HDP, Kulp Katliamı Davası'nı Meclis'e taşıdı

HDP Milletvekili Osman Baydemir, devletin 1993'te Kulp'ta yaptığı katliamı Meclis gündemine taşıdı ve araştırma önergesi verdi.

HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir, 1993 Kulp Katliamı Davası başta olmak üzere katliam niteliğindeki yaşam hakkı ihlalleri ile ilgili davaların zaman aşımına ilişkin araştırma önergesi verdi. Baydemir, bu davaların zaman aşımı riski ile karşılaşmadan daha hızlı sonuçlanmasına dair bir yasal çalışma yapılmasının sağlanması ve bu konuda gerekli yasal tedbirlerin belirlenmesini istedi.

'TÜRKİYE ÖLÜMLERDEN SORUMLU OLARAK MAHKÛM EDİLDİ'

Önergenin gerekçe bölümünde, 1993 yılında Amed'in Kulp ilçesindeki devlet katliamına değinilerek, şunlar ifade edildi:

"8 -25 Ekim 1993 tarihlerinde dönemin Bolu Tugay Komutanı Yavuz Ertürk komutasında yürütülen askeri operasyonda Kulp ilçesinin Gumik, Mezire, Pires, Kepir ve Şuşan ile Alaca köyü ve Muş'a bağlı Kayalısu köyünün Licik mezrasından Mehmet Salih Akdeniz, Celil Aydogdu, Behçet Tutuş, Mehmet Şerif Avar, Hasan Avar, Bahri Şimşek, Mehmet Şah Arala, Turan Demir, Abdo Yamuk, Nusreddin Yerlikaya, Ümit Taş adlı 11 sivil gözaltına alınmış ve kendilerinden bir daha haber alınamamıştır. Gözaltında kaybedilen 11 kişinin ailelerinin başvuruları neticesinde iç hukuk yolları tıkanınca 1994 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidilmiş ve 31 Mayıs 2001 tarihinde davayı sonlandıran AİHM, Türkiye’yi '11 kayıp kişinin ölümünden sorumlu olduğu ve etkili bir soruşturma yürütmediği' gerekçesi ile yaşama hakkı, işkence yasağıyla kişi özgürlüğü ve güvenliğinin ihlal edildiğine hükmederek tazminat ödemeye mahkûm etmiştir.

2 Kasım 2003 tarihinde 11 kişinin gözaltında kaybedilmesinden tam 10 yıl sonra Kulp ilçesine bağlı Alaca köyüne 500-600 metre mesafedeki bir dere yatağında toprak yüzeyine çıkan bazı kemik ve bez parçaları bulunmuş ve İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’nin girişimleri ile yapılan başvurular neticesinde Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi’nce 30 Aralık 2005 tarihinde bir rapor yayımlanmıştır. Söz konusu raporda ’olay yerinde bulunan kemiklerin en az dokuz kişiye ait olduğu ve bunlardan ikisinin Mizbah Akdeniz'in babası Mehmet Salih Akdeniz ile Ahmet Tutuş 'un babası Behçet Tutuş 'a yüzde 99,99 oranında ait olabileceği' yönünde tespitler yer almıştır."

'ELÇİ'NİN MİRASI...'

HDP Milletvekili Osman Baydemir, cezasızlık politikasının çözümsüzlüğü dayattığını kaydederken, "Ayrıca 28 Kasım 2015 tarihinde katledilen insan hakları savunucusu ve Diyarbakır Baro Başkanı, Avukat, sevgili Tahir Elçi'nin çözümünü bizlere miras bıraktığı karanlık bir dosyanın da aydınlatılmasını sağlayarak hakikate erişmemizin yolunu açacaktır. Bu çerçevede bir meclis araştırma komisyonu kurulmasını talep ediyoruz" dedi.