YPS, öz yönetim direnişinin sembolü Ciyager’i andı

YPS Genel Komutanlığı, öz yönetim direnişlerinin sembolü haline gelen Sur direnişi komutanı Çiyager Hêvî’yi yaşamını yitirişinin üçüncü yıldönümünde andı.

2004 yılında PKK saflarına katılan Çiyager Hêvî, 28 Kasım 2015’te başlayan ve 15 Mart 2016’ya kadar süren tarihi Sur direnişine komutanlık yapmıştı. Çiyager, 60 kişilik bir direnişçi grubu ile NATO’nun ikinci büyük ordusuna karşı aylarca tarihi direniş sergilemişti.

YPS Genel Komutanlığı yayınladığı yazılı bir mesajda, Sur direnişi komutanı Çiyager Hêvî’yi hayatını kaybedişinin üçüncü yıldönümünde “minnetle” andı.

‘MUHTEŞEM SON’UN YARATICISI

YPS, Çiyager’i şu sözlerle andı: “Her bir günü bir destan, her destanı onlarca kahramanla nakşedilmiş öz yönetim direnişlerinin 3. Yıldönümünde, öz yönetim direniş şehitlerinin anılarının önünde saygıyla eğiliyor, tüm şehitlerimizin temsil ettiği direniş çizgisinin sembol komutanı Ş. Çiyager arkadaşı şehadetinin 3. Yıldönümünde minnetle anıyor, anısını, doğacak güneş kadar emin olduğu “muhteşem son”u yaratarak sürdüreceğimizi bir kez daha yineliyoruz.

“Yiğit Kürdistan halkı ve devrimci-demokratik komünal güçlere seslenen YPS Genel Komutanlığı, mesajında şu ifadelere yer verdi:

“Egemenlik ve onun en kötü biçimlerinden biri olan sömürgecilik, egemenlik ve sömürü altına alınmış toplumun diyalektiğinin dondurularak o toplumun çürümeye terk edilmesini ifade eder. Sömürgeci zorbalık herkesin birbirine benzediği derin bir sıradanlık ve bayağılıktır aynı zamanda. Bu sıradanlık ve bayağılık kültürel soykırım politikalarıyla en kötüsünden bir toplumsal tükeniştir. Buna karşın her devrim de, dondurulmuş diyalektiği ile çürümeye terk edilmiş toplumların gelişim diyalektiklerine kavuşarak yeniden yaşama durma çalışmasıdır. Böylesi bir çalışmada kişilikleriyle, yetenekleriyle, ruhsal duruşlarıyla öncü düzeyinde rol alarak rollerinin hakkını verenler, sembol kişiler olarak kahramanlık sıfatını hak ederler. Ve kahramanlık; baskının ve zorbalığın sistematik bir hal aldığı zeminlerde ve zamanlarda her tür baskıyı ve zorbalığı kırmanın öncülük çalışmasıdır. Egemen sömürücü sistemlerin toplumları ‘kitleleştirdiği’, bu anlamda ‘herkesleştirdiği’ ve ‘hiçleştirdiği’ bir ortamda ve zeminde kahramanlık ve kahramanlar toplumsal diyalektiğin gelişimi için vazgeçilmezdirler. Kahramanlar, söz konusu dönemin tüm sorunlarının çözümünü kendi kişiliklerinde, kişiliklerinin dönüştüğü arayışlarında, arayışlarının yöneldiği yeteneklerinde, yeteneklerinin buluştuğu pratiklerinde ve pratiklerinin somutlaştığı zaferlerde somutlaştıran kişiliklerdir. Bu nedenle onlara zafer kişilikleri denmiş ve öyle kabul görmüşlerdir. Mutlak İnancın, derin düşüncenin ve güçlü pratiğin sonucu olan keskin iradelerle açığa çıkan tarihsel adımlar elbette ki herkesin işi olamaz. Herkes olmanın ötesinde, herkeslikten sıyrılarak yaratılan bu gerçeklik bu nedenledir ki kahramanlık olarak taltiflendirilmiş, taltiflendirilerek farklılaştırılmış, farklı kılınarak herkese mal edilmiştir… Daha önce de çeşitli kereler dile getirdiğimiz gibi her mücadele dönemi kendi kadrosunu, komutasını ve kahramanını yaratır. Ve her mücadele dönemi bu kadro, komuta ve kahramanların kişiliklerinde, arayışlarında ve çabalarında somutlaşan ve giderek gelişen, büyüyen ve hayatın tümüne hakim olarak herkesçe paylaşılan yaşamsal bir gerçeğe dönüşür. Bu anlamıyla kahramanlar, herkesin hayal ettiğini gerçek kılanlardır. Hayallerin arayışçısı, gerçeğin yaratıcısı bu kişilikler toplumların ihtiyaç duyduğu maneviyat kaynaklarıdır.

Son 40 yıl ile Kürt halkı böylesi bir kahramanlık zamanını yaşamaktadır. Halkımızın son 40 yıllık tarihi bu toplumsal tükenişe, kültürel soykırıma “dur” demenin tarihidir. Böylesi bir karaktere sahip mücadele tarihimizi mücadelenin gelişiminde rol alan mücadele kahramanlarının hikayelerinden okumak mümkündür. Her biri kendi dönemine damgasını vurmuş ve mücadelenin öncülüğünü üstlenmiş bu kahramanlar, halkımızın demokratik komünal tarihinin yaratımında rol sahibi olmuş karakteristik kişilikler durumundadırlar.”

ZAFERİN SÖZÜ VE PRATİĞİ

“Bu anlamıyla mücadele tarihimizin en önemli kesitlerinden biri olan 2015-16 öz yönetim ilan ve direniş süreçleri de halk tarihimizin en önemli kahramanlık sayfalarından birini temsil etmektedir” diyen YPS, şöyle devam etti:

“Onlarca halk kahramanının çıplak yürek ve bedenleriyle yarattığı bu kahramanlık hikayeleri halkımızın özgür geleceğinin gurur abideleridir. İşte böylesi bir kahramanlık destanı olan Sur öz yönetim direniş destanı ve onun komutanı Şehit Çiyager arkadaşımız, komuta ettiği pratiğin tarihsel anlamını görüp, bilen, inanan ve tüm bunların gerektirdiği şekilde sahiplenen pratiği ile adeta söz konusu tüm sürecin sembol ismi olmuştur. Kahramanlık kelimenin gerçek anlamıyla bu olsa gerek: Görmek, bilmek, inanmak ve pratikleştirerek geleceğe dönüştürmek! Bu tıpkı 12 Eylül karanlığında “Ben bu hareketin geleceğinde zaferi görüyorum” diyen Kemal Pir gibi 15 Ağustos zaferini göre- bilme, inanma ve onun gerektirdiği gibi davranabilme gücüdür… Toplumsal mücadelelerin zengin deneyimi bize şu gerçeği defalarca ispatlayarak göstermiştir: Hiçbir pratik gibi hiçbir söz de tesadüflere dayalı olarak dile getirilmez. Söylenmiş her söz mutlaka belli tarihsel, toplumsal gerçeklere dayalı olarak, o tarihsel, toplumsal gerçekler gerektirdiği için söylenmiştir. İşte sahip olduğu pratiğin ona söylettirdiği “Ne olursa olsun son muhteşem olacaktır” tarihsel tespitiyle Şehit Çiyager arkadaşımız söz konusu direniş destanını adeta tarihe afişleyen sözün sahibi olmuştur. Bu söz ve bu sözü söylettiren toplam pratik, geleceğe mutlak inancın, o inancın yönlendirdiği derin düşüncenin ve o düşüncenin belirlediği güçlü pratiğin açığa çıkardığı keskin iradenin yarattığı zaferin sözü ve pratiğidir.”

DİRENİŞ ÇİZGİSİNİN SEMBOL İSMİ

Mesajda Çiyager’in direniş hayatına ilişkin bilgilere de yer aldı: “Öz yönetim direniş çizgisinin sembol ismi ve Sur öz yönetim direnişinin komutanı Şehit Çiyager arkadaşımız 1982 yılında neredeyse her Kürt gibi mahkumu olduğu mültecilik koşullarında Türkiye’nin Adana ilinde dünyaya gelmiş aslen Kürdistan’ın Batman ilindendir. Sömürgeci bir dünyada sömürgeci ilişkilerin dayattığı ulusal, ekonomik, kültürel ve siyasal çelişkiler ortamında büyüyen Şehit Çiyager arkadaşımız, bu çelişkilerin yarattığı bilinçle erkenden siyasal bir kimlik kazanmış ve sürdürdüğü eğitim hayatının devamında bu siyasal kimliğini örgütsel bir zemine taşıyarak toplumsal mücadelenin aktif bir militanı haline gelmeyi başarmıştır. Toplumsal mücadeleye her bireysel katılım aynı zamanda tarihsel bir eylem niteliğindedir. Şehit Çiyager arkadaşımız genç olmanın, öğrenci olmanın ve en önemlisi de mücadele değerleriyle büyümüş bir Kürt olmanın getirdiği şekillenme ile 2005 yılında karakteristik bir katılımın sahibi olarak “Canlı Kalkanlar Eylemi” ile gerilla saflarına katılır. Sıradan bir katılımın ötesindeki bu yürüyüş, sonrasındaki mücadele hayatının hiçbir safhasında sıradanlığı kendisine yakıştırmaz. Katıldığı gerilla saflarında da fedai bir duruş içinde mücadele çizgisini hep daha yukarılara taşımayı bilmiştir. Hedefe inanmış ve kilitlenmiş bu yürüyüş adeta engel tanımaz bir yürüyüştür. Örgütlü mücadele bayrağını devraldığı Amed, bayrağı zirveye dikeceği yer de olacaktı. Şehit Çiyager arkadaşımız Apocu fedai ruhla donanmış bir militan duruşla komuta ettiği Sur öz yönetim direnişinde 4 aylık destansı bir hikayenin gururunu halkımıza yaşatmak kadar düşmana tarihinin en ağır yenilgilerinden birinin azabını yaşatmış bir pratiğin de sembol ismi olacaktı. Halk olarak kadim tarihiyle Sur’un, Sur’dan öte bir şey olduğunu zaten biliyorduk. Ancak Sur artık Sur’dan sonra çok daha başka bir şeydir. Her taşında sadece geçmişin anlatıldığı bir tarih değil, bugünün ve geleceğin de anlatıldığı bütünlüklü bir tarih anlatımıdır Sur. Geçmişinde tüm insanlığın koyduğu birer taş varsa geleceğinde de insanlığın toplam temsili olarak Apoculuk vardır. Tüm bu yönleriyle birlikte Sur, tüm insanlıktan tarafından olduğu kadar en çok da halkımız tarafından okunması ve de okutulması gereken bir tarih dersi durumundadır.”

SUR BİTMEDİ, EFRÎN’DE YAŞIYOR

Sur direnişinin belli bir dönemde yaşanmış ve bitmiş bir olay olmadığını kaydeden YPS Genel Komutanlığı, şunları ifade etti:

“Halkımızın maruz kaldığı zulüm kadar bu zulme karşı açığa çıkardığı tarihsel direnişiyle Sur, sadece tarihimizin belli bir döneminde yaşanmış ve bitmiş bir olay değil. Bugün Afrin’de halkımızın maruz kaldığı zulüm ve bu zulüm karşısında geliştirdiği direniş Sur’u Afrin’e taşımış, Afrini Sur’laştırmıştır. Ş. Çiyager Apocu fedai ruh olarak Ş. Avesta biçiminde dikilmiştir düşmanın karşısına. Sur veya Afrin!.. Bu iki ismin tüm Kürtlere anlattığı bir tek gerçek vardır: Türk egemenlerinin mutlak ve de zalimane Kürt düşmanlığı ve buna karşı her Kürdün baştan aşağı dönüşeceği İNTİKAM ATEŞİ!..

Kürt için gelecek, Türk egemenlerinin büyük bir intikam ateşiyle tümden yok edilmesinden başka bir şey değildir. Başta tüm Kürt gençliğini ve ardından tüm halkımızı böylesi bir intikam ateşiyle kendisi için başka bir gelecek olmadığının bilinci içinde Ş. Çiyager ve Ş. Avesta ruhuyla mücadeleye çağırıyoruz. Nerede Türk egemenlerine ait en küçük bir kalıntı varsa orayı intikam ateşiyle mücadele alanına çevirmek ve bunu ilahi bir kavganın kutsallığında büyütmeye çağırıyoruz. “

YPS’ye göre Türk’ün egemen dünyası yok edilmeden Kürd’ün özgür dünyası mümkün değil: “Artık her Kürdün unutmaması gereken parolası şu olmalıdır: Türkün egemen dünyası yok edilmeden Kürdün özgür dünyası mümkün değildir!.. Bu inanç ve bilinçle şehadetinin 3. Yıldönümünde Ş. Çiyager arkadaş şahsında tüm devrim şehitlerini ve özelde de Afrin şehitlerini minnetle anıyor, anılarına bağlılık sözümüzü yineliyoruz.”