Bernard Kouchner: Türk işgalciliğine karşı durmalıyız

Uluslararası Efrîn’de Demografik Değişim ve Etnik Temizlik Forumu, Amude kentinde yapılıyor. Forumda Efrîn'de yapılanlara ilişkin rapor okundu. Fransa eski Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, "Türk işgalciliğinin karşı durmalıyız" dedi.

Rojava Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin organize ettiği Uluslararası Efrîn’de Demografik Değişim ve Etnik Temizlik Forumu, çok sayıda siyasetçi ve aydının katılımıyla Kuzey ve Doğu Suriye’nin Amude kentinde yapılıyor.

Forumun açılış konuşmasını Stratejik Araştırmalar Merkezi yöneticilerinden Dr. Ehmed Sino yaptı. Ardından Türk devletinin Efrîn’deki saldırılarının yer aldığı bir sinevizyon gösterimi yapıldı.

EFRÎN RAPORU

Uluslararası Efrîn’de Demografik Değişim ve Etnik Temizlik Forumu’nda Rojava Stratejik Araştırmalar Merkezi (NRLS) tarafından hazırlanan Efrîn raporu okundu. NRLS Üyesi Nezîr Salih tarafından okunan raporda şu ifadeler yer aldı:

“2018 yılının başından bu yana işgalci Türk ordusu ve çeteleri bölgede terör uygulamalarında bulunmakta ve savaş suçları işlemektedir. Türk devleti, saldırılarını engelleyecek bir durum yokmuşçasına saldırılarda bulunarak açık bir şekilde uluslararası hukuku ihlal etmektedir. İşgalci Türk ordusu Efrîn ve köylerindeki sivilleri, bölgenin altyapısını ve hizmet kurumlarını bombalamıştır. Bunların yanı sıra, savaştan dolayı Suriye’nin çeşitli bölgelerinden Efrîn’e sığınan 400 bin göçmene de ağır silahlarla saldırıda bulunmuştur. İşgalci Türk devletinin saldırılarından dolayı binlerce sivil şehit düşmüş ve yaralanmış, on binlerce kişi göç etmek zorunda kalmıştır.

İşgalci Türk ordusunun Efrîn’deki işgal alanını genişletmesinin ardından sivillere yönelik geniş terör politikaları uygulamıştır. Siviller bu durumdan kaynaklı ya göç etmek ya da Türk milliyetçiliğinin gerici ve radikal İslami politikalarını kabul ederek bölgede kalmak zorunda kalmıştır. Bununla birlikte Kürt göçmenlerin evlerine geri dönmelerine imkan verilmemiştir. Çete grupları ve aileleri, bölgeden göç eden Efrînlilerin yerlerine yerleştirilmiştir. Sivillere yönelik kaçırma, işkence, katletme, arazi yakma ve sivillere ait mallar ile ekili arazileri yağmalama olayları da sürmektedir. Öte yandan Efrîn’in kültürel mirasına ve halkına yönelik kültürel ve tarihsel soykırım politikaları gerçekleştirilmiştir.

Böylece işgalci Türk devleti ve çeteleri, ulusal soykırım yaratmak istemekte, Efrîn’in demografisini değiştirmeye çalışmaktadır. İşgalci Türk ordusu ve çetelerinin bölgedeki sivillere yönelik saldırılarına, vahşetine ve işgal uygulamalarına karşı herhangi bir uluslararası insan hakları ve barış kurumundan tepki gösterilmemiştir.

EFRÎN İŞGALİ:

20 Ocak 2018’de işgalci Türk ordusu ve komutasındaki radikal gruplar Efrîn’e saldırdı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından 24 Şubat 2018’de alınan Suriye’nin tamamında ateşkes kararına rağmen, işgalci Türk ordusu ve çetelerinin Efrîn saldırıları yaklaşık iki ay sürmüştür. Bu saldırılar, Suriye İslami Meclisi ve Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı’nın din adını kullanarak çıkardığı fetvalar ve Recep Tayyip Erdoğan hükümeti kararıyla uluslararası hukuka saygı gösterilmeksizin gerçekleşmiştir.

18 Mart 2018’de işgalci Türk ordusu ve çeteleri Efrîn topraklarına girmiştir. Efrîn halkı işgalci Türk ordusu ile yerel ve yabancı çetelerin (Hizbul İslami El Türkistani, El Nusra, ÖSO, DAİŞ vs.) vahşilikleri nedeniyle evlerinden çıkmak zorunda kalmıştır.

Efrînli Kürtler zorla göç ettirilerek Efrîn’in demografik yapısı değiştirilmek istenmiştir. Roma Statüsü 7. Md 2/d bendinde insanlığa karşı suçlarda sayılan nüfusun sürgün edilmesini “Nüfusun sürgün edilmesi veya zorla nakli”, uluslararası hukukta izin verilen gerekçeler olmaksızın, belli bir yerde, hukuka uygun olarak ikamet eden insanların sürülmesi ya da başka zorlayıcı fiillerle zorla yer değiştirilmeleri” şeklinde tanımlamaktadır.

Efrîn’e yönelik saldırıların başlangıcında Erdoğan, medya aracılığıyla Efrîn’in yüzde 55’inin Arap, yüzde 35’inin Kürt olduğu yönünde açıklama yapmıştır. Bu açıklama, en başta bölgenin kadim halkı olan Kürtlerin yüzde 65’inin göç ettirilerek demografiyi değiştirme amacının olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte Erdoğan, Türkiye’deki kamplara bulunan göçmenleri Efrîn’e yerleştireceğini söylemişti. Roma Statüsü 2,7 ve 8’inci maddeleri ile 7’inci maddesinin ilk bendinde zorla göç ettirilme savaş suçu olarak sayılmaktadır.  Bununla birlikte Roma Statüsü’nün savaş suçları kapsamında ele aldığı 8’inci maddenin 2’inci bölümünün b/8 bendinde, “İşgalci devletin kendi sivil nüfusunun bir bölümünü işgal ettiği topraklara doğrudan veya dolaylı olarak nakletmesi veya işgal edilen topraklardaki nüfusun tamamının veya bir kısmının devlet sınırları içinde veya dışında sürülmesi veya nakli” denilmektedir. 1949 tarihli Cenevre Protokolü 49 maddesi ve 85 madde 4/1 bendi ile 147. Maddesinde zorla göç ettirilmeler ya da işgal edilen topraklardaki halkın yerlerinin değiştirilmesi yasaklanmıştır.

İşgalci Türk ordusu ve komutası altındaki terörist gruplar, Efrîn’de bulunan yerli sivillere göçe zorlamak için baskılarını sürdürmektedir. Bu baskılar işkence, hak ihlalleri, sivilleri Demokratik Özerk Yönetim ile önceden çalıştığı veya yakınları direniş saflarında yer aldığı gerekçesiyle suçlama gibi yöntemlerle gerçekleştirilmektedir. Siviller tutuklanmakta, serbest bırakılmaları için para istenmektedir. Efrîn’de tüm çete ve terörist grupları, kurdukları güvenlik noktalarıyla sivilleri geçişlerini engellemekte ve para almaktadır.

Efrîn’de kalan Kürt siviller, işgalci Türk ordusu ve çetelerinin tutuklama, kaçırma, arazi yakma ve mallarının gasp edilmesi politikalarına maruz kalmaktadır. Bununla birlikte çok sayıda tecavüz olayı ve kız çocuklarının kaçırılma olayları belgelenmiştir. Bu uygulamalar yüzünden bölgenin kadim halkı göç etmek zorunda kalmıştır. Eğer Efrîn’deki bu vahşet devam ederse, bölgede demografik değişiklik gerçekleşecektir.

KÜLTÜREL VE TARİHİ SOYKIRIM

İşgalci Türk ordusu okul, tarihi yerleri ve inanç merkezlerini hedef almış, ayrıca Efrîn’e giriş kapısında Demirci Kawa heykelini yıkmıştır. 32 okulun yıkıldığı belgelenmiş, ayrıca başka raporlarda da 45 okulun yıkıldığı belirtilmiş, 318 okul, enstitü ve üniversite kapıları kapanmıştır. 50 binden fazla çocuk eğitim hakkından mahrum bırakılmıştır. 13’den fazla öğrenci yaşamını yitirmiştir. Son olarak işgalci Türk devleti Efrîn halkına Türkçe ve Arapça eğitimi zorunlu kılmıştır.

26 Ocak 2018’de tarihi neolitik döneme dayanan Eyn Dara tepesi işgalci Türk ordusu uçakları tarafından bombalanmıştır. Savaş alanına uzak olmasına ve hiçbir askeri gücün alanda bulunmamasına rağmen Nebi Huri Kalesi de işgalci Türk ordusu tarafından bombalanmıştır.

İska köyünde, Raco Tepesi, Cindires Tepesi, Der Belût Tepesi’ndeki tarihi mekanlar ve El Rai Kilisesi talan edilmiş, eşyaları çalınmıştır.

Mar Marûnc Mezarı ve 4.yy’da inşa edilen Julianos Kilisesi, işgalci Türk ordusu uçakları tarafından bombalanarak yıkılmıştır. UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan, Ezidilerin dini vecibelerini yerine getirdiği ve tüm Efrîn halkının direniş içinde yer aldığı Berad tarihi alanı yıkılmıştır. Terörist gruplar onlarca tarihi eser ve parçayı çalarak Türkiye’ye götürmüştür.

Bölgedeki birçok okul sivillerin tutsak edildiği ve işkence gördüğü yerlere dönüştürülmüştür. Birçok yere Türk bayrakları asılmış ve sokaklar, bölgeler ve kurumların isimleri değiştirilerek Türkçeleştirilmiştir. Efrîn’deki başlıca meydanın ismi Erdoğan meydanı olarak değiştirilmiştir. Kadınların kapanması zorunlu hale getirilmiştir. Türk kültür merkezi kurulmuştur. Tüm bunlar Kürtlere karşı etnik soykırımı göstermektedir.

İşgalci Türk ordusunun Efrîn’deki sivillere yönelik uygulamaları NRLS Efrîn Şubesi ve bazı kurumlar tarafından belgelenmiştir. İşgalci Türk ordusu tarafından yapılan uygulamalar ve vahşet, NRLS Efrîn Şubesi tarafından belgelenmiştir.”

KOUHNER: ROJAVA HALKIYLA BİRLİKTEYİZ

Foruma katılan Fransa eski Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, Türk devletinin Efrîn işgali ve yaşanan saldırılara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kouchner, “Türk işgalciliğinin şiddet uygulamalarına karşı durmalıyız. Öncelikle Kürtlere yönelik bu yapılanlara karşı neden bu kadar sessizlik olunduğunu sormalıyız. Rojava halkı bizim için önemlidir, çünkü her taraftan komşularının ihlallerine maruz kalıyor” dedi.

Kouchner, ülkelerine geri döndüklerinde Türk devletinin öldürme, zorla göç ettirme ve demografiyi değiştirme politikalarının durdurulması için ciddi bir şekilde çalışacaklarını vurguladı.

Rusya, İran, ABD gibi dünya devletlerinin Ortadoğu’da hakimiyet kurmak istediğini kaydeden Kouchner, Rojava halkının Ortadoğu’ya yönelik siyasetlerden doğrudan etkilendiğini belirtti.

Fransa eski Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, Rojava halkıyla birlikte olduklarını da söyledi