Temelli: Leyla Güven'in durumu kritik!

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ı selamladı ve Leyla Güven'in sağlığının kritik olduğuna dikkat çekti. 

Serhat illeri ziyaretlerini sürdüren HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Van temasları kapsamında Erciş’te halkla bir araya geldi. Erciş’te düzenlenen halk toplantısına katılan Temelli’yi burada HDP Van il eş başkanları Yadişen Karabulak, Ümit Dede, DBP Van il eş başkanları Ayla Tarhan, Ökkeş Kava, Van Milletvekili Muazzez Orhan karşıladı. Temelli’ye Dersim Milletvekili Alican Önlü de eşlik etti.

TECRİT VE LEYLA GÜVEN'İN DİRENİŞİ

Temelli'nin konuşmasından satır başları şöyle:

"Ortak vatanda radikal demokrasi anlayışla, demokratik ulusu ve demokratik cumhuriyeti var edeceğiz, bunun kararlığını ortaya koyarken, bu fikriyattan beslenirken, bu fikriyatın sahibini de unutmadık. Bu yüzden Sayın Öcalan’ın selamlıyoruz. Bugün bu iktidar bir arada yaşamayı yok sayarak halkların, insanları birbirine düşmanlaştırarak ayakta kalmaya çalışıyor ve bu güzel ülkeyi bir felakete sürüklüyor. Çünkü, ayakta kalmalarının yolunu yolsuzluk, savaş, nefret olarak görüyorlar. Bu yüzden barış fikrine tahammülleri yok… 

Sayın Güven 42 gündür açlık grevinde. Sevgili Güven DTK Eş Genel Başkanımız, Hakkari milletvekilimizdir ve 42 gündür bizlere, Türkiye’ye seslenmeye devam ediyor. Türkiye’nin her yerinde Sayın Güven’in sesine ses vermek bizim boynumuzun borcudur. Buradan tüm demokratik kamuoyuna sesleniyoruz, gelin Sayın Leyla Güven’in mücadelesine destek verelim. 42 gündür bu onurlu direnişe daha fazla geç kalmadan, omuz verin, sesinizi yükseltin. Biz inanıyoruz, Türkiye bu sese duyarsız kalmayacaktır. Türkiye iktidarın bu zulmüne, bu şiddetine son verecektir. Buradan Erciş’ten bir kez daha sesleniyoruz: 42 gün uzun süre, doktorlar kritik sürecin başladığına vurgu yaptılar. Avukatları duyarlılık çağrısında bulunuyorlar.” 

ERDOĞAN'A: SENDEN ÇÖZÜM BEKLEMİYORUZ

Erdoğan çıkmış diyor ki, 'Çözüm mözüm yok, kimse bizden bunu beklemesin.' Senden bir şey beklediğimiz yok, gölge etme başka bir şey istemiyoruz. Bir an önce bu iktidardan gidersen demokrasinin, barışın önü açılacak. 

19 Aralık 1978’de Maraş Katliamı'nı, 19 Aralık 2000’de cezaevi katliamlarını yaşadık. Bu katliamları bugün Efrîn'de yapıyorlar. Çünkü bu zihniyet ittihatçı zihniyettir, halklara iyi niyetli olan her şeye düşmandırlar. 19 Aralık 2000’de onlarca insan katledildi, yüzlerce insanımız sakat kaldı. Bu katliamcı iktidarın cezaevi politikalarının ne olduğunu orada net bir biçimde gördük.  Türkiye’yi kocaman bir cezaevine çevirdiler. Nereye giderseniz gidin cezaevi yapıyorlar. Cezaevi deniler şey bacasız fabrikadır diyorlar. İşte İmralı tecridi, işte Erciş cezaevi ve binlerce insanın tutsak edilmesi hukuksuzluktur, adaletsizliktir. 500 bin adli kontrol ile dolaşıyor… 

Sanıyorlar ki zulmü arttırdıkları zaman biz vazgeçeceğiz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da diz çökmeyeceğiz. Demokrasi ancak halk mücadelesi ile mümkündür. 

ROJAVA'YA SALDIRILAR

Rojava’yı diline dolamış… 24 Haziran’dan önce Kandil, Efrîn diyordu… ÖSO denilen çete ile Efrîn'i acının, zulmün içine sürüklerken, şimdi bu defa da Fırat’ın doğusunu diline doladı. Yıllardır söylüyoruz; o insanlar bizim akrabalarımız, kardeşlerimiz… Bizim sınırlarla bir derdimiz yok, bizim bu sınırların içinde nasıl yaşadığımızla ilgili bir derdimiz var. Burada istediğimiz gibi Suriye’de ve Irak’ta da aynı şeyi istiyoruz. İşte bunun mücadelesini bugün veriyoruz. Bu savaşçı zihniyet her gün halklara zulmetmeye, barış diyen insanları baskı altına almaya devam ediyor. Buna son vermek için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. 

Türkiye halklarını, emekçilerini, sosyal demokratları, demokrasi güçlerini bu mücadeleyi vermeye davet ediyoruz. Gelin, bu iktidarın bu savaş söylemlerine tutsak olmayalım. Bu iktidarın milliyetçi, ırkçı söylemlerle toplumu ayrıştırmasına karşı hep beraber demokrasiden yana ortak geleceğimizden yana tavır alalım. Bu yerel seçimler Türkiye için büyük bir fırsattır, bu fırsatı değerlendirmek zorundayız. Bu sadece Kürt halkının omuzuna bindirilecek bir yük değildir. Kürt halkı bu yükü 40 yıldır taşıyor, 40 yıl daha taşır ama bu zulüm niye 40 yıl daha sürsün... Yerellerde iktidara eğer demokrasi güçleri gelecekse bu Türkiye’nin önünü, demokrasinin önünü açacaktır.”