AP’de konferans: Türkiye DAİŞ’in giriş ve çıkış kapısı

Avrupa Parlamentosu’nda Rojava ve Türk işgaline ilişkin düzenlenen konferansın ilk günü ikinci bir oturumla tamamlandı. Konferansa katılan bir araştırmacı, Türkiye’nin DAİŞ çeteleri için giriş ve çıkış kapısı olduğunu kaydetti.

Brüksel’deki AP’de düzenlenen konferansın 16.30 ile 18.00 arasındaki ilk oturumunun ardından ikinci oturum gerçekleşti. Günün son oturumunda Türk devletinin bölgesel ve küresel tehdit oluşturan politikaları, cihatçı çetelerle ilişkileri ve bunların Avrupa’ya geri dönüş riski üzerinde duruldu.

Belçika ULB üniversitesinde konferans hocalığı yapan Dr. Tasnim Butt’un moderatörlüğünü yaptığı oturumda, Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’deki işgali ve cihatçılıktaki rolüne ilişkin ULB üniversitesinde uluslararası işbirliği ve kalkınma üzerin araştırmalar merkezi müdürü profesör Firouzeh Nahavandi bir sunum yaptı.

TÜRK İŞGALİ BİRÇOK SORUNU ORTAYA ÇIKARDI

İlk olarak Türk işgaline ilişkin değerlendirmede bulunan Nahavandi, daha önce Efrîn’e yönelik işgalin geçekleştiğine dikkat çekti. Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump’ın tutumundan cesaret aldığını belirten Nahavand, Türk devletinin ayrıca “cihadistleri” ve “mültecileri” de kullandığını kaydetti. Nahavand, “Öne çıkarmak istediğim şudur; Türk devleti, gerekçesi ne olursa olsun, insan hakları açısından dramatik sonuçları ne olursa olsun, Avrupa’da beraberinde hasır altı edilen sorunları da ortaya çıkaracak” diye konuştu. Bunlardan birinin Türkiye, Rusya veya ABD’ye karşı Avrupa Birliği’nin nasıl bir tutum alacağı olduğunu ifade eden Nahavand, ikinci sorununda Türkiye’nin NATO’daki yerine ilişkin olduğunu sözlerine ekledi. “Diğer bir sorun da mülteci sorunudur. 2016’da Merkel ve diğer Avrupa yöneticileri, Türkiye’yi mülteciler tutması için finanse ederek içselleştirdi” diyen Nahavandi, bunun da Avrupalılar için sorun olarak döneceğine işaret etti.

Nahavandi, “Türk işgaliyle ortaya çıkan bir diğer sorun da cihadist sorunu ve onların geri dönüş sorunudur” şeklinde sözlerini sürdürürken, Türk işgali ile bunun yeniden gündeme gelen bir sorun olduğunu belirtti.

TÜRKİYE DAİŞLİLER İÇİN GİRİŞ VE ÇIKIŞ KAPISI

Avrupa’daki cihatçı aşırıkçılık, nedenleri, sonuçları ve Türk devletinin çözümleri konusunda Fransa Radikalleşme Gözlemevi üyesi ve Ortadoğu dini ve siyasi sosyoloji uzmanı araştırmacı Dr. Amelie Chelly değerlendirmelerde bulundu. Chelly, DAİŞ’lilerin giriş kapısının Türkiye olduğunu belirtirken, şimdi da çıkış kapısı olacağına işaret etti. Chelly, “Türkiye, laik veya İslamcı birçok silahlı grubunun finansörlüğünü yaptı” dedi ve Ankara desteğindeki Ahrar El Şam’ın pratiklerini ve fikirlerinin DAİŞ ile aynı olduğunu anlattı.

Chelly, son olarak Türkiye’nin cihatçılığı “araçsallaştırıcı bir tutumda olmasının önüne geçmek gerektiğin” vurgu yaptı.

ERDOĞAN SORUNU YENİ DEĞİL

Bir sonraki konuşmayı Paris Barosu’ndan avukat Sevag Torossian yaptı. “Türk cihatçı milislerin işlediği savaş suçları ve buna karşı uluslararası mekanizmalar” üzerine sunum yapan Torossian, “Erdoğan sorunu bizim için eski bir sorundur, bir inkar ve hakikat meselesidir” diyerek Ermeni soykırımını hatırlattı.

Torossian, Erdoğan’ın Osmanlı’yı yeniden diriltmek ve Arap dünyasına hakim olmak istediğini ifade etti. Türkiye’nin işlediği suçlardan yargılanması konusuna değinen Torossian, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırı durumu konusunda ne Türkiye ne de Suriye’nin uluslararası ceza mahkemesinin imzacısı olmadığını belirtti. “Bu büyük bir problem” diyen Torossian, ancak Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısının doğrudan BM Güvenlik Konseyi’ne başvurarak yargılama sürecini başlatabileceğine dikkat çekti. “Buna karşın, her zaman Türkiye’nin arkasında stratejik ihtiyaç var olacak” diyerek yargılama önündeki zorluklara işaret eden Torossian, bir çözüm olarak ulusal düzeyde başvurular yapılabileceğini söyledi. Fransa’da örneğin bu tür bir mahkemenin olduğunu ve geleceğin burada olduğunu dile getiren Torossian, “Ulusal düzeydeki yetkileri kullanmak daha yararlı olacak” dedi.

“Bu korkunç bir sorun” diyerek sözlerini sürdüren Torossian, Türkiye ve Suriye gibi ülkelerde hukuksal çözüm aramanın gerçekçi olmadığını, daha çok Avrupa’da aramak gerektiğini söyledi. Torossian, çözümün “devletleşme” etrafından olduğunu belirtirken, BM’nin Kürtlere devlet hakkını tanıması gerektiğini sözlerine ekledi.

GAZETECİLERİN FİZİKİ BÜTÜNLÜĞÜ TEHDİT ALTINDA

Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü RSF’nin Ortadoğu bürosu sorumlusu Sabrina Bennoui Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’de gazetecilere ve sivillere karşı işlediği suçlar ve ihlaller üzerinde durdu. Gazetecilerin hem çalışması hem de fiziki bütünlüklerinin tehlike altına alındığını belirten Bennoui, “Operasyondan bu yana 4 gazeteci öldü” dedi. Mesleki görevini yaparken öldürülen ve kasıtlı bir şekilde öldürülen gazetecileri ayrı ayrı ele aldıklarını belirten Bennoui, kendilerine siviller ve gazetecilerin öldürüldüğüne ilişkin felaket görüntülerin ulaştığını anlattı. Qamişlo’dan Serêkaniyê’ye doğru hareket eden ve aralarında gazetecilerin de olduğu konvoyun bombalandığını hatırlatan Bennoui, tek tek katledilen gazetecileri ve katledilme koşullarından bahsetti.

Bir gazetecinin de evinin kasıtlı bir şekilde hedef alınarak öldürüldüğü ve fotoğrafının gazetecinin annesine gönderildiğini belirten Bennoui, “Gazeteciler, tüm diğer siviller gibi koruma hakkına sahiptir. Onlar sadece işlerini yapıyorlar. Onların fiziklerine yönelik tüm saldırılar, uluslararası hukuk tarafından yasaklanmıştır” dedi. Katledilen gazetecilerin yanı sıra çalışmaları engellenen gazetecilerin olduğunu hatırlatan Bennoui, Türk askerlerinin tehdit ettiği ve engellediği gazetecilere ilişkin vakaları anlattı. “Bu tehditler kabul edilemez” diyen Bennoui, bunun susturmanın bir yöntemi olduğunu kaydetti. Yabancı gazetecilerin de bölgeyi terk etmeye zorlandığına dikkat çeken Bennoui, bölgenin bilgi açısından “bir kara delik” haline gelmesinden endişe ettiklerini vurguladı. Bennoui, Türk işgalinden önce gazetecilerin Kürtlerin denetimindeki bölgede rahat hareket ettiklerini sözlerine ekledi.

RTL medyasının tanınmış gazetecisi Jean Pierre Martin, “Eğer gazeteciler oraya gitmezse, Türkiye kazanır” diyerek tepkisini ifade etti. Martin, Türk devletinin çetelerinin DAİŞ ve El Nusra gibi grupların karması olduğunun altını çizdi.

Konferans, Perşembe günü tüm gün boyunca sürecek.