Dîcle Xabûr: YNK Mam Celal çizgisine dönmeli

Güney Kürdistan’daki Tevgera Azadî’nin ofislerinin YNK tarafından kapatılmasına tepki gösteren KJK Koordinasyon Üyesi Dîcle Xabûr, YNK'nin bir an önce Mam Celal çizgisine dönmesi gerektiğini belirtti.

Stêrk TV’de yayınlanan "Rojeva Jin" programına konuk olan KJK Koordinasyon Üyesi Dîcle Xabûr, Hakkari Milletvekili Leyla Güven ve PKK-PAJK'lı tutsakların Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecridi protesto etmek için girdikleri açlık grevini, siyasi soykırım operasyonlarını, 25 Kasım’da yapılan saldırıları ve Tevgera Azadî bürolarının kapatılmasına yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye’deki faşizmin üst boyutlara ulaştığını kaydeden Xabûr, artık 7 den 70’e, çocuk, kadın fark etmeksizin herkesin tutuklandığına dikkat çekti. Kürt Halk Önder, Öcalan'a yönelik tecridin artık tüm halklar üzerinde gerçekleştirilen bir tecrit olduğunu vurgulayan Xabûr, Leyla Güven ve tüm PKK-PAJK’lı tutsakların başlattıkları açlık grevinin önemli olduğunu belirtti.

HALKIN TUTUMU VE MÜCADELE BİÇİMİ HER ŞEYİ DEĞİŞTİRECEKTİR

Halkın bu grevlere verdiği desteğin anlamlı ancak yetersiz olduğunu söyleyen Xabûr, "2012 açlık grevleri sürecini unutmamalıyız. PKK tarihinde en kritik dönemlerde iradesiyle sürece yol veren halktı. Bu süreçte de halkın tutumu ve mücadele biçimi her şeyi değiştirecektir" diye konuştu.

Yerel seçim öncesi faşist AKP-MHP rejiminin başlattığı siyasi operasyonlara değinen Xabûr, bu korku ve saldırıların adım adım kaybetmeye yaklaştıklarını görmelerinden kaynaklandığını belirtti. AKP rejiminin tutuklamalarla seçim çalışmalarını durdurmaya ve halkı tehditle korkutmaya çalıştığını dile getiren Xabûr, "Erdoğan’ın kayyumları tekrar gündeme getirmesinin sebebi Kürtlere dönük soykırımın mesajıdır. AKP-MHP Rejimine "Ne yaparsanız yapın bedenlerimize yerleşen özgür irade tohumlarını yok edemeyeceksiniz" demeliyiz" diye belirtti.

KADIN KATLİAMLARI KAYYUM UYGULAMALARINDAN BAĞIMSIZ DEĞİLDİR

Kayyumların Kuzey Kürdistan’da giderek artan kadın katliamlarından bağımsız olmadığını kaydeden Xabûr, kadınların uzun mücadeleler sonunda elde ettiği kazanımların da yok edildiğine dikkat çekti. Yüzlerce kadın evleri ve kurumlarının kapatılmasıyla kadınların ölüme terk edildiğini vurgulayan Xabûr, "Urfa’da babaları tarafından tecavüze uğrayan kız çocuklarının intiharına bakalım. Kadınlara savunma alanları bırakılmamış ve kadınlar göz göre göre intihara sürükleniyor" diye konuştu.

25 Kasım’a ilişkin görüşlerini dile getiren Xabûr, özellikle Kuzey Kürdistan’daki sahiplenmeyi yetersiz gördüklerini belirterek, "Bu eylem aynı zamanda Leyla Güven üzerindeki şiddete ve girdiği açlık grevine verilecek bir cevap niteliğinde olmalıydı" dedi. Öcalan üzerindeki tecridin nedeninin yaratılan "özgür kadın" korkusu olduğunu söyleyen Xabûr devamla şunları belirtti: "Özgür kadını ortadan kaldırmak için son zamanlarda kadınlara yönelik saldırıları unutmamalıyız. Efrîn’deki kadın katliamlarını, yok ettikleri kadın kazanımlarını, tutuklu kadın siyasetçileri ve en son kadın vekillere açılan fezlekeleri unutmamalıyız. Ev ev, sokak sokak tüm kadınlarla birleşmeliyiz."

YNK BİR AN ÖNCE HATASINDAN DÖNMELİ

Güney Kürdistan’da bulunan Tevgera Azadî’nin ofislerinin YNK tarafından kapatılmasına tepki gösteren Xabûr, işgalci Türk Devleti’nin Kürdistan’ın tamamına saldırdığını belirtti. Demokratik kurumlara yapılan saldırının Türkiye’den bağımsız olmadığına dikkat çeken Xabûr, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "YNK, topraklarını işgal eden güçlere destek olacağına en kısa zamanda bu hatasından dönüp ulusal bilince ulaşmalı.

Güney halkı enfallerden, katliamlardan geçmiş bir halk. Her gün Türk uçaklarıyla bombalanıp şehit düşüyorlar. Gün ulusal bilinç ile faşizm karşısına durma günüdür. Kürt halkına verdiği her zarar yarın kendisine dönecektir. YNK acilen Mam Celal çizgisine dönmelidir."