Zilan Katliamı tanığı: Aldıkları herkesi infaz ettiler

Zilan Deresi Katliamı'nda yaralı kurtulan Hacı Tahir Nas, "24 köyümüz tamamen ateşe verilirken, yüzlerce Kürdün nasıl kurşuna dizildiğine şahit oldum" diye konuştu.

Van'ın Erciş ilçesinde 1918 yılında doğan ve bugün 101 yaşında olan Hacı Tahir Nas, asker kurşunuyla yaralı olarak kurtulduğu Zilan Katliamı'nı anlattı. Hacı Tahir Nas, 1918 yılında Erciş'e bağlı Perexuli Köyünde dünyaya geldi. Bugün Erciş Merkeze bağlı olan Beyazıt Mahallesinde yaşayan Nas, 12 yaşında iken 1930 yılında yaşanan Zilan katliamına tanıklık etti. Katliam sırasında bacağından iki kurşun yiyerek yaralanan ve ölülerin altına düşerek tesadüfen hayatta kalan Nas, yaşadıklarını ANF’ye anlattı.

Zilan katliamında yaşananları dün gibi hatırladığını söyleyen Nas, "O sıralara 12 yaşındayım. Askerler köylerimizi kuşattılar. 24 köyümüz tamamen ateşe verilirken, yüzlerce Kürdün nasıl kurşuna dizildiğine şahit oldum. Atatürk ve İsmet İnönü döneminde yaşanan bu katliamı Derviş Bey denilen bir paşa uyguladı. Özellikle Erciş’te Kürtler dışında yaşayan farklı kesimlerin işbirliği ile o dönem katliam yapıldı" diye konuştu.

ÇOCUKLAR ÖLDÜRÜLDÜ

Bir gün evde otururken öğlen sıralarında askerlerin cemse cemse gelerek köylerini ve evlerini kuşattığını anlatan Nas, "Yanlarında işbirlikçi muhtarlardan Muhammed vardı. Herkesi evden dışarı çıkardılar. Bize, ‘Sakın ses çıkarmayın, bir yere kaçmayın ifadenizi alıp bırakacağız’ uyarısında bulundular. Yüzlerce köylü bir yerdeydik. Askerlerle birlikte mahşeri bir kalabalık vardı. Derviş Bey, "Şimdi hepinizin ifadesini alacağız" dedi. Bunu söylerken havaya ateş etmeye başladı. Derviş Bey, Mele İbrahim’e yaklaştı ve onun kafasına iki kurşun sıkarak öldürdü. Birden çığlıklar ve feryatlar yükseldi. Derviş Bey birden ‘Ateş, ateş, ateş’ diye bağırmaya başlayınca askerler bizi taradı.

Küçük çocukların öldürüldüğünü gördüm ve bir tavuğun boğazlanması gibi onlardan kan geliyordu. Adeta gökten kurşun yağıyordu. Askerler tarama yaparken, Derviş Bey hala ‘Ateş’ diye bağırıyordu. Benim bacaklarıma iki kurşun isabet etti ve yaralanarak yere çöktüm. Üzerime başka ölüler düştü ve ben altta kaldım. O sırada askerlerin ölülerin üzerini aradığını ve kıymetli buldukları eşyaları aldıklarını gördüm. Sonra kelime şehadet getirerek kaçmaya çalışan Abdülcebbar isimli bir köylüyü yakaladılar ve botlarla kafasını eze eze öldürdüler. Süngülerle insanlar öldürülüyordu. Derviş Bey, ‘Ateşi kes’ emri verince askerler durdu" dedi.

DELAL DİYE BİR KADIN AKLINI YİTİRDİ

Katliam sırasında Delal diye bir kadının akli dengesini yitirerek aniden yerde ki boş kovanları alarak kulağına küpe olarak taktığını ve halay çekmeye başladığını söyleyen Nas devamla şunları belirtti: "Delal, ömrünün sonuna kadar buralarda aklını yitirmiş bir şekilde yaşadı. Bir daha hiç iyileşmedi. Askerler katliamı yapıp geri çekildikten sonra Sofi Şemsettin ve Tahir Amca geldiler ve beni yaralı olarak buldular. Başka bir bölgeye geçmemiz gerektiğini söylediler.

Bir dereden geçerken aniden ‘Kıpırdamayın’ şeklinde bir asker sesi geldi. Askerler ellerinde silahlarla Sofi Şemsettin’i darp ettiler. Bizi öldürmek için silah doğrulttular ama o esnada içlerinde bulunan Kürt askerlerden biri ‘Bunlar çocuk’ deyince aralarında kavga çıktı ve bizi öldürmekten vazgeçtiler. Katliam o kadar büyüktü ki bazı Kürt askerlerin ağladığını gördüm."

ATATÜRK ÖLENE KADAR ZİLAN DERESİNE GİREMEDİK

Köylerinin o dönem tamamen yakıldığını sözlerine ekleyen Nas, köylülerin cenazeleri toprağa gömmesine bile izin verilmediğini aktardı. Günlerce mağaralarda saklandıklarını ve babasının getirdiği bir doktorun tedavisiyle iyileştiğini kaydeden Nas şunları belirtti: "Haydar vardı eşi ve iki çocuğu öldürülmüştü. Ona söyledim nasıl kurtulduğunu sordum, 'Ben kaçtım, çalılıkların arasına saklandım. Beni çok aradılar ama bulamadılar. Ben de çalılıkların arasında ağladım durdum. O esnada Türk ve Kürt arasındaki sohbetleri dinliyordum. Onların bir boşluğunu yakalayarak su akan bir dereye atlayarak kurtuldum’ diyerek bana nasıl kurtulduğunu anlattı."

Katliamlara rağmen halkın Geliya Zilan’ı terk etmediğini ve askerlerin evleri tek tek ateşe verdiğini söyleyen Nas konuşmasını şu sözlerle noktaladı: "Askerler köylerden çekildikten sonra Erciş merkezine girdi. Orada da katliamlar yapıldı. Askerler, muhtarların verdiği isim listesine göre halkı infaz ediyordu. 18 erkek yakalanmıştı. 3-4 kişiyi ayırıp götürün eşlerinin gözünün önünde öldürün talimatı verilmişti. Ve o insanlar kurşuna dizilerek katledildi. O yıl kim yakalandıysa öldürüldü. Sonra bir talimat geldi artık ‘Öldürmeyin, tutuklayın’ ve herkesi tutuklayıp Adana cezaevine gönderdiler. Zilan deresine katliamdan sonra Atatürk öldükten sonra dönebildik. Atatürk, Zilan deresine girişi yasaklayarak askeri bölge ilan etmişti."