Abdullah Öcalan ve Mandela yüreği özgürlük için atan insanlara umut oldu

Prof. Dr. Mohamed Rifat El-İmam, Nelson Mandela ile Abdullah Öcalan'ın ortak özelliklerini kaleme aldığı makalesinde, halkını esaretten kurtarmak için mücadele başlatan her iki liderin de yüreği özgürlük için atan insanlara umut olduğunu belirtti.

MOHAMMED RIFAT EL-IMAM

Mısır Dışişleri Konseyi Üyesi ve Mısır Damanhour Üniversitesi Sanat Fakültesi eski Dekanı Prof. Dr. Mohamed Rifat El-İmam, Güney Afrika Devlet Başkanı Nelson Mandela ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın yaşamını konu alan, "Mandela ve Öcalan: Uzun geceden özgürlük şafağına" başlıklı bir makale yazdı. Prof. Dr. Mohamed Rifat El-İmam, makalesinde herkese seslendi:  "Mandela'nın özgürlüğü için Güney Afrika'da yürütülen kampanyadan ders alalım. Dolayısıyla Rêber Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünün sağlanması gerekiyor. Bunun için her yerde çalışmak lazım."

Prof. Dr. Mohamed Rifat El-İmam’ın makalesinde şu ifadeler yer aldı:

Şüphesiz günümüzde iki kahraman şahıs öne çıkıyor; biri halkının özgürlüğü ve onları zalimlerin zulmünden kurtarmak için, diğeri özgür bir yaşam inşa etmek için mücadele etti. Bu iki özgürlük savaşçılarından biri Güney Afrika'nın lideri Nelson Mandela, diğeri aydın lider Abdullah Öcalan'dır. Her ne kadar bu iki lider zaman ve mekan olarak birbirlerinden uzak olsalar da biyografilerini ve yolculuklarını düşünürseniz mücadele haritalarında birçok benzerlik bulacaksınız.

Nelson Mandela ve aydın lider Abdullah Öcalan, her iki liderin de köklerinin köylere dayandığı söylenebilir. Mandela, çalışmalarına başladığı Transkeî’nin Mvez köyünde doğdu. Öcalan da aynı dönemde Urfa’nın Halfeti ilçesine bağlı Amara köyünde doğdu. Mandela'nın çevresi, baskıcı ve zalim beyazlar tarafından ezilen, dışlanan, hakları yok sayılan siyahilerden oluşuyordu. Öcalan'ın çevresini ise, Kürtler, Türkmenler, Müslüman Türkler, Süryaniler ve Hristiyan Ermeniler oluşuyordu. Öcalan, 2. Dünya Savaşı'ndan 4 yıl sonra, 4 Nisan 1949 yılında doğdu. Mandela ve Öcalan ilk eğitimlerini kırsal çevrede aldılar, ardından hazırlık eğitimlerini bölgelerindeki en yakın kasabada aldılar, Mandela Hîlîntab, şehrinde, Rêber Öcalan ise Antep’in Nizip kentinde okudu.

Her iki önder de gençliklerinin başında, ufku sınırlı olan köyleri ve küçük kasabaları terk ederek toplumsal ve siyasi hareketlerin olduğu büyük şehir merkezlerine gittiler. Mandela Johannesburg'a yerleşti ve Öcalan ise öğrenimini Ankara'da tamamladı. Aynı zamanda hem Mandela'nın hem de Önder Öcalan'ın, halkını iktidarlardan ve zalimlerden kurtarmak için büyük bir ruhla mücadele verdikleri ve bu şekilde mücadelelerini sürdürdükleri söylenebilir. Mandela-Öcalan'ın aydın yapısı lise yıllarından gençliğinin başlangıcına kadar dinsel bir karakter taşıyordu.

ÖĞRENCİLERE ÖNCÜLÜK ETTİLER

Lisede her ikisi de Marksizme ilgi duyuyordu. Mandela Latin Amerika'daki Marksist deneylerle ilgilenirken Önder Apo, özellikle Leo Huberman’ın yazdığı “Sosyalizmin ABC”sine ilgi duydu. Mandela ve Öcalan isimli gençlerin her ikisi de hukuk okumak için üniversiteye gittiler. Mandela eğitimini bitirince Johannesburg şehrinde avukat olarak çalıştı. Öcalan ise 1971 yılının sonbaharında İstanbul Üniversitesi’nden Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne geçti.

Mandela ile Öcalan'ın manevi mücadelesinin oluşmasının temelleri üniversite yıllarında atıldı. Johannesburg kentinde protestolar başlamıştı. Ankara Üniversitesi'nde ise Öcalan, 1972 yılının Mart ayında özgürlük savaşçısı Mahir Çayan ve arkadaşlarının katledilmesine karşı öğrenci protestolarına öncülük etti. Her iki devrimci genç de çocukluklarının başında zalim iktidara karşı benzersiz bir mücadele yürüttüler. Johannesburg'da Mandela beş yıl süreyle yasaklandı ve faşist beyaz yetkililer tarafından aranıyordu. Ankara'da Türk faşist yetkililer ise Nisan 1972'de 23 yaşındaki bir üniversite öğrencisini tutukladı ve 7 ay hapis cezasına çarptırdı. Şaşırtıcı olan şu, Nisan 1949 yılı Öcalan'ın doğduğu yıl, Nisan 1972 yılı ise Önder Apo'nun devrimci doğum yılıdır.

Johannesburg'un baskıları ve Ankara'nın tutuklama kararı Mandela ile Öcalan'ın mücadelesinin yükselmesine neden oldu. Güney Afrika'da Mandela, faşist beyaz hükümetinin Apartheid sistemine karşı 1944 yılında Afrika Ulusal Kongresi'ne (ANC) katıldı. Önder Öcalan da Kürt halkının kimliğinin tanınması için öncü bir rol üstlendi ve mücadelesine başladı. Bir kez daha yüreği özgürlük için atan insanlara umut oldular.

Afrikalı lider ve Kürt lider, ideolojik-politik bir grup olarak faşist sisteme karşı barışçıl bir mücadele stratejisi geliştirdi. Güney Afrika'da Mandela, Gandi’nin Hindistan'daki deneyiminden ilham alan şiddet içermeyen mekanizmayı benimsedi. Apartheid politikalarının tehlikelerine ve felaketlerine dış dünyanın dikkatini çekmek istedi. Mandela işçi kitleleri arasında propaganda yaptı ve nasıl bir yönetim şekli olacağı konusunda önemli dersler verdi. Türkiye'nin başkentinin merkezinde Öcalan, Haki Karer, Kemal Pir ve diğer yoldaşlarıyla birlikte 1970’li yılların başında bir manifesto yazdılar, yani Kurdistan devriminin yolunu açtılar.

DEVRİM MÜJDESİ

Mandela aynı zamanda devrim için birçok önemli adım atarak Güney Afrika halkına rol model oldu. Ayrıca Öcalan’ın mücadelesi de en güçlü aşamaya ulaştı ve çok geçmeden devrimin yayılarak bir halk hareketi haline geldi. Özellikle Amed, Ağrı, Dersim, Elazığ, Antep, Urfa gibi birçok bölgede mücadele büyüdü. Barışçıl mücadelenin sahada somut olumlu sonuçlar alamamasından kaynaklı her iki lider de silahlı mücadele deneyimlerinden ilham alarak silahlı devrimci örgütler kurdular.

Mandela, Afrika kıtasının güneyinde AMCA MK askeri kanadını kurdu, Apartheid politikalarına karşı mücadeleyi yükseltti ve bir milyon şehidi olan Cezayir'de askeri eğitim verdi. Öcalan, Amed’de Kurdistan İşçi Partisi'ni (PKK) kurdu ve genel merkezini Filistinli silahlı gruplarla birlikte eğitim aldığı Beyrut'a taşıdı. 1984 yılının Ağustos ayı ortalarında silahlı mücadeleye başlayan PKK, Türk yetkililerin, Maraş, Malatya, Adıyaman ve Elazığ’da yaptıkları katliamları ve Diyarbakır cezaevindeki vahşetlerini ortaya çıkardı.

ÖZGÜRLÜĞE GİDEN YOLU GÖSTERDİLER

Hem Mandela hem de Öcalan hapse atıldı. Mandela serbest bırakıldıktan sonra, Güney Afrika’da demokratik bir değişim yarattı. Önder Apo da İmralı Cezaevi'nde Kürt halkına özgürlük haritası çizerek halkların yolunu aydınlattı.

Tüm uluslararası insan hakları kurumlarına çağrıda bulunuyorum; nasıl ki 18 Temmuz “Uluslararası Nelson Mandela Günü” olarak kabul edildiyse, her yıl 4 Nisan'ı da Öcalan Barış Günü olarak kabul edilsin. Ayrıca Mandela'nın Güney Afrika'da yürüttüğü özgürlük kampanyasından da ders almaya çok ihtiyaç var. Dolayısıyla Önder Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünün sağlanması gerekiyor. Bunun için her yerde çalışmak gerekiyor.