'Cizre direnişi baskıya, zulme boyun eğilmeyeceğinin ifadesidir'

YPS: Mehmet Tunç ve Asya Yüksel şahsında halk kahramanlığının en seçkin örneklerinin sergilendiği Cizre direnişi, özgürlük değerlerini sahiplenmenin, bu uğurda hiçbir baskıya ve zulme boyun eğilmeyeceğinin somut ifadesi olmuştur.

Öz yönetim direnişlerine ilişkin yazılı bir açıklama yapan YPS Genel Koordinasyonu şunları belirtti: “Öz yönetim ilanları ve de direnişlerinin ikinci yıl dönümünde direniş ruhunun sembol isimleri Cizre halk meclisi eş başkanları M. Tunç ve Asya Yüksel şahsında tüm devrim şehitlerinin anıları önünde saygıyla eğiliyor, şehitlerin anılarına bağlılığın gereğini özgür bir toplum ve ülke yaratarak vereceğimizin sözünü bir kez daha yineliyoruz. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki bu söz, Efrîn direniş gerçeğinde yaşamsallaşan pratik olarak anlam bulmuş, ‘Özgür Kürdistan’ olarak somutluk kazanacaktır.

Temmuz 2015’de başlayıp 10 Şubat 2016’da bir gelenek olarak bugüne taşınan Cizre öz yönetim direnişi, Türk faşizminin barbarlığı karşısında özgür halk iradesinin halk kahramanlığı biçiminde ki zirvesi olmuştur.

Tarihe ‘bodrumlar’ olarak geçen bu katliamın açıklanabilecek ama hiçbir şekilde anlaşılmayacak ve kabul edilmeyecek tek gerekçesi barbar Türk faşizmi ve bu barbarlığın yeminli Kürt düşmanlığıdır.

Dün Cizre’de, Nusaybin’de, Sur’da, Gever’de, Şırnak’ta ‘taş üstünde taş omuz üstünde baş bırakılmamalıdır’ diyen bu barbar ve hastalıklı zihniyet bugün Efrîn’de halen ‘yakmaktan, yıkmaktan’ bahsederek aynı barbarlığı gerçekleştirme çabasındadır. Kürdün zalimane ölümünü kendisi için muzaffer bir varlık gerekçesi ve gerçekleşmesi kabul eden Türk faşizminin bugün Efrîn’de lanetlenen gerçeği dün Cizre’de gerçekleşen barbarlığından başka bir şey değildir. İnsanlık adına anlaşılması ve kabul edilmesi mümkün olmayan bu barbarlığın insanlık adına tek geleceği ve gerçeği olabilir: Yok edilmek!.. İnsanlığın başına bela ve tamamen bir insanlık suçu olan bu hastalıklı ruh halini yok etmek bir insanlık görevidir. Ve öyle anlaşılıyor ki bu görev Efrîn’de tamamlanacaktır. Ve Efrîn, kutsal kitapların da işaret ettiği bu insanlık dışı ‘Ye'cüc ve Me'cüc’ soyunun sonu olacaktır.

‘Kendimizi de kentimizi de biz yöneteceğiz’ sloganı temelinde geliştirilen ve aslında ülkemizin ve bölgemizin siyasal- toplumsal genetiğinin ifadesi olan demokratik ulus temelli demokratik özerk yönetimin pratik ifadesi olan bu ilanlar ve ardı sıra gelişen direnişler halkımızın özgür yaşam iddiası ve iradesinin ifadesi olarak gelişmiştir.

Devrimci mücadelenin savaşan halk gerçekliğini yaratıp onunla buluştuğu bir dönemin ifadesi olarak öz yönetim direnişleriyle başlayan bu yeni mücadele dönemimiz, yarattığı kutsal değerlerle geleceğe doğru yürüyüşünü daha bir perçinleyerek sürdürmüştür.

Böylesi bir mücadele gerçeği içinde halkın çelişkilerine çözüm ve özlemlerine cevap olma anlamında her açıdan sonsuz bir çaba, her koşulda fedakarlık ve amansız direnişçilik gerektirdiği yeni dönem kahramanlığının somut örneği olan Mehmet Tunç ve Asya Yüksel şahsında somutluk kazanan halk kahramanlığı, beklentisinde olunan bir kurtarıcıdan çok bilince kavuşan, örgütlenen ve eyleme geçen savaşan halk gerçekliğinin ifadesi olmuşlardır. Halk ve mücadele tarihimizin tüm birikimlerinin temsili olan bu direnişler ve bu direnişleri açığa çıkaran ruh, özgür halk gerçekliği olarak vücut bulmuştur. Mehmet Tunç ve Asya Yüksel şahsında halk kahramanlığının en seçkin örneklerinin sergilendiği Cizre direnişi, özgürlük değerlerini sahiplenmenin, bu uğurda hiçbir baskıya ve zulme boyun eğilmeyeceğinin somut ifadesi olmuştur. Mehmet ve Asya tarzı yurtseverlik devrimci mücadelenin ancak ve ancak büyük cesaret, keskin bir irade ve fedai bir ruhla başarılabileceğini bizlere göstermiştir. Bu anlamıyla Mehmet Tunç ve Asya Yüksel yurtseverliği onlarca benzeri gibi Kürt yurtseverliğinin yeni ölçüsü durumundadır.

Mehmet Tunç ve Asya Yüksel kahramanlığı zulme karşı direnişin ifadesi olmak kadar, özgür yarınların garantisi olmak gibi bir misyonun da ifadesidir.

Cizre direnişi ve Mehmet Tunç- Asya Yüksel ruhu; zulüm karşısında direnişin, vahşet karşısında insanlığın, kölelik karşısında özgürlüğün sadece eşsiz bir savunması değil gururla sahiplenilecek zaferidir de.

Çıplak yürekleriyle barbarlık ve vahşet karşısında diz çökmeyerek bizlere gurur duyacağımız bir gelecek bırakan Mehmet ve Asya’ların mirası, bugün Efrîn de zaferle taçlandırılmayı beklemektedir. Cizre’nin, Amed’in, Şırnak’ın, Colemerg’in, Çewlik’in tedbirini Efrîn de zulüm uygulayarak alan düşmana karşı Efrîn direnişini zafere taşımak özgür yarınlar için tek seçeneğimiz durumundadır.

Unutulmamalıdır ki faşist Türk barbarlığının tek varlık gerekçesi Kürt düşmanlığıdır. Kürt soykırımını varlık gerekçesi haline getiren bu düşmana karşı topyekün direniş ruhuyla ayağa kalkmak, savaşmak ve mutlak zaferi yaratmak tek yaşam gerekçemizdir. Türk barbarlığının karşısında diz çökmeyen bu direnişçi ruh Özgür Kürtlüğün ve insanlığın teslim alınamayan, bitirilemeyen özgür ruhudur. Böylesi bir ruhla başta yiğit Kürt gençliğini ve yurtsever halkımızı direniş saflarını sıklaştırmaya çağırıyoruz.

Geleneğin gelecekle buluştuğu bir kavşakta Seyit Rızanın vasiyet temelli son sözlerini bir gelecek parolası olarak Efrîn’e taşımak ve Nuri Dersimi’nin ruhunu şad eylemek Mehmet Tunç ve Asya Yüksel’in mirasına sahip çıkmanın en doğru ifadesi olacaktır.

Tarihe ‘Bodrum Katiamları’ olarak geçen Cizre direniş şehitlerinin ikinci yıldönümünde Şehit Mehmet Tunç ve Asya Yüksel şahsında tüm devrim şehitlerini bir kez daha saygıyla anıyor, anılarına bağlılığın gereğini süreklileşen mücadelemizi zafere taşıyarak yerine getireceğimizin sözünü yineliyoruz.

Şehadetlerinin ikinci yıl dönümünde 40 yılın bilinci, iradesi ve deneyimiyle haykırıyoruz: acımız üzerinize yağacak lanetimiz olacak ve ne yaparsanız yapın bu lanetten kaçamayacaksınız!..”