Castel Cindo’da ‘sır’lı bir kadın savaşçı Şîndar

Yeni yolda yeni isim gerekli, yeni bir yaşam için yeni bir var oluş ama geçmişten kopuk olmaz Emira’nın yeni varoluştaki seçtiği isim Efrîn’de gölgesinde soluklandığı ‘yeşil ağaç’lar oluyor yani Şîndar.

Efrîn’de bir bahar vakti solmasın diye yeşile kesmiş dağlar ve ovalar, bir kadın yürüyor karanlığın üstüne. Omuzunda Nebi Huri’den bu yana aldığı ağır yük. Bu yükün ağırlığı ile ilerliyor, karanlığın üstüne düşme vakti değil yürüme vakti. Yol oluyor, yolun götürdüğü yere gidiyor, gözlerinde umudun hüznünü taşıyan bir kadın...

Adı Emira Ehmed, Cinderêsê’nin Gevrika köyünde yeşil bir ağaç gölgesine tutunan bir evde dünyaya getiriyor annesi onu. Herkes çok seviniyor ama en çokta nenesi adını, yüreğini ve sırlarını taşıyacak biri geldi diye dünyaya. Şifacı bir kadın nenesi ‘sır’lı sırlarını aktaracak bir kız çocuğu gelenektir buralarda kadından kadına aktarılır bilgiler sırlar.

Adını veriyor ve Emira gizli gizli sırlarını fısıldıyor, kadın bilgisini becerisini adım adım ördüğü çağın genel geçer değerlerinden olmayan ancak evrende bir yerlerde hala var olan bilgileri. Emira büyüyor zeytin ağaçları, bereketli kızıl toprakların arasında, yürüyor koşuyor, ‘aklı ermeye’ başladığında yol seçme ve sırların içinden başka sırlara akmanın zamanı geliyor Emira için. Seçmenin var olmanın yürümenin yol olmanın, yola koyulmanın zamanı.

Yeni yolda yeni isim gerekli, yeni bir yaşam için yeni bir var oluş ama geçmişten kopuk olmaz Emira’nın yeni varoluştaki seçtiği isim Efrîn’de gölgesinde soluklandığı ‘yeşil ağaç’lar oluyor yani Şîndar. Şîndar, gözlerinde taşıdığı sırlı ışıklarla yürüyor evreni yeniden keşfe soyunuyor. Kadına ait ne varsa karanlık bir veba gibi sökmeye çalışan karanlık çete suretlerinin üzerine yürüyor. 

Nenesinden aldığı sırlara yenilerini ekliyor, aslında gücün geçmişte kalan ve gizli tutulması gereken bir şey olmadığını, aksine bu çağın ihtiyacı olan şeyin kadın bilgisi ve kadın düşüncesi olduğunu. Yadırgamadan kabulleniyor, ‘kadın olmayı artık daha çok seviyorum’ diyor mesela. 

Yürüdüğü özgürlük kavgasına daha güçlü sarılıyor, kendi hikayesini yazıyor başkasına bırakmadan gözleriyle anlam ve anlaşılma kaygısına girmeden... 

Ve kavgada sınanacağı gün gelip çattığında ilk yola çıkanlardan olmayı kendisi için ‘ödül’ olarak değerlendiriyor, yoldaşlarının anlatımı ile doğduğu toprağa dönüş vakti geldiğinde bir heyecanla halaya gider gibi karşılıyor dönüş yolunu... 

Çağın Direnişi diye anılan çağın direnme mirası Efrîn’de kendi toprağına yeniden dönüş günü geldiğinde, yürüyor yeni ve sonsuzluğun içine. Castel Cindo Tepesi; Êzîdîler için Şengal’den sonra kutsallığı ile yaşamın koruyan mekan. 2013’te DAİŞ karanlığının Şengal’e saldırmadan önce hedef aldığı yer. 

Şîndar’ın ‘savaşmak ve başarmak için çok nedeni var’ onlardan biri de burası ve karanlık çetelerin açık sureti Türk devleti bu defa bu tepeyi hedef aldığında ‘olmam gereken yerdeyim’ diyor yanındakilere. 20 Ocak’tan itibaren çağın ne kadar savaş aygıtı varsa işgal için saldıranlara karşı bir grup yoldaşı ile adeta destan yazmaya girişiyor Şîndar, kendi destanını, halkının destanının ve geleceğin destanını. 

Direnişi kuşanmış ve zafere inanmış yürekler varsa dar zamanlar için değil geniş zamanlar için savaşırsın inandığın yolda, umuttur insanı zafere götüren. Şîndar’da buna inanıyor ve defterine Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın en sevdiği sözünü özenle yazıyor: “Umut zaferden daha değerlidir.”

31 Ocak gecesi Castel Cindo’da umudu olmayanların yüzleşmeye ve yüz yüze savaşmaya gücü olmayanların uçaklarla vurması sonucu toprağa düştüğünde, umudun ve zaferin sezgisi ile gülümsüyor, son kez Efrîn’in ovalarına bakıp. 

Yaşam sezgilerle vardır, somut gerçek denen o kör kuyu yaşamın bütün sezgilerini çalmıştır o bir tek kadınlarda yaşar ‘gizli’ bir anlaşmadır bu sırrı kimseye verilmeyen. 

Şîndar’ın toprağa düştüğü gece nenesi sırların şifacısı Emira sabaha kadar ismini sayıklıyor ve O’ndan 12 saat sonra yaşamını yitiriyor. Gözlerini kapatırken son sözleri “Emiramla Şîndarımla buluşacağım, Efrîn kurtuluşunu müjdeleyeceğim” oluyor. 

Kaynak: Yeni Özgür Politika/ Zeynep KIZILIRMAK