HDP'li vekiller: Tecrit kırılmadan nefes almak mümkün değil

HDP milletvekilleri, Leyla Güven'in evinin önünde açıklama yaptı. Vekiller, "Unutulmamalıdır ki tecrit kırılmadan bu ülkenin nefes alması mümkün değildir.

HDP milletvekilleri, Uluslararası Komplo'nun yıl dönümü ve Leyla Güven'in açlık grevi direnişinin 100. günü vesilesiyle Amed'de bir basın açıklaması düzenledi. Seçildikleri illerden yürüyüşe geçen milletvekilleri, iktidarın tüm engellemelerine rağmen açlık grevi direnişinin 100. gününde olan Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in evinin önüne ulaştı ve açıklamayı burada yaptı. Açıklamanın Türkçesini HDP Ağrı Milletvekili ve Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, Kürtçesini de HDP Ağrı Milletvekili ve DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk okudu.   

'KOMPLO DA TECRİT DE HERKESİ ETKİLİYOR'

Vekillerin açıklaması şöyle: 

"Sayın Öcalan’ın uluslararası komplo ile Türkiye’ye getirilmesinin üzerinden yirmi yıl geçti. O günden itibaren tarihin en ağır tecrit koşullarına maruz kalan Sayın Öcalan, sadece Kürt halkının değil Türkiye ve bütün Ortadoğu halklarının eşit ve demokratik yaşamını esas alan barış mücadelesini, mahkum edildiği yalnızlığa ve ağır koşullara rağmen devam ettirdi. Bugün yaşanan gelişmeler bir kez daha gösterdi ki, uluslararası komplo sadece Sayın Öcalan’a yönelik gerçekleştirilmedi. Bu komplo başta Kürt halkı olmak üzere bütün Ortadoğu halklarının geleceğini karartmaya ve halkları birbirine düşürmeye dönük bir komplodur. Komplo ile Öcalan’ın halklara umut olan gücü kırılmaya, Ortadoğu’ya vadettiği demokrasi engellenmeye çalışıldı. Tam 20 yıldır bir şekilde bu komplo Kürt halkına, Türkiye’ye ve Ortadoğu’ya yönelik süreklileştirilmeye çalışılıyor. Sayın Öcalan’ın barışçıl ve müzakereci kişiliği sayesinde Türkiye halklarına dönük bu komplo bir yönüyle boşa çıkarıldı. Komplo her an yeniden güncellenerek devreye sokuluyor. Bu anlamıyla İmralı Sisteminin yaratıcıları yüzyıllardır her türlü suça bulaşmış küresel egemenler ve demokratik ve eşitlikçi mücadeleleri boğmaya çalışan sömürgeci güçlerdir.

'ÖCALAN OLMADAN FAŞİZM YÜKSELİR'

Tecrit sadece Sayın Öcalan'a uygulanan bir durum olmaktan çıkıp, özellikle 2015 yılında, barış ve müzakere süreci sonlandırıldıktan sonra, bütün topluma uygulanan bir iktidar pratiğine dönüşmüştür. Çünkü bu ülkede savaş ve çatışmayı sürekli büyüten iktidar şunu iyi bilmelidir ki, konuşan bir Öcalan çözümün ve barışın yolunu açan bir Öcalan’dır. Susturulan bir Öcalan derinleşen bir çözümsüzlüktür, savaş, eşitsizlik ve yükselen faşizmdir. 

Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması demek ülkede çözümün ve barışın tekrar gündemleşmesi demektir. Tecrit uygulamasının bitirilmesi, dolayısıyla demokratik bir çözümün önünün açılması için Leyla Güven yoldaşımızın başlattığı açlık grevi, dalga dalga yayılarak onlarca cezaevinde, Hewlêr, Galler ve Strazbourg’ta yüzlerce açlık grevi direnişçisi yoldaşımızın katılımıyla devam etmektedir.  

Bizlere bugün düşen en büyük görev ise tecridin kırılması için yaşamın her alanını bir mücadele alanına dönüştürmek ve açlık grevlerini en üst düzeyde sahiplenmek olmalıdır. Bu karanlık tablo ve ağır faşizm koşulları ancak bizlerin örgütlü mücadelesiyle parçalanacaktır. 

Tarih; kendi ülkesini faşizm koşullarında yönetip dış politikasını çatışma ve savaşa endekslemiş hiçbir iktidarın ömrünün uzun olmadığının sayısız örneği ile doludur. Bize düşen, ülkemizi daha büyük yıkımlardan kurtararak, yaşamın her alanının demokratik bir direniş mevzisine dönüştürmektir. 

Unutulmamalıdır ki tecrit kırılmadan bu ülkenin nefes alması mümkün değildir. Kazananlar kendi bekaları için ülkeyi çatışmayı, yoksulluğa ve eşitsizliğe sürükleyenler değil barış yolunda bir adım geri atmayan ve direnen halklarımız olacaktır."