DİTAM'ın Sur çalışması sürecek

Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi(DİTAM), Surlularla ilgili çalışmasını sürdürecek. DİTAM'dan Dilan Kaya, 6 bin aileden 500’ü ile görüşüldüğünü ama bunun az olduğunu söyledi.

Amed’in Sur ilçesinde sokağa çıkma yasaklarından kaynaklı göç etmek zorunda kalan ailelerle görüşen DİTAM çalışanları, görüştükleri ailelerin hak temelli ihtiyaçlarının olduğunu belirterek, “Bu ailelerin şu anda kentin neresinde ve hangi koşullarda yaşadıklarına dair çok güncel bilgiler veya çalışmalar yoktu. Farklı gündemlerden dolayı Sur, odaklardan düşmüştü” dedi.

Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM), Amed’in Sur ilçesinde sokağa çıkma yasakları nedeniyle evlerinden göç etmek zorunda kalan ailelerle “Diyarbakır ili Sur ilçesinde yerinden edilen ailelerin temel haklara ve kamu hizmetlerine erişimi” adı altında gerçekleştirdikleri görüşmelerin sonuçlarını geçtiğimiz günlerde bir proje olarak kamuoyuyla paylaştı. İngiltere Büyükelçiliği'nin desteğiyle hazırlanan ve 1 Ağustos 2017'de startı verilen proje kapsamında 500 aile ile görüşülüp veriler toplandı. Görüşülen aileler baz alındığında yerinden olan ailelerin yüzde 40’ı Sur ilçesinin yasak konulmayan mahallelerine, yüzde 26’sı Sur’a en yakın ilçe olan Yenişehir’e (ağırlıklı olarak Şehitlik semti), yüzde 30’u Bağlar’a, kalan yüzde 5’i ise Kayapınar’a göç etti.

* Görüşülen aileler içerisinde 43 çocuk çatışmalar sonrası gittikleri okulu tamamen bıraktı.

* Görüşülen erkeklerin yüzde 52’si, kadınların yüzde 96’sı herhangi bir işte çalışmıyor. Ailelerin yüzde 62’sinin düzenli bir geliri yok. Çalışabilenlerin yüzde 56’sı ise kayıt dışı.

* Saha araştırmasına göre aileler yasak sırasında engelli ve hastalarını tedavi edemedi ve ilaç bulma noktasında zorluklar yaşadı.

* Ziyaret edilen ailelerden 302 kişinin kronik hasta ve 177 kişinin engelli olduğu tespit edildi.

* Görüşülen annelerin çoğunda sütten kesilme, akut stres bozukluğu, depresyon, uyku bozukluğu, öfke kontrol problemi, içe kapanma, ölüm ve gelecek korkusu, güvensizlik gibi durumlar sıkça yaşandı.

* Çatışmaların üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen 60 çocukta “travma sonrası stres bozukluğu” belirtileri tespit edildi.

EVLERİ YIKILDI EŞYALARI KAYBOLDU

Yasak esnasında ailelerin büyük bölümünün evini terk ettiği, evlerinden çıkmak istemeyen yurttaşların elektrik ve su kesintisi, yiyecek sıkıntısı, sağlık sorunları nedeniyle daha sonra evlerini terk ettiği belirtildi. Ailelerin büyük bölümünün yasak esnasında evleri yıkıldı ve eşyaları kayboldu. Ailelerin eşya tazminatı olarak 200 TL ile 11 bin TL arasında ödeme aldıkları, miktar düşer endişesi ile kimsenin ödemeye itiraz etmediği vurgulandı. Yasak üzerinde uzun zaman geçmesine rağmen çoğu ailenin halen eşya ödemesi almadığı da belirtildi.

BÜYÜK ÇOĞUNLUK DEVLETLE UZLAŞMADI

Görüşülen ailelerin 4’te 3’ü evsiz kaldı, devlet yetkilileri evler için senetli ve tapulu ayrımına gitti. Senetli evlerde yaşayanlara herhangi bir bilgi verilmedi, tapu sahibi ailelere üç koşul (maddi tazminat, TOKİ’de bir konut veya Sur’daki evlerine karşılık Sur’dan bir ev) sunuldu. Bu koşulları yeterli bulmayan aileler verilen tazminatın evlerinin değerini karşılamadığı, TOKİ ve Sur’dan ev almak isteyenlerin ise borçlanacağı vurgulandı. Aileler evlerinin ne zaman kendilerine teslim edileceğini bilmezken, hepsinin Sur’da yaşamak istediği ifade edildi. Görüşülen ailelerden yüzde 88’i devletle uzlaşmadı, 12’si ise uzlaşı yoluna gitti.

ÇÖZÜM İÇİN YÖNLENDİRİLDİLER

Projenin ikinci ayağı çerçevesinde görüşülen aileler sorunların çözümü ve ihtiyaçlarının karşılanması için 16 farklı kamu kurumu ve sivil toplum kuruluşuna yönlendirildi. 98 ailenin yıkılan evleri ile ilgili hukuksal destek, 6 ailenin ise eğitim hakkının engellenmesinden dolayı Amed Barosu’na, 41 kişinin ise psikolojik destek için TİHV’e yönlendirildiği açıklandı.

ÖNCELİKLE DURUM TESPİTİ

Projenin saha pratiğinde yer alan DİTAM çalışanlarıyla, projenin amacını ve bundan sonrasını konuştuk. Projenin tüm aşamalarında yer alan ve sahadaki çalışmanın detaylarına hakim olan DİTAM çalışanlarından Dilan Kaya, neden böyle bir proje başlattıklarına ilişkin şu bilgileri verdi: “Sur’da yerinden edilen ailelerin hak temelli, sivil toplum ve kamu hizmetleri mekanizmalarına ne kadar ulaşabildiklerine, şu anda kentin neresinde ve hangi koşullarda yaşadıklarına dair çok güncel bilgiler veya çalışmalar yoktu. Türkiye’deki farklı gündemlerden dolayı Sur, odaklardan düşmüştü. Bizim de bu projedeki amacımız Surlu ailelerin mevcut durumunu öğrenebilmek ve nihayetinde bu aileleri kamu, yerel yönetim ve sivil toplum hizmetlerine yönlendirebilmekti. Ailelere giderken onların hem sosyo-ekonomik hem de aile yapılarını analiz edebilmek için bu proje kapsamında yaptığımız bir anket ile gitmiştik. Bu sürece başlamadan önce bir erişim haritası hazırladık. Kent merkezimizde verilen hizmetleri belirli bir sistematikle kitapçığa döktük.”

Ailelere gitmeden önce onları arayıp kim olduklarını ve neden böyle bir projeyi çalıştıklarına ilişkin bilgiler verdiklerini söyleyen Kaya, "Onlara gitmekteki amacımızın ne olduğunu bir ön bilgilendirme olsun diye anlattık. Kendilerinden randevu ve izin talep ederek görüşmeler yaptık. O yüzden sahadaki çalışmamız, ailelerin ne yaptığımızı bildiği ve bu alanda ihtiyaca göre onları ilgili kurumlara yönlendirmeler üzerinden gerçekleşti" dedi.

DİTAM ÇALIŞMAYI SÜRDÜRECEK

Projeyle ilgili bulguları bulma aşamasının bittiğini ama 6 bin aileden 500’ü ile görüşüldüğü için bu sayının az olduğunun altını çizen Kaya, konuşmasına şöyle devam etti: “Ailelerle görüşme alanındaki çalışmalar temel verilerin ortaya çıkması için devam etmesi lazım. Tabii sonuç olarak basmayı düşündüğümüz kitabın tasarımı Nisan ayında başlanacak ve Kürtçe, Türkçe ve İngilizce olmak üzere üç dilde çevirileri olacak. Kitap basıldıktan sonra DİTAM’ın hakim olduğu veya kurumsal yapı olarak yetemediği alanlarda başka kurumların devreye girmesini sağlayacağız. Örneğin bu ailelerin kadın ve çocuk fertlerini psiko-sosyal desteğe ihtiyacı var ama bu DİTAM’ın alanı değil. Bu alan ile ilgili çalışma yürüten sivil tolum örgütleriyle ve kamu yapılarıyla bir araya gelebilecek ortamlar yaratmaya çalışıyoruz. DİTAM’ın burada üstlenebileceği çalışma alanı hak temelli konular olabilir. Bu ailelerin temel hakları olan barınma, eğitim ve sağlık hakları bir hak değil de bir lütufmuş gibi bilmeleri, bu haklar istenirse alınır istenir verilir bir ilişkin üzerinden kurgulamaları onları hak temelli mekanizmalara yönlendirmemizi sağlıyor.”

PROJE AB’YE YÖNLENDİRİLECEK

Yürüttükleri çalışmanın sonuçlarını belirli odak gruplarıyla birebir paylaşıp ne yapabileceklerini konuşmak istediklerini aktaran Kaya, şunları ifade etti: “Bu konu tek başına bir kurumun ele alabileceği bir konu değil. Çok daha toplumsal ve karmaşık bir yapı gerekiyor. O yüzden raporu elde ettiğimiz aşamadan sonra ilgili kurumlarla görüşüp bu konuyu bir daha gündemde tutmak gerekecek. ‘Ortak ne yapabiliriz’ toplantıları Nisan ayından muhtemelen daha da artarak devam edecek. Çünkü raporun üç dilli basılmasında ki amaç da gönderilebilecek ve etki kurabilecek alanları artırmak olacak. İngiltere Büyükelçiliği’nin desteğiyle yapılan bir projeydi ve muhtemelen İngiltere’de bu alanlarda çalışan kurumlara ve Avrupa Birliği’ne yönlendirilecek. Ama en temelde bu kentteki bir sorunu yine bu kentteki paydaşlarla, yani ekonomi, kadın, sivil toplum ve benzeri alanlarla paylaşmak öncelikli hedefimizdir."

ÇALIŞMANIN FARKI YÖNLENDİRİCİLĞİ

Kendi projelerinin daha önce buna benzer çalışmalar yapan diğer kurumların projelerinden en yenisi olması nedeniyle güncel verilere sahip olduğunu vurgulayan DİTAM çalışanı Ebru Demir ise, şunları dile getirdi: “2 yıldan sonra böyle bir çalışmanı yapılması en temel farklardan biriydi. Bütün STK’lar kendi çalışma alanlarıyla ilgili çalışmışlardı. Kimisi çocuklarla psiko-sosyal destek çalışması, kimisi kadınlarla ev ziyaretleri yaparak onların durumunu açığa çıkaran çalışmalar yapmıştı. Bizim çalışmayı besleyen daha çok yönlendirme içerikliydi. Biz çalışmaya başlamadan önce birçok kuruma gidip yüz yüze görüşmeler sağladık. Böyle bir çalışma yapacağımızı ve ihtiyaca göre bize hangi hizmetleri verebilecekleriniz sorduk. Bu kapsamda görüştüğümüz birçok kurum üzerinden aileleri yönlendirdik. Bizim çalışmanın en temel farkı buydu.”

AİLELERİN TALEPLERİ VAR

Görüştükleri ailelerin bu çalışmaya olan yaklaşımlarına değinen bir diğer DİTAM çalışanı Ruşen Yakut, aileleri ziyaret etmeden önce izin alarak gitmelerine rağmen bazı ailelerin onlara karşı güven problemi yaşadıklarını ve çekinceli davrandıklarını belirtti. Bu çekingenlikten dolayı güven ilişkisini kolay kuramadıklarını anlatan Yakut, “İlişki kuramadığımız ailelerin sayısı çok azdı. Ailelerin bir bilgiye ihtiyaçları olması nedeniyle bizi karşılarken gayet ılımlı bir yaklaşım içerisindeydiler. Onlara ev ve eşyalarıyla ilgili sunulan koşulları yeterli görmemelerinden dolayı biz onlar kimi kurumlara yönlendirdik. Biz genelde görüşmeleri kadınlarla yaptık. Kadınlarında bizler talepleri kendileri ve çocukları için psikolojik destek, eşleri için de ekonomik sorunlarını giderecek olan iş talep etmeleriydi” şeklinde konuştu.