Oğlum ölüme terk edildi!

Antalya L Tipi Cezaevi’nde tutulan yüzde 76 engelli ve crohn hastası Devrim Ayık’ın sağlık durumu gün geçtikçe kötüye gidiyor. ”Oğlum ölüme terk edildi” diyen annesi, tahliye edilmesini istedi.

Türk cezaevlerindeki 458’i ağır olmak üzere bin 334 hasta tutsaktan biri olan Devrim Ayık’ın hayati tehlikesi bulunuyor. Ağır hasta olmasına rağmen 8 Ocak’ta Antalya 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tahliye edilmeyen Devrim, ‘terör örgütü üyesi’ olmak iddiasıyla yargılanıyor. 1991 doğumlu üniversite öğrencisi Devrim’e 2012’de chron hastalığı teşhisi konuldu. Hastalığı nedeniyle iki defa ameliyat olan Devrim’in bağırsağının yaklaşık bir metresi alındı. Devrim’i 19 Ocak’ta cezaevinde ziyaret eden avukatı Ramazan Gökalp, cezaevi koşullarında durumunun giderek ağırlaştığına dikkat çekerek, ”Artık kendi başına ayakta kalamıyor, kansızlıktan elleri ve yüzü bembeyaz, acil kan verilmesi gerekiyor, kalp ve bağırsak ağrıları dayanılmaz, kulaklarında duyma sorunu var ve durumu giderek ağırlaşıyor” dedi.

ANNESİ DURUMUN ANLATTI

Devrim’in Antalya’da yaşayan annesi Hülya Ayık Yeni Özgür Politika muhabirlerinden Nihal Bayram’a konuştu. Oğlunun ağzı, burnu ve makatından kan geldiğini belirten anne Ayık, ”Bu kanamalardan dolayı şişme ve yaralar oluşmuş. İki-üç saatte bir yemek yemesi lazım ama günde iki gün ancak birkaç lokma yemek yiyebiliyor. Kan tadı ve kokusundan midesi kaldırmıyor. Her tuvalete gittiğinde makatından kan akıyor. Öksürükten konuşamıyor, öksürdükçe kalbinde sıkışma oluyor. Aşırı kan kaybı var, ruh gibi bembeyaz. Ağzında iltihaplar oluşmuş, ciddi baş ağrıları var. Ayağı kalktığında baş dönmesinden düşüyor” dedi.

YÜZDE 76 ENGELLİ, GÖRMÜYOR

Oğlunun zaten yüzde 76 engelli olduğunu, 30 derece gözlük ile ancak bir metre kadar uzağı gördüğünü, sağ gözünün ise hiç görmediğini kaydeden Ayık, ”Artık ayağa kalkamıyor, sadece tuvalet ihtiyacı için arkadaşları kaldırıyormuş, kıyafetlerini de arkadaşları yıkıyor, ancak arkadaşlarının desteğiyle temel ihtiyaçlarını karşılıyor” diye konuştu.

ÖLÜME TERK ETMİŞLER

Oğlunun tutuklanmadan önce 10 ay boyunca imza vermeye tabi tutulduğunu anlatan annesi, ”Oğlum her imza vermeye gittiğinde ‘Devrim, sen ne zaman canlı bomba eylemi yapacaksın?, sen nerede kendini patlatacaksın?, senin kardeşin kendi bedenini ateşe verdi ya sen ne zaman eylem yapacaksın?’ diyerek, tacizlerde bulunuyorlardı. Hep böyle bir baskı, bir bıktırma politikası vardı. Devrim’e dışarıda yaptıramadıklarını şimdi içeride yapmaya çalışıyorlar, oğlumu ölüme terk etmişler” diyerek, tepkisini dile getirdi.

HASTANEYE GÖTÜRÜLMÜYOR

Önceki gün TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın cezaevi yönetimiyle konuştuğunu ve ”hastaneye götüreceğiz” denilmesine rağmen sevk edilmediğini aktaran anne Ayık, ”Cezaevi müdürü Devrim’e ‘durumun nasıl’ diye sormuş. ‘Görüyorsunuz, ben ölüyorum, neden hastaneye götürmüyorsunuz’ diye yanıt vermiş. Müdür ise ’Seni ancak 4 ayda bir hastaneye götüreceğiz’ demiş ve koğuştan çıkmış” diyerek, oğlunun tedavi edilmediğini söyledi.

Oğlunun sık sık fenalaştığını ve arkadaşlarının ısrarıyla revire kaldırıldığını aktaran anne Ayık, ”Revir doktoru hastaneye göndermek yerine, ‘işimi sen mi bana öğreteceksin, ne yapmam gerektiğini sen mi söyleyeceksin’ diyormuş, hemşire de alay ediyormuş” diyerek, hastaneye sevk edilmediğini belirtti.

HASTANEDE GÖZALTINA ALINDI

Oğlunun hastalığının kansere dönüşmemesi için 14 günde bir iğne olması gerektiğinin altını çizen Hülya Ayık, tedavisinin de cezaeviyle birlikte sekteye uğradığını söyledi. Oğlunun tedavi için gittiği Antalya Tıp Fakültesi’nde polisler tarafından gözaltına alındığını hatırlatan anne Ayık, ”Doktor o gün oğluma bağırsaklardaki enfeksiyon yükselmiş, tomografi çekeceğiz demiş, hastalığına rağmen oğlum tutuklanarak cezaevine konuldu” şeklinde konuştu.

NEYİ BEKLEMELİYIM?

Oğlu için mücadele etmeye devam edeceğini vurgulayan Ayık, şunları dile getirdi: ”Karşımızdaki insanların barbarlığının farkındayız. Biz ne kadar emek sarfedersek onlar da o kadar bizim emeğimizi boşa çıkarmak istiyorlar. Ama vazgeçmeyeceğiz. Ben bir anne olarak kendimi neye hazırlayayım? Oğlumun, Celal Şeker gibi cezaevi koğuşunda elleri kelepçeli halde yaşamını yitirmesini ve cenazesini mi bekliyeyim? Veya Nihat Baymış gibi son günlerinde helalleşmesi için mi oğlumu bana göndereceksiniz? Ben bir anne olarak kendimi neye hazırlayayım? Bütün bunların yaşanmaması için oğlumun tahliyesini talep ediyorum.”