'Mayıs ayı şehitleri mücadelemizin yol göstericileridir'

Mayıs ayı şehitlerinin, özgürlük yolunda mücadele eden her devrimcinin yolunu aydınlattığını söyleyen YJA-STAR Askeri Konseyi Üyesi Rojda Amed, "Mayıs ayı kahraman öncülerimizin şehadete erdikleri bir aydır" dedi.

PKK’nin öncü kadrolarının direnişiyle taçlanmış bir tarih ve bugünlere kalmış bir direniş mirası olan Mayıs Ayı Şehitleri’nin mücadelesi, Ortadoğu toplumlarının yegane kurtuluş şansıdır. Aynı zamanda Türkiye’de devrimci önderler Deniz Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya ve yoldaşları da bu ay içerisinde şehadete ulaşmışlardır. YJA-STAR Askeri Konseyi Üyesi Rojda Amed, Mayıs ayı şehitleri dolayısıyla ANF’ye konuştu.

Mayıs ayı şehitlerinin, bugün özgürlük yolunda mücadele eden her devrimcinin yolunu aydınlattığını vurgulayan Rojda Amed, "Mayıs ayı bizler için büyük bir anlamı olan ve kahraman öncülerimizin şahadete erdikleri bir aydır. Hareketimizin öncü kadrolarından olan Haki Karer, Halil Çavgun, Mehmet Karasungur, Mizgin yoldaşların ve bu son süreçte önderlik üzerindeki tecridi kırmak için açlık grevindeyken zindanlarda fedai eylem gerçekleştiren heval Zülküf, heval Medya, heval Zehra yoldaşlarımızın şahsında bütün Mayıs ayı şehitlerini tekrar saygı ve minnetle anıyorum. Aynı zamanda Mayıs ayında şehit olan İbrahim Kaypakkaya ve Deniz Gezmiş yoldaşların şahsında da tüm devrim şehitlerini yine minnetle anıyorum.

Haki Karer yoldaş şehit düştüğü zaman önder Apo, heval Haki Karer’in anısına partileşme adımını attı ve o zamandan günümüze özgürlük mücadelemiz, partimiz daha da büyüdü ve PKK kendisini halklaştırdı. Haki Karer yoldaş şimdiye kadar da önderliksel oluşumun temel taşlarından biri olmuş ve bizim en büyük mirasımız haline gelmiştir. Haki yoldaş devrimci kişiliğinin ete kemiğe bürünmüş haliydi. Bundan dolayıdır ki tüm insanlığa mal olmuş büyük bir devrimciydi" diye konuştu.

ZİNDANLAR VAROLUŞ ALANLARI OLMAYA DEVAM EDİYOR

"Hareketimizin tarihinde zindan tarihi önemli bir yere sahiptir" diyen Amed, "Düşman ilk günden günümüze kadar özellikle zindan sürecinde hareketimizin öncü kadrolarını zindanlarda boğmak ve yok etmek istedi. Aslında onların şahsında PKK’yi ortadan kaldırmak istedi. Yine önder Apo’nun düşünce ve fikirlerini onların şahsında tasfiye etmeye kalkıştılar, bunun içinde bütün işkence yöntemlerini denediler.

Vahşetin en büyüğünü zindanlarda geliştirdiler. Fakat Ferhat Kurtay yoldaş öncülüğünde dörtler diye bilinen dört gencecik fidan düşmanın saldırılarını; eylemleriyle, bedenleriyle boşa çıkardılar ve şunu ispatladılar ki düşman hiçbir zaman özgür düşüncelerimizi ve ruhumuzu yok edemez. Bunun içindir ki parti tarihimiz içinde zindan tarihinin özel bir yeri vardır.

Eğer o direniş geliştirilmeseydi belki de PKK hareketi bu düzeye gelemeyecekti ama geliştirilen o direniş duruşuyla bu arkadaşlar şahsında PKK'de daha büyük adımların atılmasına vesile oldu. Bu adımlar sadece PKK ile, kadrolar ile sınırlı kalmayıp topluma mal oldu. Çünkü bu eylem ile direnişte yenilenme ve canlanma yani bir üst düzeye sıçrama yaşandı. Bütün bunlardan dolayı zindan tarihi sadece hareketimiz için değil halkımız içinde büyük bir öneme sahiptir" şeklinde konuştu.

ÖZGÜRLÜK İÇİN BÜYÜK BEDELLER GÖZE ALINMALIDIR

PKK'nin şehitler partisi olduğunu kaydeden Amed devamında şunları belirtti: "Devrim mücadelemizde binlerce şehit verdik, çünkü Kürt halkının varlığı ve özgürlüğü bedelsiz olamazdı. Bir dava ve amaç için savaşıp onun için yürüyorsan elbette ki büyük bedeller de vermeyi bilmelisin ve bizler bu bedelleri fazlasıyla verdik. O bedeller sayesinde oluşturulan değerler halka ve hakikat yaşamına mal edilmişse bunlar için yüce şehitlerimize borçluyuz. Ne kadar çalışsak da bu borcumuzu ve onların haklarını ödeyemeyiz.

Çok net bir biçimde söyleyebiliriz ki o arkadaşların öncülüğünde Kürtler var olma savaşını kazandı. Onların sayesinde yaşamın gerçekliğini öğrendik. Önderlik bu arkadaşlar için ‘ölümden yaşamı yarattılar, kendilerini özgürlük köprüsü yaptılar’ diyor. Eğer kendilerini feda ederek yaşama ve özgürlüğe köprü yapmasalardı acaba Kürt halkı olarak nasıl bir konumda olurduk ya da bu düzeye gelebilir miydik. Bunun için şehitler gerçeğini çok doğru okumak gerekir. Bu açıdan Önderliğin emeği gerçekten çok büyüktür."

AÇLIK GREVİ EYLEMLERİ TARİHSEL BİR DİRENİŞ HAMLESİNİN FİTİLİNİ ATEŞLEDİ

Bu süreçte düşmanın saldırılarının gittikçe arttığını vurgulayan Amed, "Askeri olarak, siyasi olarak yine diplomatik olarak saldırılarını genişletip derinleştiriyor, fakat ne olursa olsun, ne saldırılarıyla halkımızın direnişini kırabilir, ne de Apocu ruhu ortadan kaldırabilir. Düşmanın böyle bir gücü olsaydı ya da yapabilseydi bunu en baştan yapardı fakat yapamıyor direnişi kıramıyor. Bunun içinde geçmişte de ne yapacağını bilmiyordu günümüzde de ne yapacağını bilmiyor ve oradan oraya koşuyor. Hareketimizi tasfiye etmek ve halkımızı bitirmek için elinden gelen her şeyi yapıyor fakat çok rahat söylenebilir ki ne operasyonlarıyla, ne hava saldırılarıyla, ne istihbaratıyla, ne farklı güçlerle hareketimizi yok edemiyor, edemez.

Çok zorlu bir süreçten geçiyoruz ve saldırılara karşı yoğun bir direniş var. Başta Leyla Güven, Nasır yağız, Fadile Tok, Kürdistan’ın birçok bölgesindeki yurtsever insanlarımız ve zindanlardaki yoldaşlarımız büyük bir eylem sergiliyor. Yine 15’şer kişilik iki grup halinde zindanlardaki yoldaşlarımız ölüm orucuna başlamış bulunmaktadırlar. Tabi bu direnişin bizler için çok büyük bir anlamı var ve bunun vesilesiyle bu direnişçileri selamlıyor ve sevgilerimizi gönderiyoruz. Leyla Güven arkadaşın öncülüğünde yeni bir sürece girdik ve bu açlık grevi ile büyük bir direnişe adım atmış olduk. Çünkü Önderliğimiz üzerinde yürütülen mutlaklaştırılmış tecrit gittikçe ağırlaştırıldı ve artık ne hareketimizin ne de halkımızın tahammülü kalmamıştır.

Önderliğimiz zindanda ve onu özgürleştirmemiz gerekiyor. Gerek zindanlarda, gerekse de Kürdistan’da ve Kürdistan dışında yaşayan halkımızın direnişi Önderliğimiz üzerindeki tecridi kırmak, faşizmi yıkmak ve Kürdistan'ı özgürleştirmek içindir ve bizler de başarılı olacağımız inancındayız. Çünkü düşmanımızın saldırıları ne kadar artıyorsa inancımız, gücümüz her yönüyle çetin bir şekilde güçleniyor" ifadelerini kullandı.

ANNELER HAYKIRIŞLARI İLE LAL OLMUŞ İNSANLIK VİCDANINA SESLENİYORLAR

Tecridin sona ermesi için açlık grevinde olan annelerin eylemlerine ve annelere dönük polis saldırılarına da değinen Amed, "Bugün görüyoruz ki analarımız Önderlik ve çocukları için alanlara çıkıyorlar ve haksızlıklara karşı haykırıyorlar. Haykırışları tüm dünyada yankılanıyor. Peki ne için haykırıyorlar? Faşizm rejimi tarafından insanlık vicdanına zulüm yapıldığı için haykırıyorlar ve "Bizler eski Kürtler değiliz, bizler bilinçsiz insanlar değiliz, artık bizler Önder Apo ile bilinçlendik, onunla varız ve onunla yaşıyoruz" diyorlar. Bu direniş içinde analarımızı saygıyla ve minnetle selamlıyoruz. Biliyoruz ki analarımız bizim en büyük değerlerimizdir.

Analarımıza uzanan elleri, değerlerimize uzanan elleri tereddütsüz kırmamız gerekiyor. Gerilla olarak analarımızın direnişine sonuna kadar sahip çıkacağız. Halkımız Önder Apo’ya ve değerlerine sahip çıkmalıdır. Çünkü zaman; değerlerine ve toprağına sahip çıkma zamanıdır, Önderliğe ve yaratılan değerlerimize sahip çıkma zamanıdır, şehitlerimizi sahiplenme zamanıdır. Verdiğimiz binlerce şehit bir hiç uğruna değildir, PKK’nin kuruluşundan günümüze kadar gelen şehitler halkası binlerce kahramandan oluşuyor ve bu şehitlerimizin bir tekini dahil bedelsiz vermedik.

Onurlu, vicdanlı her insan bu sürece sahip çıkmalı ve kendini direnişe katmalıdır. Bu çok iyi bilinmelidir ki, vicdan mücadelemizin bir ölçüsüdür. Tarihi görevlerimize, mücadelemizin yıllarca verdiği emek ve bedellerle ortaya çıkan değerlere ne kadar sorumluca yaklaşıp sahip çıkarsak, düşmanımızı o kadar zayıflatırız. Zaten düşmanımız güçten düşmüş, yıkılmıştır, yenilmiştir. Yıkılmamış olsaydı analarımıza bu şekilde saldırmazdı. Çok iyi biliyoruz ki analara ve sivillere saldırmak en büyük zayıflığı gösteriyor. Kendini o kadar büyük ve güçlü gören bir devlet gerçekten öyle olsa bunu yapar mı? Bununla AKP-MHP faşizminin gerçek yüzünü bir kere daha göstermiştir" ifadelerini kullandı.

31 MART SEÇİMLERİ AKP-MHP FAŞİZMİNİ SARSTI

31 Mart yerel seçimlerinde AKP-MHP faşizminin sarsıldığını söyleyen Amed konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Yapılan son seçimlerde de çok iyi gördük ki her şeyleri yalanlar üzerine kuruludur ve seçimlerde aslında büyük bir hezeyan yaşadılar. Halkımızın direnişi sayesinde kaybettiler. Dikkat ederseniz bunu hazmedemiyorlar, Rojava’da elde edilen kazanımlara ve halkımızın her birini mücadele ile kazandığı değerleri hazmedemiyorlar. Bu kazanımlara tahammül etmeyen bir devleti oturup kalkıp teşhir etmek ve yenilip tek bir zerresi dahi kalmayana kadar mücadeleyi yükseltmek gerekiyor.

Bütün bunlar bir araya geldiğinde görülüyor ki tarihi bir dönemden geçiyoruz, her dönemden daha fazla inançlıyız, umutluyuz. Önderliği özgürleştirme umudumuz, Önderliği tekrar görüp kucaklaşma umudumuz her dönemden daha yüksektir. Bunun için sürecin gerektirdiği gibi direnişi yükseltmemiz gerekiyor. Nasıl ki zindanlarda direniş gelişti faşizmi yerle bir etti ve Önder Apo’nun çizgisi kazandıysa, bugün de o direniş tekrardan canlanıp şahlanıyorsa Önder Apo’yu özgürleştirmek içindir.

Bu temelde bir direniş zinciri oluşturuldu ve çok anlamlıdır, anlam vermekle beraber gerekli olan her zamandan daha çok tarihi görevlerimizin bilincinde olup daha güçlü katılmamız gerekiyor. Bu temelde hareketimizin öncü şehitlerini heval Haki Karer ve Ferhat Kurtay şahsında bütün şehitlerimizi bir daha anıyoruz. Yine zindanlarda tecridi kırmak için fedaice direnip büyük eylem sahibi olan şehitlerimizi anıyor ve onlara söz veriyoruz ki bundan sonrada mücadelemizi ve direnişimizi daha da yükseltip başarıya ulaşacağız."