Efrîn öyle bir kazık çakmıştır ki, çıkarabilirseniz çıkarın!

Zamanında Kemal Pir, faşist Türk subayı Esat Oktay Yıldıran’a; “Biz Türk devletine öyle bir kazık çaktık ki, çıkarabilirseniz çıkarın” demişti.

Şimdi de benzer bir şekilde Efrîn'de Türk sömürgeciliğine öyle bir kazık çakılıyor ki, çıkarabilirlerse, çıkarsınlar.

Peşinen belirtelim ki, Efrîn'deki direniş şimdiden zaferle taçlandırılmıştır. Sözde NATO’nun ikinci büyük ordusu olduğunu iddia eden, bir Türkün dünyaya bedel olduğunu haykıran, onca savaş kazanmış ve anlı şanlı Osmanlının torunları olduğunu söyleyen bir devlet, tüm tekniğiyle, tüm askeri gücüyle bir karış toprağa karşı seferberlik ilan ederek, savaşıyor. Hem de öyle bir devlet ki, nerede bir tankı, topu, uçağı varsa geri çekiyor ve Efrîn'in üzerine gönderiyor. İyi ki Efrîn'e deniz kıyısı yoktur, tüm su altı ve su üstü gemilerini de alıp Efrîn'e geleceklerdi! Yine, nerede bir askeri, özel timi, Jöh’ü ve Pöh’ü, iti-miti de varsa toplayarak Efrîn'e karşı hücuma geçirmiş. Ve gece demeden, gündüz demeden, tüm bu tekniğini aralıksız olarak Efrîn'in her karış toprağına karşı kullanıyor. Ve üstelik bunu yaparken de NATO’nun ikinci büyük 'kahraman Mehmetçik ordusu' DAİŞ-El Kaide çetelerinin arkasına sığınarak, Efrîn'e girmeye çalışıyor.

Peki, Osmanlının bu torunları Allah Allah nidalarıyla Efrîn'e saldırmaya saldırıyorlar da, Efrîn dedikleri memleket nasıl oluyor da, yaklaşık 50 gündür, dünyada eşine ender rastlanılacak olan saldırıya karşı direniyor?

Enver Paşa’nın torunlarının söylediklerine bakılacak olursa, Efrîn dedikleri öyle bir yermiş ki, kimsenin aklı alamazmış. Hem de Rusya’nın yarı toprağı kadar genişmiş. Amerika’nın tüm teknolojisine bedel bir de teknikleri varmış. Kuzey Kore gibi ise nükleer silahları, hem de çok başlıklı füze sistemleri de cabası. Elbette Efrîn dedikleri sadece bu kadar değildir, bir de Çin kadar nüfusu, İsrail ordusu gibi profesyonel eğitim görmüş savaşçıları, dünyada eşine ender rastlanılacak olan bir yeraltı sistemleri, mağaraları, tünelleri hem de Vietkonglardan öğrendikleri tarzda yüzlerce kilometre uzunluğunda olan kamışlardan yapılmış, toprak tünelleri! Bir de tabi atom bombalarına karşı yapılmış olan atom sığınakları varmış ki, en çok da bunlar onları uçak saldırılarına, tank atışlarına, obüs toplarına karşı korurmuş ve tabii bir de orada binlerce savaşçı onca uçak saldırısına karşı rahat rahat oturarak televizyon bile izleyebiliyorlarmış!

Evet, Türk sömürgeciliği daha doğrusu bilmem kaçıncı tuğuna ettiğim Beyazıd'ın torunları olan yeni yetme, yalanlı dolanlı, sahtekar, üç kağıtçı, bir ananın deyimiyle tavuk hırsızı olan Erdoğan ismindeki kişi ve dalkavukları, Efrîn'i kafatasçı Türklere böyle tanıtmaktadırlar. Ne de olsa birkaç saatte alacaklardı, olmadı iki günde ele geçireceklerdi, yine olmadı. Kolaydır dile gelmesi, Efrîn tam 48 gündür direniyor. Hem de çıplak bir iradeyle direniyor. Ancak kafatasçılar bu çelikten iradeyi görmek yerine, Efrîn'i süper güç kategorisine alarak kendilerini değerlendiriyorlar.

Halbuki Efrîn dedikleri nedir ki; Efrîn dedikleri; bir ilçe, 6 nahiye, 364 köy, yani birkaç bin kilometre kare toprak. Ve bir ilçeye karşı anlı şanlı Osmanlı'nın etrakı bi-idrak yani laf anlamaz olan Türkleri, Türk ordusu başta olmak üzere tüm kafatasçılarının seferberlik ilan ettikleri toprak parçası işte bu kadar!

Dünyanın neresinde olunursa olunsun, kime sorulursa sorulsun, bir ilçeye, sözde milyonluk orduya sahip olan bir devletin tüm gücüyle tam 48 gün boyunca saldırması neticesinde, o küçük toprak parçasını alamamışsa, orada askeri stratejide kesinlikle bir yenilgi söz konusudur. İsterlerse bundan böyle tüm Efrîn'e girsinler. İsterlerse tüm Efrîn'i işgal etsinler. Ve isterlerse Efrîn'i tarumar etsinler. Bir kere dananın kuyruğu kopmuştur. Ve kopan dananın kuyruğu, kafatasçı ve Turancıların kuyruğudur.

Evet, dünyanın en 'anlı şanlı ordusu'na ve onun sömürgeci cumhurbaşkanına ve onun tüm kafataşçı güruhuna şimdiden Efrîn öyle bir kazık çakmıştır ki, çıkarabilirse, çıkarabilsinler bakalım!