahla katledilişi sonucu gerçekleşen serhildan da Kürdistan tarihinin en büyük serhildanları arasında yerini alacaktır. 2006 Mart’ında Amed günlerce Kürt gençlerinin ve halkının denetiminde kalmıştı. 6-7-8 Ekim serhildanı ise aynı anda Bakurê Kürdistan’ın her yerinde gerçekleşen ve birçok şehrin, ilçenin ve önemli ana yolların Kürt gençlerinin kontrolüne girdiği bir serhildan olmuştur. Birçok yerde asker ve polisler çekilmek zorunda kalmıştır. Amed’den Başurê Kürdistan sınırındaki Habur kapısına kadar tüm yollar, il ve ilçeler gençlerin kontrolüne geçmiştir. Bu kadar yaygın ve etkili olduğu için 6-7-8 Ekim serhildanları unutulmayacaktır. Kuşkusuz çok önemli dersler çıkarılması gereken bir serhildandır.

Bu serhildandan sonra savaş kararı alan ve savaşa hazırlanan bir devlet vardır. Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu 2015 yazında biz bir yıldır savaşa hazırlanıyorduk; bu konuda bir yıl önce asker ve polise talimat verdik, diyerek bu gerçekliği itiraf ediyordu. Ancak Kürt siyasi güçleri bir bütün olarak devletin savaş hazırlığını görerek direniş hazırlığı yapmamıştır. 6-7-8 Ekim serhildanlarında Kürt halkının yükselen gücü görülmüştür. Türk devleti bu gücü gördükten sonra ya çözüm için adım atacaktı, ya da savaşa hazırlanacaktı. Çözüm politikası olmayınca savaşın geleceği görülmeliydi. En azından Dolmabahçe Mutabakatı reddedildiğinde bu anlaşılmalıydı. Ancak İmralı’daki görüşmeler doğru ele alınmadığından bir gaflet durumu yaşanmıştır. Kürt Halk Önderi defalarca bu görüşmelerden olumlu sonuç çıkması zayıf bir ihtimaldir; esas yön şiddetli bir savaşa doğrudur, diyerek uyarmasına rağmen bu gaflete düşülmüştür. Çatışmasızlık ortamının yarattığı rehavet ve kolay yollardan kazanma isteği böyle bir gafleti ortaya çıkarmıştır. Niyetler ve isteklerle gerçekler karıştırılmıştır.

Aslında 6-7-8 Ekim Kobanê eylemleri AKP iktidarının gerçek yüzünü açığa çıkarmıştı. Zaten Rojava Devrimi’ne ve Kobanê’ye El Nusra ve DAİŞ’i saldırtması karakterini gözler önüne sermişti. Ancak gerçeklere göz yumulup kolay yollardan özgür ve demokratik yaşama kavuşma yanılgısı içine girilince AKP iktidarının savaş hazırlıkları görülüp ona göre hazırlık yapılmamıştır. Savaşa hazırlıksız yakalanmanın sonuçları sadece öz yönetim direnişlerinde görülmemiş; daha sonra belediyeler ve siyasetçilere saldırıldığında da gereken örgütlülükle ve direnişle cevap verilmemiştir. 6-7-8 Ekim Kobanê eylemlerinin yıl dönümünde tüm toplum olarak bir muhasebe yaparak geçmişteki yanılgıların özeleştirisini vermek gerekir. Kuşkusuz sadece bir kesim değil; Kürt özgürlük mücadelesinde sorumlu olan herkes. Tabi ki Kürt halkı da kendi payına düşen özeleştiriyi verebilmelidir. Çünkü sadece demokratik siyasi alan, gençler ve kadınlar değil, bir bütün halkımız da çatışmasızlık ve İmralı görüşmeleri ortamında zor koşullarda mücadele etme anlayışından uzaklaşmış, bu da soykırımcı sömürgeciler saldırdığında direnişlerde zafiyetler ortaya çıkarmıştır.

Kürt halkını zafere götürecek 6-7-8 Ekim serhildanlarındaki ruhtur. Bu ruhla yaşandığı ve ayağa kalkıldığında hiçbir soykırımcı sömürgeci güç Kürt halkının özgürlük iradesi önünde duramayacaktır.

Kaynak: Yeni Özgür Politika