Şehit gerillaların günlüklerinde 15 Şubat

Gerillada farklı tarihlerde yaşamını yitiren ve tek ortak arzuları Kürt Halk Önderi Öcalan'ı görmek olan Jindar Ezgi Dersim, Arjin Çem, Zinarin İntikam ve Helin Murat'ın, günlüklerinde 15 Şubat'ın kendileri için ne ifade ettiğini anlatıyor.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısı ile PKK saflarına katılan ve kendisini hiç tanımadan Kürdistan’ın bambaşka coğrafyalarında yaşamını yitiren kadın gerillaların 15 Şubat’a yönelik duygu ve düşünceleri günlüklerine, mektuplarına yansıyor. Farklı tarih ve coğrafyalarda yaşamını yitiren YJA Star Komutalarından Helin Murat, Jindar Ezgi Dersim, Zinarin İntikam ve Arjin Çem’in günlüklerinden 15 Şubat okuyalım.

Dersim’de 2018 yılında yaşamını yitiren YJA Star gerillası ve komutanlarından Jindar Ezgi Dersim’in kamp günlüklerinde Öcalan’a hitaben yazdığı satırlar şöyle: "Bugüne sığdırabildiklerimi yansıtmaya zorlanıyorum… Sen de toplanan değerleri kucaklamaya, yüreğim yeter mi? Önderlik, değerle o kadar çok bütünleşmiş ki, hepsini içi içe yaşıyorsun. Tarihi, isyanlar, bugün, Şehitler ve bizim gerçeğimiz. Şeyh Said’i düşünmeden ve peşi sıra diğer isyanları ve katliamları anmadan, düşünmeden, önlerinde saygıyla eğilmeden, bugün yaşanabilir mi?

Kadim halkımızın son yüz yıllık tarihini, karartan ve trajedilere boğan 15 Şubat 1925’te startı verilen komplo hissedilmeden, bugün yaşanabilir miydi? Hepsinin yoğunlaşmış acısını hissetmeden, yaşanabilir miydi? Önderliği, bu kadim tarihin toplamı ve bileşkesi olarak kavramadan, onu hissedebilir miydim? Tüm Kürt tarihinde ve varlığından alınmak istene intikamın, Önderliğimin şahsında yapılmak istendiğini görmeden, bu güne doğru anlam verebilir miyim? Anlamın, doğrunun, iyinin ve güzelin yaratıcısı, koruyucusu ve taşıyıcısı olan Önderliğimizin, denizler ortasında boğdurulmak istenen ışığının, her şeye rağmen gözleri kamaştıran şavkının büyüsüne kapılmayan var mı gerçekten?

BU SEFER ACILARIMIZI DEĞİL MUTLULUĞUMUZU PAYLAŞIYORDUK

Bugünü yaşarken, aklıma sürekli Zogras’ta yaşadığım 15 Şubat günü geldi. O gün kampımıza, değerli komutanım, benim için efsane olan ve çok şey borçlu olduğum ve kendisini hep sevi ve özlemle hatırladığım Reşit arkadaş gelmişti. 15 Şubat için toplantı yapacaktı. Yerde biraz kar vardı. Hava soğuktu. Ama hepimizi dışarı çıkardı, araziye götürdü, kuru bir toprak parçası bulup oturmamızı sağladı ve başladı konuşmaya. Neler anlatı biliyor musun sevgili günlük? Önderliğe ilişkin gördüğü rüyalardan. Hepimize sordu, Önderliği rüyalarımızda görüyor muyduk, onu en son ne zaman ve nasıl görmüştük ve en unutamadığımız rüyamız hangisiydi, bunu paylaşmamızı istedi.

Bu sefer Önderliğe ilişkin acılarımızı değil, bizzat Önderliğin kendisinden kaynaklı mutluluğumuzu paylaşıyorduk. Tabi değerli komutanımız Reşit arkadaş da rüyasını paylaştı. Yarıladığımız yol, çok değerli, en güzel insanların hayatlarıyla döşendi çünkü bakmaya doyamadığımız, bir tek gülümsemelerinin bizi en zoru yapmaya teşvik ettiği en güzel insanlar… Ama daha, almamız gereken, öyle çok yol var ki! Yürüyecek güç, cesaret, istem ve irade, her zaman hazır ve nazır olmalı.

Sevgili Önderliğim, orada geçirdiğin her ana, yüreğimize saplanan bir hançer gibi. Ne kadar kanasak da, bu lanetin perdesini yırtıp, sıcak ellerine ulaşamıyoruz, başımızı o engin yüreğine yaslayıp, doyasıya hasret gideremiyoruz. Eziliyoruz, kahroluyoruz... Sana, halkımız ve şehit yoldaşlarımıza verdiğimiz nice söz ve görev; bizleri bekliyor. Bunları başarmadan, senin, halkımızın, şehit yoldaşlarımızın ve insanlık tarihinin karşısında, başı dik ve onurlu çıkamayacağımızı biliyoruz. Her şeye rağmen, eksiklik ve hatalarımıza rağmen, senin kızların olmak, dünyanın en büyük onunu. Sözlerimizin, görevlerimizi haklarını yerine getirmeye çalışacağız, bu çaba, en değerli ve bizi de anlamlı kılacak tek değerdir.

ÇEM: ORADA BULUNMANI YÜREĞİM VE BEYNİM ARTIK KALDIRAMIYOR

YJA Star gerillası ve komutanlarından Arjin Çem’in günlüklerinden 15 Şubat komplosuna karşı duygularını şöyle yazıya döküyor:

"Anlamın ve hissin yaşattığı erdemli insana... Lanetin her tarafı etkisine aldığı gün bugün. İnsanlık onurunun çiğnetildiği, yalancı zalim uygarlığın kirli yüzünü en acımasız bir biçimde gösterdiği gün. Yüce insan şahsında hakların, kadınların, gençlerin, çocukların esaret altına alındığı karanlık gün. Tam 8 yıl oldu. Senin insana dokunmadığın, dört duvarı betonla çevrili hücrede geçirdiğin 8 yıl. Her saniyesi işkence baskı ve boğma denemelerini yapıldığı o hücrede tek başına yalnızlığa mahkum edildin. İnsanlık ayıbı bir gün temize çıkmayı başarabilecek mi? Başkanım bugün yalnızca senin hücrede geçirdiğin zamanı yaşıyorum. Seninleyim, acılarına ıstırabına ortak oldum. Yetersiz yoldaşlığımı aşma ve bizden beklediğin görevleri yerine getirme karalılığını yakalamaya çalıştım.

Bugün Kürdistan ve dünyanın birçok yerinde Kürtler yas tutuyor. Meydanlarda sana bağlılık yemini ediyor. Buna rağmen egemen güçler biz Kürtlere kulak asmıyor. Onların güçleri karşısında biz kendimizi seni özgürleştirecek güce ulaştıramıyoruz. Yetersiz yoldaşlık da devam ediyor. Sensiz geçen her an işkence Başkanım. Orada bulunmanı yüreğim ve beynim artık kaldıramıyor. Viyan'dan sonra acımız daha da büyüdü. Senin ve onlar karşısında suçluluğumun derinden hissettikçe en anlamlı cevabın ne olduğuna yoğunlaşıyorum. Seni çok özledim başkanım. Emeğine layık olacağım.

İNSANLIĞIN KARA MİLADI: 15 ŞUBAT

YJA Star gerilla komutanlarından olan ve 2017 yılında Amed eyaletinde yaşamını yitiren Zinarin İntikam, farklı tarihlerde kaleme aldığı 15 Şubat komplosuna ilişkin duygu ve düşünceleri sadeliği ile dikkat çekiyor.

"Kara gün; Kürtler ve insanlığın kara miladı: 15 Şubat... Bugün 15 Şubat uluslararası komplonun 15. yılına giriyoruz. Bütün dünya egemen devletlerin adeta el ele vererek çok haince ve hiçbir insanlık değerini kendi içinde barındırmadan Önder Apo şahsında Kürde ve tarihten süzülüp gelen halkların özgürlük iradesine karşı tezgahlanan komplonun yıl dönümünü yaşıyoruz. Bugünü ilk gün ki gibi acı, öfke, kin, nefret ve intikam dolu karşıladığımız gibi daha çok tarihsel anlamlar yüklüyoruz. Bu komplonun tüm insanlığın yani tanrıca soyunun erdemli yaşam mücadelesiyle bağlarını görerek yaşanan komplonun tanrıca ana kültürüne karşı tezgahlanan biçimiyle bugün çıplak krallar ve onların gözü dönmüş kulları tarafından bir gelenek gibi süre geldiğini anlıyoruz.

Önderlik İmralı’dan çıkmadan yaşadığımızı sanılmamalı, hiçbir güzelliği güzel olarak görmemeliyiz. Komplonun ikinci ve en önemli ayağı olan yetersiz yoldaşlığın özeleştirisini doğru ve yeterli bir biçimde vermeliyiz. Yetersiz yoldaşlık; gaflete olan, olan biteni anlamayan, günü birlik, tarihsel gerçeklikten, özgürlük amaçlarından kopuk, küçük düşünen, bireyci-bencil olandır. Gaflet hali ölüm anıdır. Bütün bunların özeleştirisinin doğru verilmesi önemlidir. En doğru özeleştiri kendini Önderlik gerçeğiyle doğru bütünleştirmekten geçer. Böyle olan birisi komploya karşı doğru bir duruşun sahibi olabilir ve komployu kendi şahsında boşa çıkarabilir. Doğru yaşamayı bilirsek doğru savaşır ve 2013 yılını Önderliğin fiziki özgürlüğünü sağlandığı yıl yapabiliriz.

HELÎN MURAT: ÖNDERLİKSİZ YAŞAMI ASLA KABUL ETMEYECEĞİZ!

Yaşamını yitiren YJA Star Komutanlarından Helin Murat Cilo günlüklerinde komplo ‘15 Şubat eylemsellikleri’ başlığı altında şu ifadelere yer veriyor: "Kürdistan’ın dört bir yerinde 15 Şubat komplosunu protesto eylemleri başlatıldı. En dokunaklı görüntülerden biri çocukların, gençlerin yanı sıra beyaz tülbentli, uzun fistanlı anaların panzerlere taş atmasıydı. Bu iradeyi Türk basını sınırlı yansıttı.

Önder Apo’ya karşı geliştirilen uluslararası komplonun 16. yılını geride bıraktık. Ve 5 Nisan’dan beri Önderlikten haber yok. Ne yazık ki Önderliğimiz bir 15 Şubat’ı daha İmralı’da geçiriyor. Bu konuda tarih bizi affetmeyecektir. Bu yıl, birkaç gün önceki katliamlar, komplocu güçlerin bizlere vermek istediği bir mesajdı. Yüzlerce insanımız, direnişçi Cizre’de diri diri yakıldı. Dünya bunu izledi. Kimse Kürt soykırımını görmek istemiyor. Kapitalist sistemin devletlerinden ne beklenebilir ki…

Düşman, bu Şubat ayını, kış koşullarını fırsat bilerek vahşetini daha da büyütüyor. En büyük direnişi yine İmralı’da Önder Apo gösteriyor. Önder Apo’nun İmralı gibi en ağır işkence koşullarında bu çözüm modellerini gerçekleştirmesi, insanlığın vahşi kapitalizm çılgınlığına ‘dur!’ diyebilecek tek seçenektir. Bunun dışındaki çabaların liberalizme hizmet etmekten kurtulamayacağı açıktır. Önder Apo’nun ışığında hepimizin gözleri, yürekleri canlandıkça, ışıkla, güzellikle doldukça özgür yaşamın büyük hazzını yaşıyorum. Gerçek aşk yoluna girmeye başladığımızı hissediyorum. Tüm insanlık için bundan öte ne mutluluk olabilir ki? Özgürlüğün kazanacağı kesindir. Önder Apo bunun her türlü tedbirini almış. Bize düşen de bunun değerini bilerek çok çalışmak, doğru tarz ve tempoda kıran kırana mücadeleci kişilik yaratmaktır."