Selah: Türk saldırıları Kerkük’ü tehlikeye sokuyor

Siyasi gözlemci Felah Selah, Türk devletinin amacının, Başur ve Musul-Kerkük’ü boydan boya işgal etmek olduğunu söyledi. Başur yönetimini uyaran Selah, "Kürt birliği işgali engeller" dedi.

Siyasi Gözlemci Felah Selah, Türk devletinin Bradost alanına yönelik başlattığı ve giderek derinleştirmeye çalıştığı işgal saldırılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Selah, Türk devletinin işgal saldırılarının yeni olmadığını, 1991 yılından bu yana bu saldırılarını sürdürdüğünü, saldırılarının bu dönemde arttırmasının nedeninin, gerillanın gerçekleştirdiği etkili eylemleri gizleme, Rojava devrim modelinin etkisini kırmak olduğunu belirtti. 

'BAŞUR YÖNETİMİ ZEMİN SUNUYOR'

Selah, şöyle konuştu: “Başur yönetiminin bir bölümünün Türkler ile çıkar ilişkilerinin olması da bu saldırılara fazlasıyla zemin sunuyor. Bu saldırıların PKK gerillalarına yönelik olduğu söyleniyor. Ancak saldırı tüm sivil alanlar üzerine de yapılıyor. Bunun çok sayıda örneği var. Türkiye bu saldırıları ile Başur halkı üzerinde terörizm estiriyor. Çok kötü psikolojik bir savaş yürütüyor. Türkiye Kürt Özgürlük Hareketi gerillalarının kuzeyde gerçekleştirdikleri etkili eylemleri görünmez kılmak, Rojava modelinin etkisini kırmak, bu alanlarda da gelişmesini önlemek için bu saldırıları gerçekleştiriyor. Diğer bir ifade ile bu gelişmelerin intikamını Başur halkından almak istiyor."

'ULUSLARARASI HUKUK DEVREYE GİRMELİ'

Türkiye’nin işgal ettiği alanlarda kısa süre kalabileceğini, uluslararası yasalara göre uzun süreli bu topraklarda kalmasının imkânı olmadığını çünkü Başur Irak’ın bir parçası olduğunu belirten Selah, "Irak başbakanı ve cumhurbaşkanı belki bugün sessiz kalabiliyorlar ama zamanla buna karşı sessiz kalmaları mümkün değil. Irak Başbakanı ve cumhurbaşkanı bu konuda açıklamalar yaparsa uluslararası hukuk, anlaşmalar devreye girer” dedi. 

'HEDEF TÜM KÜRDİSTAN'

Operasyon adıyla yapılan saldırıların Türk  yönetiminin Kürt düşmanlığından kaynaklandığını, saldırıların sadece bir parti, örgüt gruba yönelik olmadığını, bu isim adı altında tüm Kürdistan’a yönelik olduğunu vurgulayan Selah,  şöyle devam etti: “Operasyon adıyla başlatılan bu saldırılar; AKP’nin seçimlerde aldığı yenilgi, Kürtlerin siyasal, askeri ve birçok alandaki etkili eylemleri, Rojava’daki demokrasi örneği karşısında aldığı yenilginin intikamını almak ve yenilgilerini gizlemek, örtbas etmek içindir. Yani AKP içeride, bölgede ve uluslararası alanda aldığı yenilgiler karşısında bununla kendisini güçlü göstermek istiyor. AKP’nin AB ve uluslararası güçler ile ittifaklarından uzaklaşmasının nedeni de Kürtlere yaklaşımıdır."

BAŞUR'A UYARI

Başurlu Kürtlerin AKP ve Erdoğan'la ilişkilerinde çok duyarlı olamaları gerektiği uyarısında bulunan Selah, “Ticari ilişki ve anlaşmaları için Türk devletinin askerlerininin Başur topraklarına gelmesine onay verdiler. Özellikle de KDP bu konuda önde gidiyor. Şimdiye kadar çok kötü bir  rol oynadı” değerlendirmesinde bulundu. 

'REFERANDUMDA ZAYIFLAYINCA...'

Referandumdan sonra Kürtlerin AKP ve Erdoğan’ın planları ile zayıfladığını, bunu iyi kullanan Erdoğan’ın Başur'a saldırmaya başladığını, referandumdan sonra geçtiğimiz günlerde Neçirvan Barzani’nin Erdoğan ile görüşmesinin ilk görüşme olduğunu belirten Selah, şunları söyledi: "Neçirvan Barzani referandumdan sonra Türkiye’ye giden ilk Kürt yetkili oldu. Bölge başkanı sıfatı ile gitti. Ancak Tayyip Erdoğan Neçirvan Barzani’yi bir bölge başkanı olarak değil, bir aşiret reisi, bir şirket sahibi gibi karşıladı ve o şekilde görüştü. Türkiye hiçbir yerde Kürt haklarını tanıyacak bir ülke değil. Arjantin'de bile bir Kürt haklarını istese ona bile karşı çıkar. AKP, MHP bir şeyi iyi yapıyorlar; Kürt düşmanlığı ve hiçbir yerde Kürtlerin haklarına kavuşmaması için çalışıyorlar.”

'BAŞUR PARTİLERİ KÜRDİSTAN ÇIKARLARINI GÖZETMELİ'

AKP ve Erdoğan’ın hedefinin, Bakur, Başur, Rojava ve Rojhilat'taki tüm Kürt kazanımları yok etmek olduğunun altını çizen Selah, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bakur'da Kürtler mücadeleleri ile önemli mevziler kazanmışlar. Ancak AKP bunları yok etmek istiyor. Tabii sadece Bakur’da değil, dört parça Kürdistan’da Kürtlerin haklarını kazanmaması için uğraşıyor. Onun için Başûrê Kurdistan yönetimi, hükümeti, partileri Türkiye ile ilişkilerinde stratejilerini değiştirmeli. Çünkü Türkiye özellikle de AKP’nin şimdiki hedefi Başur'daki Kürt kazanımlarını hedefliyor. Bu kazanımları yok etmek istiyor. Başur’un iradesini kırmak istiyor. Çünkü Erdoğan Başur ile ilişkilerini, Irak’ın kuzeyi olarak görüp ele alıyor. Bunu her yerde de söylüyor. Uluslararası alanda meşruiyeti olan Başur'un kendisini kabul etmiyor, tanımıyor. Bunun en somut örneklerinden biri, Bölgesel Başkan’ın ant içme töreninde Türk Dışişleri Bakanı var diye Ey Raqip marşının okunmamasıdır. Bütün bunlara dur demek gerekir. Dur  diyebilmek için Başur hükümeti, yönetimi, partileri dört parça Kürdistan’ın çıkarlarını esas alan bir strateji izlemeli. Bu da ulusal birlik, ulusal birlik kongresini yaparak olur. Ancak bununla ortak bir stratejik sağlanabilir.” 

'KÜRTLER BAŞUR'U DEĞİL AMA ÖCALAN'I DİNLİYOR'

Selah, “Bakur halkı Başur yöneticilerinin Erdoğan’ın lehine çalıştıklarını düşünüyor. O yüzden Başur yöneticilerinin Erdoğan ile ilişkilerinin hiçbirini Kürtlerin hayrına görmüyor. Bundan ötürü dinlemiyor, dikkate almıyor. Ama Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan yada Selahattin Demirtaş zindandan Erdoğan politikalarını anlatan mesajları gönderince, HDP’nin izlediği strateji ve politikaları halk can kulağıyla dinliyor, dikkate alıyor ve ona göre pozisyon alıyor” diye konuştu.

'KERKÜK'Ü İŞGAL ETMEK İSTİYORLAR'

Erdoğan’ın politikalarının tüm Başur ile birlikte Kerkük’ü işgal etme üzerine kurulu olduğunu, "Kerkük bir Türk şehridir, ata dede topraklarımızdır" şeklinde rahatlıkla açıklamalar da yapıldığını belirten Selah, şunları kaydetti:

"Erdoğan’ın şimdi izlediği, dünyanın herhangi bir yerindeki Türkmen azınlığı üzerinden halkları birbiri ile çatıştıran bir politika. Buna yeni Osmanlıcılık deniyor. Suriye, Irak ve diğer ülkelerdeki bu azınlığı kullanarak oralara müdahale etme gerekçesi kendisine yaratmaya çalışıyor. 

Referandumdan sonra Kerkük’te yaşananlar Türkiye stratejisinin uygulanmasıydı. Kürtlerin kendi aralarındaki anlaşmazlıklar, birbirini suçlaması, bunun sonucunda Türkiye’ye yanaşmaları Türkiye’nin bu kötü amaçlı politikaları ve startejilerine destek verdi. Kerkük’te izlenen politika, Kürtlerin orada zayıflatılmasıydı. Bu başarıldı da. Erdoğan Kerkük’te MİT’i güçlendirmiş, çete örgütlenmesini yaratmış. Kısacası, orada bazı kesimler eliyle kendisini örgütlemiş. Onun için yaşanan her olaydan nemalanmaya çalışıyor. Örneğin Kerkük Eski Pazar yeri yandı. Ama Türkiye hemen o yangının üzerine atladı. Hiçbir ülkenin bir bakanı gittiği bir ülke şehri hakkında, 'burası bizim ata dede toprağımızdır' diyemez. Bir Yunanistan Bakanı gelip Türkiye’de öyle bir şey söyleyebilir mi? Bu açıklamalar o ülkenin iç işlerine karışmaktır. Ama Türkiye’nin dışişleri bakanı da, büyükelçisi de 'Kerkük için rahatlıkla bizim ata dede toprağımızdır' şeklinde açıklamalar yapabiliyorlar. Bu açıklamalar Türkiye’nin hâlâ Kerkük’ü toprakları olarak görmesinden ileri geliyor. Türkiye’nin daha doğrusu Erdoğan ve AKP’nin Kerkük üzerine çok kirli amaç, hedef ve planları var. Bunları bir kesim Türkmenler üzerinden yürütmeye çalışıyorlar. Bu amacını şimdi Kerkük Valiliğinin seçilmesi üzerinden de yürütmeye çalışıyor. Başur'da bazı partilerle iş birliği yaparak bu amacına ulaşmaya çalışıyor. Partilerin kendi aralarındaki bu çelişkilerinden de çok iyi yararlanarak kendi amacına ulaşmaya çalışıyor. Ne yazık ki partilerimiz de buna fazlasıyla prim veriyorlar. Türkiye ve AKP’nin bu kirli oyunlarına  ne Irak ne de bölgesel yönetimimiz hiçbir ses çıkarmıyor. Irak ve bölgesel yönetim ses çıkarmayabilir ama uluslararası güçler bunu kabul etmez. Çünkü Kerkük herkes için önemli bir yerdir."

Kerkük’ün halkların birlikte ortak bir şekilde, saygı içinde yaşadığı çok özgün bir yer olduğu ancak Türkiye’nin bunu zehirlemeye çalıştığının altını çizen Selah, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bazı Türkmenler kendilerini çok kötü bir şekilde Türkiye ve AKP’ye kullandırıyorlar. Türkmenlerin bilmesi gereken bence, onların Türkiye ile ilişkileri onlara fayda getirmez. Onların ilişkileri Ankara ile değil Bağdat, Hewlêr'le iyi olmalı. Kerkük’te yaşayan halklarla iyi olmalı.”

Türkiye’nin işgal saldırılarının hedeflerinin başında Kerkük’ün geldiğini, Bradost ve diğer alanlara saldırılarını arttırdıkça, Kerkük’teki istikrarsızlığın da paralel bir şekilde arttığını belirten Selah, "Çünkü saldırıların hedefi sadece Bradost, Xakurkê değil. Başûrê Kurdistan boydan boya bu işgal saldırılarının hedefinde yer alıyor. Başur’un dışında Kerkük ve Musul'un da özellikle bu işgal saldırıları planının en önemli parçası olduğunu bilmek gerekir. Onun için saldırılar arttıkça, işgal derinleştikçe Kerkük ve Musul da daha fazla tehlikeye giriyor" diye belirtti.
 
'İŞGAL BİRLİKLE ENGELLENİR'

Türk devletinin bu işgal saldırılarının önünü Irak ve uluslararası güçlerden önce Kürtlerin alabileceğinin altını çizen Selah, “Bunun için Kürtlerin önce bu işgal konusunda aynı şekilde düşünmeleri ve aynı yerde durmaları gerekir. Düşünce birliğine vardıktan sonra güçler arasındaki birlik kaçınılmaz olur. Böylelikle işgalin önü alınır. Bu işgalin önü alınmazsa işgal derinleşir. İşgal derinleştikten sonra Türk devletinin ilk hedeflerinden birinin, işgali meşru görenler olacağını hepimiz biliyoruz. O yüzden daha vakit varken tüm güçler bu bilinçle hareket etmeli diye düşünüyorum” dedi.