Kurtulan: Belediyeleri alana kadar mücadelemiz sürecek

İktidarın baskı ve sindirme politikaları ile halkı korkutmaya çalıştığını söyleyen HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, "Onlar da biliyor ki baskı ve sindirme politikaları ile sonuç alamayacaklar. Belediyelerimizi alana kadar mücadelemiz sürecek" dedi.

HDP  Grup Başkanvekili  Fatma Kurtulan gündeme ilişkin konuları değerlendirdi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile 2013 yılında yapılan görüşmelerin sonlandırılması ile savaş sürecinin yeniden devreye girdiğini hatırlatan Kurtulan, "Öcalan'a yönelik tecrit ve çözüm sürecinin bitmesi ile aslında tüm ülke tecrit altına alındı ve hak ihlalleri arttı. HDP ve özellikle Kürtler şunu söylemişti, İmralı'ya uygulanan tecrit Türkiye'nin siyasetinin, geleceğinin tecrit altına alınması demektir.

Bunu sadece bizim söylemememiz yetmez tüm Türkiye halklarının bu tecrit durumuna el atması, ülkenin demokratik yolunun açılması yönünde çaba göstermesi gerektiğini hep söylemiştik. Nitekim gelen aşamada da bununla bağlantılı olarak Türkiye'de tüm demokrasi kanallarının kapatılması, her alandaki hak ihlallerin yaygınlaşması ve bunu devleti yönetme durumuna dönüştürmeleri kayyum sonucunu yarattı.

Cumhur ittifakı son süreçte baskı ile ülkeyi yönetiyor. Daha çok baskıyı arttırarak, toplumu kriminalize ederek, tehdit ederek, işkenceyi sokaklara taşıyarak kendi varlıklarını sürdürmeye çalışıyorlar. Seçimler demokratik bir yarış olarak biliniyor, ama maalesef Türkiye'de son yıllarda bunun aksi yaşanıyor. İstediği zaman seçim kararı alan ama seçim sonuçlarını tanımayan bir mantık şu an iktidarda. 31 Mart seçimlerinde bu çok bariz görüldü. İstanbul seçimlerinde istediğim sonuç çıkmazsa bu seçimi kabul etmeyeceğim mantığı uygulandı. Kürdistan'da biz bunu çok daha bariz yaşadık. Seçim günü Şırnak resmen gasp edildi" diye konuştu.

BASKI VE SİNDİRME POLİTİKALARI İLE SONUÇ ALAMAYACAKLAR

Belediye gasplarının Türkiye'nin demokrasisine yapılan bir darbe olduğunun altını çizen Kurtulan devamla şunları belirtti: "KHK'li arkadaşlarımız YSK ve Cumhur ittifakının eli ile belediye başkanlıkları elinden alındı, 7 belediyemiz gasp edildi. İstanbul seçiminin ardından seçim sonuçlarını kapattık derken şu an 3 büyük ilimizde hiçbir dayanağı olmayana siyasi bir kararla belediyelerimiz gasp edildi. Bunu darbe dinamiğinin harekete geçmesi olarak kabul ediyoruz. Halkımız da kabul etmedi. Günlerde 3 ilimizde halk ayakta, mahallelerde, sokaklarda iradesine sahip çıkıyor.

Belediye gasplarının bu 3 kentle sınırlı kalmayacağı tartışmaları var. Bu hak ihlali, bu gasp durumu, sadece Kürdistan'da sınırlı kalmayacaktır. Çünkü rant kapıları olan kentlerde iktidarlarını yitirdiler. Bu gücü tekrar bu yolla kazanma girişimi içerisindeler. Ama şu görülüyor ki, halk, tüm demokrasi güçleri ve özellikle 31 Mart'ta açığa çıkan ittifakın bu kazanımları ve ortak demokrasiyi örme umudunun zedelenmesine müsaade etmeyecektir. Bu kadar baskıyı yoğunlaştırmalarının temel nedeni, halkın tepki ve itiraz gücünden korkmalarıdır.

Onlar da biliyor ki baskı ve sindirme politikaları ile sonuç alamayacaklar. Her şey sokakta kazanılacaktır diyoruz. Bu zihniyetin bertaraf edilmesi çok yakındır. Tüm demokrasi güçlerinin, Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren demokratik bir ülkeye kavuşma özlemi artık bir örgütlü güce dönüşmüştür. Sokak tepkisi, gücü çok önemlidir, bu engellenmemeli, engellenemez de zaten. İnsanlar ses çıkarma eyleminden, sokağa çıkma eylemine kadar ellerinden gelen her şeyi yaparak belediyesine daha doğrusu seçme hakkına sahip çıkıyor. İnsanların tepkisi çok önemli ve bunun daha da gelişmesi gerekiyor."

ASIL HEDEFLERİ ANKARA VE İSTANBUL

Kürtlerin kazanımların bu kadar saldırının olduğu bir süreçte başka bölgedeki halklarında huzurlu olmadığını kaydeden Kurtulan, "Bu zihniyet bize kadar zulmü uygularken, diğer tarafta, ekolojik bir yaşa için mücadele edenlere çok acımasızca saldırıyor. Öğrencilere saldırıyor, kadınlara saldırıyor. Her gün sokakta kadınlar öldürülüyor, çocuklar güvende değil. Tüm toplumun yaşam damarları tıkanmış. Buna karşı hep beraber mücadele etmemiz gerekir. Daha önce de belediye başkanları tutuklandı, sonra kayyum atandı, ardından AKP'nin belediye başkanları da hüngür hüngür ağlayarak istifa ettiler.

Sonuçta 31 Mart'ta da İstanbul'a kayyum atandı. İmamoğlu'na da kayyum atandı bunun sonu yok. Engelleyemezsek yaşamın her alanına sıçrar bu hukuksuzluk. Her alanda haksızlığa uğradığını söyleyen, bu ülke böyle yönetilemez diyen herkes hedeftedir. Bu zihniyet Türkiye'ye zararlıdır. Buna karşı hepimiz mücadelemizi büyütmeliyiz. Bu belediyeler gaspı bizimle sınırlı kalmayacaktır. Asıl hedefleri Ankara ve İstanbul belediyeleridir.

Belediyelerimizi alana kadar kesintisiz bir mücadele yürüteceğiz. Bu karar verildiği günden beri sadece milletvekilleri değil, seçilmişler, tüm belediye meclis üyelerimiz herkes halkımızla birlikte sokakta. Bu hak ihlalini kabul etmeyeceğiz" şeklinde konuştu.